Komşuyla iyi geçim şarttır
Bilesin ki, komşuluk hakkı sadece komşuyu rahatsız etmemekle bitmez, onun eziyetine katlanmak da gerekir. Hatta komşunun eziyetine katlanmak da yetmez. Onun ile mutlaka iyi geçinmek, iyilik ve yardımda bulunmak gerekir
09.07.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali hazretleri, komşu hakları hususunda şunları anlatıyor:
Zühri'nin bildirdiğine göre; adamın biri Peygamberimize gelerek komşusundan şikâyetçi olduğunu söyledi.
Peygamberimiz mescid kapısından, "Komşuluk kırkıncı eve kadar uzar" diye ilân edilmesini emretti.
Zühri bu konuda açıklama yaparak, "Kırk ev bu tarafa doğru, kırk ev şu tarafa doğru, kırk ev beriki tarafa doğru ve kırk ev de öteki tarafa doğru" diyerek dört yönü işaret etti.
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Kadın, ev ve at bahsinde uğur ve uğursuzluk söz konusudur. Kadının uğurlusu mehri ucuz, nikâhlanması kolay ve huyu iyi olanıdır. Uğursuzu mehri pahalı, nikâhlanması zor ve huyu kötü olanıdır. Evin uğurlusu geniş ve komşuları iyi olanı, uğursuzu dar ve komşuları kötü olanıdır. Atın uğurlusu yumuşak başlı ve iyi huylu olanı, uğursuzu serkeş ve fena huylusudur."
Bilesin ki, komşuluk hakkı sadece komşuyu rahatsız etmemekle bitmez, onun eziyetine katlanmak da gerekir. Buna göre; komşusunu rahatsız etmemek, komşu hakkını ödemeye yeterli değildir. Hatta komşunun eziyetine katlanmak da yetmez. Onun ile mutlaka iyi geçinmek, iyilik ve yardımda bulunmak gerekir.
Bildirildiğine göre; Kıyamet Günü fakir komşu, zengin komşunun yakasına yapışarak, "Yâ Rabbi, bana neden yardım etmediğini ve neden kapısını yüzüme kapattığını bu adama sor" der.
Abdullah ibn-i Mukaffa, komşularından birinin binek hayvanı borcu karşılığında evini satılığa çıkarmak zorunda kaldığını duydu. Adam saçak komşusu idi. Haberi alınca, "Eğer evini yok yere satarsa saçak komşuluğu hakkını ödememiş olurum" diyerek evinin parası kadar adama para hibe etti ve "Evini satma" dedi.
Marifet ehlinden biri evinde fare olduğundan şikâyet eder, ona "Kedi edinseniz" derler. Adam şu cevabı verir: "Korkarım ki, kedi sesini duyan fareler ürküp komşu evlere kaçarlar da o zaman kendi hesabıma istemediğim bir durumu onlar hesabına istemiş olurum."
Hz. Ebu Zerr buyurur ki: "Dostum Allah Resûlü (s.a.v.) bana tavsiyede bulunarak, 'Tencere kaynatırken suyunu çok koy da komşuların arasından bir aileye onun bir kısmını ver' diye buyurdu."
(Kaynak: Mukaşefetü'l-Kulûb)
Zühri'nin bildirdiğine göre; adamın biri Peygamberimize gelerek komşusundan şikâyetçi olduğunu söyledi.
Peygamberimiz mescid kapısından, "Komşuluk kırkıncı eve kadar uzar" diye ilân edilmesini emretti.
Zühri bu konuda açıklama yaparak, "Kırk ev bu tarafa doğru, kırk ev şu tarafa doğru, kırk ev beriki tarafa doğru ve kırk ev de öteki tarafa doğru" diyerek dört yönü işaret etti.
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Kadın, ev ve at bahsinde uğur ve uğursuzluk söz konusudur. Kadının uğurlusu mehri ucuz, nikâhlanması kolay ve huyu iyi olanıdır. Uğursuzu mehri pahalı, nikâhlanması zor ve huyu kötü olanıdır. Evin uğurlusu geniş ve komşuları iyi olanı, uğursuzu dar ve komşuları kötü olanıdır. Atın uğurlusu yumuşak başlı ve iyi huylu olanı, uğursuzu serkeş ve fena huylusudur."
Bilesin ki, komşuluk hakkı sadece komşuyu rahatsız etmemekle bitmez, onun eziyetine katlanmak da gerekir. Buna göre; komşusunu rahatsız etmemek, komşu hakkını ödemeye yeterli değildir. Hatta komşunun eziyetine katlanmak da yetmez. Onun ile mutlaka iyi geçinmek, iyilik ve yardımda bulunmak gerekir.
Bildirildiğine göre; Kıyamet Günü fakir komşu, zengin komşunun yakasına yapışarak, "Yâ Rabbi, bana neden yardım etmediğini ve neden kapısını yüzüme kapattığını bu adama sor" der.
Abdullah ibn-i Mukaffa, komşularından birinin binek hayvanı borcu karşılığında evini satılığa çıkarmak zorunda kaldığını duydu. Adam saçak komşusu idi. Haberi alınca, "Eğer evini yok yere satarsa saçak komşuluğu hakkını ödememiş olurum" diyerek evinin parası kadar adama para hibe etti ve "Evini satma" dedi.
Marifet ehlinden biri evinde fare olduğundan şikâyet eder, ona "Kedi edinseniz" derler. Adam şu cevabı verir: "Korkarım ki, kedi sesini duyan fareler ürküp komşu evlere kaçarlar da o zaman kendi hesabıma istemediğim bir durumu onlar hesabına istemiş olurum."
Hz. Ebu Zerr buyurur ki: "Dostum Allah Resûlü (s.a.v.) bana tavsiyede bulunarak, 'Tencere kaynatırken suyunu çok koy da komşuların arasından bir aileye onun bir kısmını ver' diye buyurdu."
(Kaynak: Mukaşefetü'l-Kulûb)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.