Mutfaklarda yangın var, çarşı-pazar ateş pahası, üretici dertli, tüketici dertli, üreten zararına satıyor, gelecek sezonda bu işi bırakacağına yemin ediyor, tüketici ise bomboş file ile pazardan eve dönerken kara kara düşünüyor.
Memleketin genel manzarası bu iken, uzaktan da çekseniz yakın plandan da çekseniz ülkenin fotoğrafı böyleyken kimin, ya da kimlerin konuşmasını beklersiniz?
Kesinlikle Ali Erbaş hocanın konuşmasını beklemezsiniz herhalde.
Milletin büyük çoğunluğunun geçim sıkıntısından iyice sıkıldığı, eğitim-öğretim mevsiminin de başlaması ile ebeveynlerin yüklerinin taşınamaz hale geldiği böyle bir ortamda elbette öncelikle Tarım Bakanından açıklamalar beklenir, Ticaret Bakanı'ndan izahat beklenir, Milli Eğitim Bakanı'ndan çok yoğun bilgilendirme toplantıları beklenir, pandemi belasından ötürü de Sağlık Bakanı'ndan özellikle okullarla ilgili açıklamalar beklenir.
Hiçbirinden sadra şifa, yaraya merhem, sorulara cevap, sorunlara çözüm sadedinde bir açıklama yokken pat diye Ali hoca konuşuyor.
Konuşması gerekenler sessiz; fakat ilgisiz, alakasız kurumların başındakiler neredeyse günde beş vakit konuşuyorlar.
Sadece basına yansıdıkları kadarıyla yolsuzluklar yollara saçılmış, meydanlara dökülmüş, haksızlıklar ayaküstü sohbetlerin ve sorgulamaların konusu haline gelmiş, mafya dört bir yanda hükümdar olmuş milletin malına çöken çökene…
Bu durumda hangi kurumun, hangi bakanlığın konuşması gerekiyor, elbette ve en başta İçişleri Bakanlığı'nın…
Kim konuşuyor?
Cevap herkesin malumu.
Ali hocanın çıkışları söz konusu problemlerle ilgili olsa, dersiniz ki, sonuçta memleketin kanayan yarasıdır, toplumu içten içe kemiren, sosyal dokuyu mahveden yolsuzluklar ve haksızlıklardır, haksız kazançlardır, dolayısıyla bu hususlarla ilgili dinin görüşünü dile getirmek gereklidir.
Ama ne gezer, hocanın dersi bir türlü buralara kadar çıkmıyor.
Mesela, ihale yasasının iki yüzden fazla değişmesini, kamu ihalelerinin sürekli belli şirketlere verilmesini, yaptırılan işlerde memleketin gelecek kırk yılının malum şirketlere rehine verilmesini, açlık sınırında ve yoksulluk sınırında yaşayan milyonlar varken, işsizlerin sayıları on milyonu aşmışken iktidar çevresindeki üç maaşlıları, beş maaşlıları eleştirdiğini bugüne kadar ne duyduk ne de gördük.
Konuşması gerekenler sessiz; fakat ilgisiz, alakasız konularda ve alakasız şahıslar bol keseden konuşuyor.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024