15 Temmuz gecesi olan vaka ile, birden seksen milyonun nerede ise tamamının hocaefendi bildiği, hazret saydığı, dediklerine kandığı, ağlamasına yandığı Gülen; bir gecede topyekûn bu milletçe "terör örgütü lideri" bilinmeye başlandı.
Herkesin dilinde, dimağında, gönlünde Feto'ya sövgü barınıyor.
Övgüden sövgüye çarçabuk geçildi.
Mesele kavranmış olsa, olay anlaşılmış olsa yine bir nebze iyi...
"Geç oldu, güç oldu ama oldu, şükür" demek gerekir ama kimse hâlâ FETÖ'yü anlamış değil.
FETÖ'yü anlamak için, işlerin en başına dönmek gerekir: Tâ papa ziyaretlerine, papazlı-hahamlı diyalog iftarlarına, Hıristiyanla evlendirilen Müslüman kızına ve bu olayların ceminin büyük hoşgörü faaliyeti sayıldığı günlere dönmek lazım.
Koyun postuna bürünmüştü kurt, "Dinlerarası diyalog" gibi, "hoşgörü" gibi kavramlar alınmış; içleri "kültür emperyalizmiyle", "haçlı rıhtımına bağlanmakla", "işgale ısındırmakla" doldurulmuştu.
Bu "diyalog" her devirde, her topluma işgalcilerin misyonerlik faaliyeti olarak sokuldu.
Peki; ne idi diyalog ve niçin sokuluyordu toplumlara?
Diyalog; üzerinde planlar olunan toplumların, planların yazar ve uygulayıcılarına ısınması, muhabbetlenmesi, sıcak bakmasıdır.
Yalnız bu, adım adım yapılan bir plan.
Niçin sorusunun cevabı ise kurbağa deneyi ile verilebilir:
Bir kurbağayı alır direkt kaynar suya atarsanız, sıçrar. Ama bir kurbağayı, ılık bir suya koyar da suyu yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa tepkisiz dururken suyun içinde haşlanır ve ölür.
Bir toprağa göz diker ve silahla girerseniz, bu haşlanmış suda millet sıçrar, ayağa kalkar.
Ama bir toplumu öncelikle, işgalciye ısındırırsanız, yani; efendim biz Hıristiyanlarla İbrahim'de buluştuk, onlar da cennetlik, onlar da Allah'a inanıyor gibi telkinlerle eli silahlı ve kanlı katilin inanışına milleti ısındırırsanız; istediğiniz odur ki millet sıçramaz, kaynar ve rüzgara teslim yapraklar gibi işgale gık etmez.
FETÖ, yıllardır ülkemizde bu misyonerliği, bu fitneyi temsil eden başat isim olduğu için; Amerika'nın öncülük ettiği kümenin arzu ve taleplerini Türkiye'ye dayatmak üzerine ortaya çıktığı için tehlikeliydi.
Aslen bu darbe girişimi, FETÖ'nün en masum terör eylemi!
Allah'ın dinini eğip bükmenin şahsında emperyalizmin işgaline bu milleti ısındırmak terör değil miydi?
Olabilecek en büyük terördü hem de...
Apo'dan daha tehlikeli olduğu en başından ayan olan bu kümeyi, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosundan hariç kimse bir nebze olsun anlamadı, onlar ile bir nebze olsun mücadele etmedi.
Çünkü kimse onların temsil ettiği emperyalizmle sıkıntılı değildi!
Papaya Gülen'ce yazılan mektuptan başlayan bu vatan-iman mücadelesini yıllar yılı sağır sultan duymuş, kör efendi görmüştür.
Hâlâ diyalog iftarları sürüyorsa, demek ki FETÖ misyonunu bugün başka kimseler yüklenmiş demektir.
Feto, bu iftarları gördükçe keyifleniyordur emin olun!
Dün FETÖ isminde gelen bugün başka isim ve sıfatlarla gelir ve geliyor; mevzuyu anlamadıktan, tehlikeyi görüp mücadele etmedikten sonra darbeden beter "kültür emperyalizmi" ile her geçen gün işgale koşar adım yaklaşır git gide ısınırız.
Herkesin dilinde, dimağında, gönlünde Feto'ya sövgü barınıyor.
Övgüden sövgüye çarçabuk geçildi.
Mesele kavranmış olsa, olay anlaşılmış olsa yine bir nebze iyi...
"Geç oldu, güç oldu ama oldu, şükür" demek gerekir ama kimse hâlâ FETÖ'yü anlamış değil.
FETÖ'yü anlamak için, işlerin en başına dönmek gerekir: Tâ papa ziyaretlerine, papazlı-hahamlı diyalog iftarlarına, Hıristiyanla evlendirilen Müslüman kızına ve bu olayların ceminin büyük hoşgörü faaliyeti sayıldığı günlere dönmek lazım.
Koyun postuna bürünmüştü kurt, "Dinlerarası diyalog" gibi, "hoşgörü" gibi kavramlar alınmış; içleri "kültür emperyalizmiyle", "haçlı rıhtımına bağlanmakla", "işgale ısındırmakla" doldurulmuştu.
Bu "diyalog" her devirde, her topluma işgalcilerin misyonerlik faaliyeti olarak sokuldu.
Peki; ne idi diyalog ve niçin sokuluyordu toplumlara?
Diyalog; üzerinde planlar olunan toplumların, planların yazar ve uygulayıcılarına ısınması, muhabbetlenmesi, sıcak bakmasıdır.
Yalnız bu, adım adım yapılan bir plan.
Niçin sorusunun cevabı ise kurbağa deneyi ile verilebilir:
Bir kurbağayı alır direkt kaynar suya atarsanız, sıçrar. Ama bir kurbağayı, ılık bir suya koyar da suyu yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa tepkisiz dururken suyun içinde haşlanır ve ölür.
Bir toprağa göz diker ve silahla girerseniz, bu haşlanmış suda millet sıçrar, ayağa kalkar.
Ama bir toplumu öncelikle, işgalciye ısındırırsanız, yani; efendim biz Hıristiyanlarla İbrahim'de buluştuk, onlar da cennetlik, onlar da Allah'a inanıyor gibi telkinlerle eli silahlı ve kanlı katilin inanışına milleti ısındırırsanız; istediğiniz odur ki millet sıçramaz, kaynar ve rüzgara teslim yapraklar gibi işgale gık etmez.
FETÖ, yıllardır ülkemizde bu misyonerliği, bu fitneyi temsil eden başat isim olduğu için; Amerika'nın öncülük ettiği kümenin arzu ve taleplerini Türkiye'ye dayatmak üzerine ortaya çıktığı için tehlikeliydi.
Aslen bu darbe girişimi, FETÖ'nün en masum terör eylemi!
Allah'ın dinini eğip bükmenin şahsında emperyalizmin işgaline bu milleti ısındırmak terör değil miydi?
Olabilecek en büyük terördü hem de...
Apo'dan daha tehlikeli olduğu en başından ayan olan bu kümeyi, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosundan hariç kimse bir nebze olsun anlamadı, onlar ile bir nebze olsun mücadele etmedi.
Çünkü kimse onların temsil ettiği emperyalizmle sıkıntılı değildi!
Papaya Gülen'ce yazılan mektuptan başlayan bu vatan-iman mücadelesini yıllar yılı sağır sultan duymuş, kör efendi görmüştür.
Hâlâ diyalog iftarları sürüyorsa, demek ki FETÖ misyonunu bugün başka kimseler yüklenmiş demektir.
Feto, bu iftarları gördükçe keyifleniyordur emin olun!
Dün FETÖ isminde gelen bugün başka isim ve sıfatlarla gelir ve geliyor; mevzuyu anlamadıktan, tehlikeyi görüp mücadele etmedikten sonra darbeden beter "kültür emperyalizmi" ile her geçen gün işgale koşar adım yaklaşır git gide ısınırız.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018