İnsanoğlu, hem sosyal bir varlıktır, hem de ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel farklılıkları olan bir varlıktır.
Yaratılış farklılıkları olan bir varlıktır.
Hatta herkesin şeytanı bile kendincedir!
Yöneliş, güdü, irade ve tercih farklılıkları olan bir varlıktır insan.
Yetişme tarzı, çevre şartları, iklim şartları ve hatta yediği gıdalar bile bu farklılıklara katkı sağlar.
Dolasıyla fertleri ve toplumları “tek düze” yapamazsınız; yaratılışa aykırı…
Bir marangozun tek kalıbından çıkmış bir hale sokamazsınız!
Bu sebeple hak ve batıllar hep var olacaktır
Bütün bu farklılıkları iki ana grupta kümelemek gerekmektedir.
Bir hak, diğer batıl…
Hak olan İslam’dır, Yüce Allah ve O’nun peygamberlerinin ve âlemlere rahmet Hz. Muhammed’in getirdiği ölçüler üzere olan istikamettir.
Bu ana istikamet dışındakilerin tamamı, hakka yakın veya uzak durması ne olursa olsun tamamı batıldır. Batıllar da türlü türlüdür.
Bizim asıl meselemiz “hak istikamet”teki farklılıklardır.
İnsanın fıtratı, ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel farklılıkları sebebiyle elbette “hak istikamet”te de farklılıklar olağandır.
Bu sebeple farklı mezhepler olacak.
Farklı meşrepler olacak.
Farklı görüşler, farklı gruplar, farklı partiler olacaktır.
Yegane hak din olan İslam ve hak istikametin, temel sabiteleri, olmazsa olmaz esasları vardır.
Bu itikad ve esaslarda uzaklaşmadığımız, kopmadığımız ve hak istikamette var olduğumuz müddetçe söz konusu farklılıklar rahmettir, berekettir.
Bu farklılıklar, esasın üstüne çıkarsa rahmet azaba dönüşür.
Değişmez esas, Kelime-i Tevhid’dir... Kelime-i tevhid, Lailahe illallah Muhammed Rasulullah’tır.
Esas, bütün Müslümanların kardeş olduğudur.
Esas, Müslüman’ın canının, malının, namusunun, vatanının ve emeğinin mukaddes olduğudur.
Esas, Yüce Allah ve O’nun Rasulü’nun haram kıldığının “haram”, helal kıldığının “helal” olduğudur.
Kişinin mensup ve ait olduğu mezheb, meşreb, grub, cemaat veya parti, “hak istikamet”in bu esasları içinde ise haktır, rahmettir.
Hayır, itikad ve istikametin sözkonusu esaslarını ve sabitelerini görmezlikten geliyor, yok sayıyor, reddediyor ise, o zaman görüntüsü ne olursa olsun o batıldır. İslam’dan başka bir din ihdas etmek, hak istikametten başka bir batıl yol türetmektir.
Kur’an-ı Kerim’in ikaz ettiği şu gerçek çok önemlidir:
“Dinlerini parça parça edip tefrikayla guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır” (Enam, 159).
“Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden, dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.” (Rum, 31-32)
Kelime-i Tevhid’i parçalayan, hakkı batıl-batılı da hak gösteren, Yüce Allah’ın Müslüman’a kardeş kıldığı Müslümanı bir yana iterek kafirleri kardeş edinen hangi mezhep, hangi meşrep, hangi parti olursa olsun, batıldır, yanlıştır. Böyle bir batıl adreste ısrar etmek batıldır, haramdır. Taassupla dini parçalamaktır, tefrikadır. Mezhep, meşrep ve partimizi din haline getirmektir.
Müslümanların canını, malını, namusunu ve vatanını helal sayan ve gayr-ı Müslimlerle işbirliği içinde bunlara tecavüz edilmesine cevaz veren hangi mezhep, hangi meşrep, hangi cemaat, hangi parti olursa olsun; batıldır, yanlıştır. Böyle bir adreste taassupla bulunmak batıldır, haramdır. Taassupla Müslümanları parçalamaktır, tefrikadır. Mezhep, cemaat ve partimizi din haline getirmektir.
Müslümanların emeğinin, alın terinin ve kaynaklarının gayr-i Müslimlere ve işgalcilere peşkeş çekilmesine cevaz veren veya göz yuman hangi mezhep, hangi meşrep ve hangi parti olursa olsun, batıldır. Böyle bir adrese kronik bir taassupla yapışmak batıldır, haramdır. Nasipsizce Allah ve Rasulü’nün ölçülerini yok saymaktır, fitnedir. Mezhep, grup ve partimizi din haline getirmektir.
BTP Genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin devlet, millet, medeniyetimiz ve geleceğimize dair ikaz, tespit ve projelerini görmezlikten gelenlerin illeti, böyle bir taassup, böyle bir marazdır, böyle bir saplantıdır.
Bu kronik taassup ve körü körüne saplantılardan kurtularak kendimizi, Prof. Dr. Baş’ın ikaz ve projelerini, devlet, millet ve medeniyeti görebildiğimiz vakit kurtuluş mümkün olacaktır.
Yaratılış farklılıkları olan bir varlıktır.
Hatta herkesin şeytanı bile kendincedir!
Yöneliş, güdü, irade ve tercih farklılıkları olan bir varlıktır insan.
Yetişme tarzı, çevre şartları, iklim şartları ve hatta yediği gıdalar bile bu farklılıklara katkı sağlar.
Dolasıyla fertleri ve toplumları “tek düze” yapamazsınız; yaratılışa aykırı…
Bir marangozun tek kalıbından çıkmış bir hale sokamazsınız!
Bu sebeple hak ve batıllar hep var olacaktır
Bütün bu farklılıkları iki ana grupta kümelemek gerekmektedir.
Bir hak, diğer batıl…
Hak olan İslam’dır, Yüce Allah ve O’nun peygamberlerinin ve âlemlere rahmet Hz. Muhammed’in getirdiği ölçüler üzere olan istikamettir.
Bu ana istikamet dışındakilerin tamamı, hakka yakın veya uzak durması ne olursa olsun tamamı batıldır. Batıllar da türlü türlüdür.
Bizim asıl meselemiz “hak istikamet”teki farklılıklardır.
İnsanın fıtratı, ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel farklılıkları sebebiyle elbette “hak istikamet”te de farklılıklar olağandır.
Bu sebeple farklı mezhepler olacak.
Farklı meşrepler olacak.
Farklı görüşler, farklı gruplar, farklı partiler olacaktır.
Yegane hak din olan İslam ve hak istikametin, temel sabiteleri, olmazsa olmaz esasları vardır.
Bu itikad ve esaslarda uzaklaşmadığımız, kopmadığımız ve hak istikamette var olduğumuz müddetçe söz konusu farklılıklar rahmettir, berekettir.
Bu farklılıklar, esasın üstüne çıkarsa rahmet azaba dönüşür.
Değişmez esas, Kelime-i Tevhid’dir... Kelime-i tevhid, Lailahe illallah Muhammed Rasulullah’tır.
Esas, bütün Müslümanların kardeş olduğudur.
Esas, Müslüman’ın canının, malının, namusunun, vatanının ve emeğinin mukaddes olduğudur.
Esas, Yüce Allah ve O’nun Rasulü’nun haram kıldığının “haram”, helal kıldığının “helal” olduğudur.
Kişinin mensup ve ait olduğu mezheb, meşreb, grub, cemaat veya parti, “hak istikamet”in bu esasları içinde ise haktır, rahmettir.
Hayır, itikad ve istikametin sözkonusu esaslarını ve sabitelerini görmezlikten geliyor, yok sayıyor, reddediyor ise, o zaman görüntüsü ne olursa olsun o batıldır. İslam’dan başka bir din ihdas etmek, hak istikametten başka bir batıl yol türetmektir.
Kur’an-ı Kerim’in ikaz ettiği şu gerçek çok önemlidir:
“Dinlerini parça parça edip tefrikayla guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır” (Enam, 159).
“Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden, dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.” (Rum, 31-32)
Kelime-i Tevhid’i parçalayan, hakkı batıl-batılı da hak gösteren, Yüce Allah’ın Müslüman’a kardeş kıldığı Müslümanı bir yana iterek kafirleri kardeş edinen hangi mezhep, hangi meşrep, hangi parti olursa olsun, batıldır, yanlıştır. Böyle bir batıl adreste ısrar etmek batıldır, haramdır. Taassupla dini parçalamaktır, tefrikadır. Mezhep, meşrep ve partimizi din haline getirmektir.
Müslümanların canını, malını, namusunu ve vatanını helal sayan ve gayr-ı Müslimlerle işbirliği içinde bunlara tecavüz edilmesine cevaz veren hangi mezhep, hangi meşrep, hangi cemaat, hangi parti olursa olsun; batıldır, yanlıştır. Böyle bir adreste taassupla bulunmak batıldır, haramdır. Taassupla Müslümanları parçalamaktır, tefrikadır. Mezhep, cemaat ve partimizi din haline getirmektir.
Müslümanların emeğinin, alın terinin ve kaynaklarının gayr-i Müslimlere ve işgalcilere peşkeş çekilmesine cevaz veren veya göz yuman hangi mezhep, hangi meşrep ve hangi parti olursa olsun, batıldır. Böyle bir adrese kronik bir taassupla yapışmak batıldır, haramdır. Nasipsizce Allah ve Rasulü’nün ölçülerini yok saymaktır, fitnedir. Mezhep, grup ve partimizi din haline getirmektir.
BTP Genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin devlet, millet, medeniyetimiz ve geleceğimize dair ikaz, tespit ve projelerini görmezlikten gelenlerin illeti, böyle bir taassup, böyle bir marazdır, böyle bir saplantıdır.
Bu kronik taassup ve körü körüne saplantılardan kurtularak kendimizi, Prof. Dr. Baş’ın ikaz ve projelerini, devlet, millet ve medeniyeti görebildiğimiz vakit kurtuluş mümkün olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019