Konferansa katılan ülkeler, atmosfere salınan karbon gazının yaklaşık üçte ikisinden sorumlu. Katılımcı ülkeler arasında Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika ve Güney Afrika da var. Birçok ülkeyse, en çok karbon üreten ülke konumundaki ABD katılmayacaksa, salımları sınırlamaya yönelik bir anlaşmaya destek vermiyor. 13 ülkenin çevre bakanları, yeni bir 'çevre anlaşması' arayışında ABD, süresi 2012'de dolacak Kyoto Protokolü'nü de imzalamamıştı. Avrupa Birliği liderleriyse geçen hafta karbon emisyonlarını 2020'ye dek yüzde 20 azaltma taahüdünde bulunmuştu. Alman Çevre Bakanı Sigmar Gabriel'e göre, sanayileşmiş ülkeler grubu G-8, iş iklim değişikliğiyle mücadeleye geldiğinde, dinlemekten çok suçlamaya meyilli. "Suçlama zamanı sona erdi" diyen Alman bakan, kalkınmakta olan ülkelere, zengin ülkelerin yol açtıkları aşırı karbon kirliliğinin bedelini ödemek zorunda olmadıklarının anlatılması gerektiğine dikkat çekti. Sigmar Gabriel, bu gerçekleşmezse, Kyoto'nun yerine bir anlaşma yapılmayacağını vurguladı. Postdam'daki çevre muhabirimiz Matt McGrath de, toplantıda büyük ilerlemeler ve pazarlıklardan çok, ortama ve çerçeve anlaşmasına ilişkin konuların gündeme geleceğini söylüyor. Kyoto'nun yerini alacak anlaşmayla ilgili tartışmalar, Haziran ayındaki G-8 zirvesinde sürecek. Tartışmalara son nokta, Aralık ayında Endonezya'da yapılacak küresel iklim müzakerelerinde konacak. Kyoto sadece iki yıldır yürürlükte Kyoto Protokolü, adını Japonya'nın Kyoto kentinden alıyor. Atmosfere salınan karbon emisyonlarında indirime gidilmesi konusunda ilk anlaşma, Kyoto kentinde 1997 yılında yapılan zirvede sağlanmıştı. Fakat anlaşma ancak 2005 yılının Şubat ayında yürürlüğe girebildi. Çünkü Kyoto Protokolü, 1990 yılı itibariyle, sera gazı emisyonlarının en az yüzde 55'inden sorumlu olan 55 ülkenin onayını gerektiriyordu. Bu onayın sağlanması umulandan uzun sürdü. Protokolü onaylayan 38 sanayileşmiş ülke, başta karbondioksit ve metan olmak üzere, atmosfere saldıkları sera gazlarında, 2012 yılına kadar, 1990 yılındaki düzeye göre toplam yüzde 5,2 oranında bir indirime gitmeyi kabul etmişlerdi.