KKTC'yi yok etme anlaşması
KKTC 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rumların isteklerini verdiğiniz takdirde yapılacak olanın anlaşma değil 'yok olma anlaşması' olacağına işaret ederek, "1955 yılından beri yaşadıklarımızı bize yaşatmayacak bir anlaşma istiyoruz. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek mümkün değildir" dedi
26.02.2016 00:00:00
HABER MERKEZİ
KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İstanbul'da Türkiye-Kıbrıs Türk Cumhuriyetleri İş Birliği Cemiyeti'nce onuruna yapılan toplantıda, gençlik yıllarında verdikleri mücadeleyi KKTC'nin kurulmasıyla taçlandırdıklarını anlattı. Barış Harekâtında doktor olarak görev yaptığını, KKTC'nin gelişmesi için üzerine düşenleri yerine getirmeye çalıştığını dile getiren Eroğlu, "Bir anavatanımız olması bizim için çok büyük bir şans. Filistin'e bakıyorum da onların da bizim gibi anavatanları olmamaları onlar için şansızlık" dedi. Nikos Anastasiadis'in "Her iki tarafın da kaybetmeyeceği bir anlaşma yapalım" dediğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti: "Çok kurnazca söylenmiş bir laf. Maalesef bizim içimizde de Anastasiadis için 'iyi niyetli' diyenler var. 1974 Harekâtında kaybeden taraf kendisi olduğunu kabul ettiği için kaybettiklerini aldığı zaman hiçbir taraf da kaybetmemiş ve böylece bir anlaşmaya varılmış olur. Bunun bedeli toprak demektir. Türkiye'den gelenlerin geri dönmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adayı boşaltması demektir. 1974'te yer değiştirenlerin tekrar yerlerine dönmesi demektir. Böyle kurnazca ifadelerle de zaman zaman bazı arkadaşlarımız iyi niyet sahibiymiş gibi göstermeye çalışıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin garantörlüğü şart
Kıbrıs'ta yarın anlaşma olacakmış gibi mesajlar verildiğini söyleyen Derviş Eroğlu şunları söyledi: "Şu anda anlaşmaya çok yakın değiliz. Bunların aşırı istekleri var. Ben beş sene müzakere masasında muhataplarla Kıbrıs sorununu çözmek için çaba harcadım. Ama daha Denktaş Bey'in, Talat Bey'in yaptığı görüşmeleri, tutanaklarını okuyan, bilen ve yaşayan, beş yıl müzakereleri sürdüren bir kişi olarak, şu anda anlaşma ortamından biraz uzaktayız. 'Nisanda anlaşma olacak' dediler, olmadı. Hazirana bıraktılar. Haziran'da anlaşma olmayacak. Anastasiadis, 'Benim görev sürem içerisinde Kıbrıs sorununu çözeceğiz' dedi. Ama arkadan da isteklerini masaya koyuyor. Bizim için olmazsa olmazlarımızın başında Türkiye'nin garantisi gelmektedir. Bugün anaokulundan başlayarak Rum çocukları Türk düşmanlığı ile yetiştiriliyor. 'Eğitim sistemini değiştirelim' dediğimizde kulak arkasına attıkları zamanda elbette Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek mümkün değildir."
Dün yaşananlar unutulmamalı
Derviş Eroğlu, kendisinin de bir anlaşmadan yana olduğunu, Rum lider Hristofyas ile 5 zirve toplantısı yaptığını, anlaşma noktasına geldiklerini ancak Hristofyas'ın son toplantıda zamanlamaya, arabuluculuğa ve Türkiye'nin garantisine 'hayır' dediğini hatırlatarak, şöyle devam etti: "O toplantıda, dört toplantıdaki kazanımları sıfırlayarak bitirmiştir. Şimdi Rumların isteklerini verdiğiniz takdirde o anlaşma değil, yok olma anlaşması olur. Ben diyorum ki, dün yaşananları dikkate alarak bugün var olan gerçekleri göz ardı etmeyerek bir anlaşmaya vardığımız takdirde, ancak o anlaşma yaşayabilir ve kalıcı olur. Dün yaşadıklarımızı unutmayacağız. 1955 yılından beri yaşadıklarımızı bize yaşatmayacak bir anlaşma istiyoruz. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi, güneyde bir devlet varken kuzeyde de bir devlet vardır. Bu gerçekleri dikkate alıp bir anlaşmaya varırsak o anlaşma yaşayabilir."
KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İstanbul'da Türkiye-Kıbrıs Türk Cumhuriyetleri İş Birliği Cemiyeti'nce onuruna yapılan toplantıda, gençlik yıllarında verdikleri mücadeleyi KKTC'nin kurulmasıyla taçlandırdıklarını anlattı. Barış Harekâtında doktor olarak görev yaptığını, KKTC'nin gelişmesi için üzerine düşenleri yerine getirmeye çalıştığını dile getiren Eroğlu, "Bir anavatanımız olması bizim için çok büyük bir şans. Filistin'e bakıyorum da onların da bizim gibi anavatanları olmamaları onlar için şansızlık" dedi. Nikos Anastasiadis'in "Her iki tarafın da kaybetmeyeceği bir anlaşma yapalım" dediğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti: "Çok kurnazca söylenmiş bir laf. Maalesef bizim içimizde de Anastasiadis için 'iyi niyetli' diyenler var. 1974 Harekâtında kaybeden taraf kendisi olduğunu kabul ettiği için kaybettiklerini aldığı zaman hiçbir taraf da kaybetmemiş ve böylece bir anlaşmaya varılmış olur. Bunun bedeli toprak demektir. Türkiye'den gelenlerin geri dönmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adayı boşaltması demektir. 1974'te yer değiştirenlerin tekrar yerlerine dönmesi demektir. Böyle kurnazca ifadelerle de zaman zaman bazı arkadaşlarımız iyi niyet sahibiymiş gibi göstermeye çalışıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin garantörlüğü şart
Kıbrıs'ta yarın anlaşma olacakmış gibi mesajlar verildiğini söyleyen Derviş Eroğlu şunları söyledi: "Şu anda anlaşmaya çok yakın değiliz. Bunların aşırı istekleri var. Ben beş sene müzakere masasında muhataplarla Kıbrıs sorununu çözmek için çaba harcadım. Ama daha Denktaş Bey'in, Talat Bey'in yaptığı görüşmeleri, tutanaklarını okuyan, bilen ve yaşayan, beş yıl müzakereleri sürdüren bir kişi olarak, şu anda anlaşma ortamından biraz uzaktayız. 'Nisanda anlaşma olacak' dediler, olmadı. Hazirana bıraktılar. Haziran'da anlaşma olmayacak. Anastasiadis, 'Benim görev sürem içerisinde Kıbrıs sorununu çözeceğiz' dedi. Ama arkadan da isteklerini masaya koyuyor. Bizim için olmazsa olmazlarımızın başında Türkiye'nin garantisi gelmektedir. Bugün anaokulundan başlayarak Rum çocukları Türk düşmanlığı ile yetiştiriliyor. 'Eğitim sistemini değiştirelim' dediğimizde kulak arkasına attıkları zamanda elbette Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek mümkün değildir."
Dün yaşananlar unutulmamalı
Derviş Eroğlu, kendisinin de bir anlaşmadan yana olduğunu, Rum lider Hristofyas ile 5 zirve toplantısı yaptığını, anlaşma noktasına geldiklerini ancak Hristofyas'ın son toplantıda zamanlamaya, arabuluculuğa ve Türkiye'nin garantisine 'hayır' dediğini hatırlatarak, şöyle devam etti: "O toplantıda, dört toplantıdaki kazanımları sıfırlayarak bitirmiştir. Şimdi Rumların isteklerini verdiğiniz takdirde o anlaşma değil, yok olma anlaşması olur. Ben diyorum ki, dün yaşananları dikkate alarak bugün var olan gerçekleri göz ardı etmeyerek bir anlaşmaya vardığımız takdirde, ancak o anlaşma yaşayabilir ve kalıcı olur. Dün yaşadıklarımızı unutmayacağız. 1955 yılından beri yaşadıklarımızı bize yaşatmayacak bir anlaşma istiyoruz. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi, güneyde bir devlet varken kuzeyde de bir devlet vardır. Bu gerçekleri dikkate alıp bir anlaşmaya varırsak o anlaşma yaşayabilir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.