Daha önce de bahsettiğim gibi, bu program beklenen iflasını ilan ettiğinde tarihteki yerini alacağı isim "düşük kurla krize yolculuk" olacak. Yada buna benzer başka bir şey. Çünkü kur, sistemin direksiyonu işlevini icra ediyor. Özellikle dış ticaret açığının ve cari açığın artarak devam etmesi kurdaki tılsımı merak ettiren en önemli sebep. Ne oldu da, önceki stand- by uygulamalarında sabit kurla bile zaptedemediğimiz döviz kuru bu seviyelere geldi? İşine geldiğinde ihracatla, ihracat durduğunda, kendi marifetiymiş gibi kurun düşmesi ve YTL'nin değerlenmesiyle övünen bir ekonomi yönetimini nasıl değerlendirmeliyiz?İşin başında şunu belirtmemiz gerekir ki, çok olan şeyin değerinin düşmesi tabiidir. Kritik soru, elde edilen çokluğu devlet iradesinin kendi metodlarıyla mı elde ettiği - mesela dış ticarette fazla vererek içeride döviz birikmesi gibi - yoksa, başka bir iradenin mi size gömlek biçtiğidir. Bankaların yabancı bankalardan aldıkları krediler, borsaya spekülatif amaçlı giren döviz ve kaçak yollarla giren döviz içerideki bahçenin kanalları durumunda. Paralar içeri girdiği müddetçe kimsenin, balayının biteceğini düşünmek istememesini, bu nasıl bir kafayı kuma gömmektir diye halen anlamaya çalışıyorum.Merkez Bankasına yüklenen, "fiyat istikrarını sağlama" vazifesi burada kritik rol oynuyor. Ne pahasına olursa olsun (milletin cebinde gıda harcaması için bile para bırakmamak) enflasyon hedefinden, merkez bankasının itibarını koruyabilmek için taviz verilmek istenmemesi ve elde görünüşte kalan(aslında böyle değil) tek dalın enflasyon oluşu, müdahale edilmeme gerekçelerinden bir tanesi. Kurun dış ticareti aleyhimize şekillendirdiğinin anlaşılması ve yüksek reel faizler yüzünden girmeye devam sıcak parayı frenlemek için yapılan faizleri indir baskısına Merkez Bankasının, kurlar yükselirse canlanacak iç talebin enflasyonu tetikleyeceği fobisi nedeniyle direnmesi, olayın aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık kısmı.Bu ülkenin insanları müstesna, gelene geçene hiçbir sorgu sualin olmadığı bir sermaye ve para piyasası politikasıyla bu tür çelişkilerden kurtulmak mümkün olabilir mi? Dünyada yüzde 10 reel faiz veren başka bir ülke artık kaldı mı?Sorular çoğaltılabilir. Fakat gerçek sorun, halen bu konuda bir çözüm arayışından uzak olmaları. Diyaloglar, hep tribünlere oynama alışkanlığı polemikleri. Hükümet işin tek sorumlusu Merkez Bankası'ymış gibi, faizleri indir diyor başka bir şey demiyor. Sen değilmiydin iktidara gelirken özerk bir Merkez Bankası ile çalışacağını bilen ve buna razı olan. Olmadı mı? Anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğa sahipken, Merkez Bankasını tekrar yürütme erkine bağlayacak bir kanunu çıkartmak çok mu zor geliyor. O zaman bunu niye yapamadığınızı anlatın millete.Unutulmasın ki ipin ucunun cellatta olduğu bir kur politikası yapısı, aynı zamanda hükümetlerin ipinin ucu anlamına da gelebilir.
KONU / Serdar PEKER
KONU / Serdar PEKER
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012