Tarımın temelini aile çiftlikleri oluşturmaktadır. Ekonomik, sosyal ve siyasal buhranlar için en büyük güvence, emniyet sübabı mesabesinde olan aile çiftliklerimizdir. Aile çiftlikleri, ekonomik oluşumdan öte, bir sosyal yapının da adıdır.
Yüzyıllardan beri kültürümüzün ilmek ilmek işlendiği köylerimizdeki aile yapı ve dokusu çok sağlam temellerle kaidesine oturmuştur. Şimdi sarsılmak istenen ve bozulmak istenen bu aile çiftlikleri, doku ve yapısıdır sevgili okurlar. Kapitalist küresel sömürü düzeni köylünün elindeki ürünlere göz dikerek, üretmemesi ve kazanmaması adına elinden geleni ardına koymamaktadır. Bugün yapılması gereken bırakın aile çiftliklerini dönüştürmek; tam aksine geliştirerek, destekleyerek, sosyal yapıyı bir o kadar da sağlamlaştırmalıyız.
Tarımı köylümüz yapmalıdır. Sektörde yeni büyükler olmalı ama bu küçük aile işletmelerinin bitmesi anlamına gelmemelidir. Devlet büyük tarım şirketlerinden ziyade küçük aile çiftliklerini korumalı ve kollamalıdır. Yoksa bu anlayış Türkiye'ye dinamit koymak kadar tehlikelidir. Tarımsal işletmelerin, yabancı sermayenin eline geçmesine çanak tutmaktır. Çünkü şirketler zarar ederse işletmesini kapatabilir veya iyi fiyat verilirse işletmesini yabancılara satabilir. Ancak köylümüz için üretim bir yaşam biçimidir ve köylü zarar etse de ?ettirilse de? üretmek zorundadır. Köylünün toprağını satıp gidecek bir yeri yoktur olmamalıdır da. Köylü biterse esnaf biter, tarım biter, her şey biter. Köylüyü köyünde tutmak, istihdam etmek ve ürettiği için ödüllendirmeliyiz. Aile işletmeleri tüketici içinde bir güvence ve emniyet sübabıdır.
Kalkınma köyden başlamalı, Anadolu'nun yapısı bozulmamalıdır. Köyü, köylüyü kalkındırmadan huzura erdirmeden şehirde yaşayana hayat hakkı tanıyamazsınız.
Tarımda kalkınmak, üretici ve tüketiciyi korumak, tüm yapısal sorunları çözmek, göçü ve işsizliği önlemek, yoksulluğun yaşanmadığı, barışın sağlandığı daha yaşanılır bir Türkiye için; köylüyü köyünde istihdam etmeli ve yeniden köye dönme projelerine imza atmalıyız.
Çiftçimiz bugün üretmekten korkmuyor. Tek korkusu ürününü değerinde satıp satamayacağı? Bu nedenle tarıma güvenceli bir meslek olarak bakmıyor.
Artık köylü ve çiftçi bilmelidir ki; kendisini güvence altına alacak plan -program-proje sadece ve sadece 'Milli Ekonomi Modeli'nde vardır.
Maalesef bugün uygulanan yanlış politikalar ve işbilmezlik sonucu en iddialı olduğumuz tarım sahasında dışa bağımlı bir haldeyiz. Bizlere bu ayıbı yaşatıp; köylüyü ve bu aziz milleti üç-beş global sermayenin kulu-kölesi yapmaya çalışanlara inşallah bu millet bu sefer bir sille indirir?
Özelde köylümüz genelde halkımız kendisini zengin kılacak, dünyada lider edecek olan 'Milli Ekonomi Modeli'ni iktidar etmekten başka bir yolu yoktur, ve dahi kalmamıştır?
Yüzyıllardan beri kültürümüzün ilmek ilmek işlendiği köylerimizdeki aile yapı ve dokusu çok sağlam temellerle kaidesine oturmuştur. Şimdi sarsılmak istenen ve bozulmak istenen bu aile çiftlikleri, doku ve yapısıdır sevgili okurlar. Kapitalist küresel sömürü düzeni köylünün elindeki ürünlere göz dikerek, üretmemesi ve kazanmaması adına elinden geleni ardına koymamaktadır. Bugün yapılması gereken bırakın aile çiftliklerini dönüştürmek; tam aksine geliştirerek, destekleyerek, sosyal yapıyı bir o kadar da sağlamlaştırmalıyız.
Tarımı köylümüz yapmalıdır. Sektörde yeni büyükler olmalı ama bu küçük aile işletmelerinin bitmesi anlamına gelmemelidir. Devlet büyük tarım şirketlerinden ziyade küçük aile çiftliklerini korumalı ve kollamalıdır. Yoksa bu anlayış Türkiye'ye dinamit koymak kadar tehlikelidir. Tarımsal işletmelerin, yabancı sermayenin eline geçmesine çanak tutmaktır. Çünkü şirketler zarar ederse işletmesini kapatabilir veya iyi fiyat verilirse işletmesini yabancılara satabilir. Ancak köylümüz için üretim bir yaşam biçimidir ve köylü zarar etse de ?ettirilse de? üretmek zorundadır. Köylünün toprağını satıp gidecek bir yeri yoktur olmamalıdır da. Köylü biterse esnaf biter, tarım biter, her şey biter. Köylüyü köyünde tutmak, istihdam etmek ve ürettiği için ödüllendirmeliyiz. Aile işletmeleri tüketici içinde bir güvence ve emniyet sübabıdır.
Kalkınma köyden başlamalı, Anadolu'nun yapısı bozulmamalıdır. Köyü, köylüyü kalkındırmadan huzura erdirmeden şehirde yaşayana hayat hakkı tanıyamazsınız.
Tarımda kalkınmak, üretici ve tüketiciyi korumak, tüm yapısal sorunları çözmek, göçü ve işsizliği önlemek, yoksulluğun yaşanmadığı, barışın sağlandığı daha yaşanılır bir Türkiye için; köylüyü köyünde istihdam etmeli ve yeniden köye dönme projelerine imza atmalıyız.
Çiftçimiz bugün üretmekten korkmuyor. Tek korkusu ürününü değerinde satıp satamayacağı? Bu nedenle tarıma güvenceli bir meslek olarak bakmıyor.
Artık köylü ve çiftçi bilmelidir ki; kendisini güvence altına alacak plan -program-proje sadece ve sadece 'Milli Ekonomi Modeli'nde vardır.
Maalesef bugün uygulanan yanlış politikalar ve işbilmezlik sonucu en iddialı olduğumuz tarım sahasında dışa bağımlı bir haldeyiz. Bizlere bu ayıbı yaşatıp; köylüyü ve bu aziz milleti üç-beş global sermayenin kulu-kölesi yapmaya çalışanlara inşallah bu millet bu sefer bir sille indirir?
Özelde köylümüz genelde halkımız kendisini zengin kılacak, dünyada lider edecek olan 'Milli Ekonomi Modeli'ni iktidar etmekten başka bir yolu yoktur, ve dahi kalmamıştır?
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023