İslam'ı cübbe, sarık ve şalvardan ibaret sananlar ve bunu bu şekilde millete reklam edenler fena halde yanılıyorlar. Bir İngiliz projesi olan; piyasada gördüğünüz cübbe, sarık ve şalvarlı tiplerin giydikleri maalesef bir "iş elbisesi" dir. Ve bu hareket tamamen görenleri İslam'dan soğutma ve tiksindirme hareketidir. O piyasada gezen ucube tipler bu işi maaş ile yapmaktadırlar ve bizzat şahit olup, o "iş" te çalışanlardan bunu şahitli bir şekilde dinlemişimdir.
O iş elbisesini giyenleri ilk gördüğümüzde neleri tahayyül ettiğimizi hep beraber sesli düşünelim. Aklımıza iyilik, güzellik, sevgi ve muhabbet mi geliyor yoksa; bu Ortaçağ kafalılar nereden çıktı, İslam bu mu, bu nasıl bir giyim tarzı ve benzeri düşünceler mi geliyor?..
İslam hiçbir zaman şekil dini değildir ve olmamıştır da... İslam çağdaş, özgün, teknoloji, ilim, bilim ve yenilikten yana; gelecek nesilleri 50-100 yıl ötesini görerek onun icaplarına göre yetiştirmeyi hedef alan bir öngörü dinidir.
İslam temizlik dinidir. Görüldüğünde yüz çevrilecek, tiksinti uyandıracak, lanet okutacak bir din değildir. Görüldüğünde simasında Allah'ın nurunu aksettiren, yüzünde tebessümler, gülücükler sunan bir anlayışı öğütler dinimiz...
İslam çalışmak dinidir. "Bir işten boşaldığında başka bir işle yorul" ayetini düstur edinmiş çalışkan ötesidir Müslüman. İnsanlara faydası ve iyiliği dokunandır Müslüman. İmam Ali Efendimiz gibi düşünüp; "Ben bugün kardeşim için ne yaptım" sorusunu kendisine soran ve her gün bir kardeşinin işini gören insandır Müslüman.
Hz. Fatıma anamız gibi dualarında kendi nefsini ön plana çıkarıp, zikretmeyen hep komşularına dua eden ve onların iyiliğini düşünendir Müslüman.
Ehl-i Beyt anlayışında Müslüman evvelen kardeşini düşünür ve onun mutluluğu için yaşar. Başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm İmamlarda bu düsturu ve ahlakı görmekteyiz. Bundandır ki, Rabbimizin kabul edip geri çevirmediği dua; kardeşimizin ismini zikrederek onun adına Allah'a niyazda bulunduğumuz duadır. Dualar, komşular ve kardeşlerimiz olunca Allah rızası devreye girer, ortalığı muhabbet ve bereket sarar. Yoksa "hep bana rabbena" anlayışı yoktur İslam'da. Fatıma anamızın ciğerparesi Hz. Hasan Efendimize dediği şekliyle; "Yavrum önce komşu sonra biz."
Evet, sevgili okurlar İslam'ın bir diğer önemli vecibesi ise Müslümanın cömert olmasıdır. Hz. Peygamber saçarcasına infak etmiş ve hep vermeyi, infak etmeyi öğütlemiştir. Hz. Peygamberin hayatında hayır(LA) kelimesi yoktur. Kendisinden istendiğinde elinde avucunda yoksa susmuştur ya da başka bir varlıklı insana yönlendirip olayı çözmüştür. Cennet cömertlerin yurdudur.
Peygamber ailesinin en büyük ve en bariz özelliği cömertlikleridir.
Tarihte Hz. Masume annemizin meftun bulunduğu Kum şehrinin halkı çok sevilmiş ve hep övülmüştür, acaba neden? Çünkü Kum şehri halkı cömertlikleri ile ön plana çıkmıştır. Kum halkına onur vesilesi sayılacak şeylerden biri de, Ehl-i Beyt adına çok tarla, su kaynağı ve yer vakfetmeleridir. Mallarının humuslarını İmamlara göndermede asla ihmal etmemiş ve bu konuda hep önde gelmişlerdir.
Ehl-i Beyt İmamları kendi ihtiyaçları oldukları halde hep başkalarının işlerini görmüşlerdir. Hep kendilerini kardeşlerine tercih etmişlerdir.
Kendilerinden ziyade toplumun mutlu, müreffeh ve zengin olmalarını istemişlerdir. İmam Ali Efendimizin halifeliği yıllarında vermiş olduğu "vatandaşlık maaşı" ortadadır.
Bugün de Prof. Dr.
Haydar Baş Bey'in "vatandaşlık maaşı" projesi, bu milletin zengin olması mefkûresi ve dünya açlarının doyurulması fikri; O'nun eşsiz ve sonsuz gani gönüllü cömertliğini ortaya koymaktadır.
Bugün Müslümanlık Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu yaşam tarzıdır. Örnek almamız gereken O'nun duruşu ve ahlakıdır.