Ekonomide gerçek kriz, ekonominin değişmez kanunlarına ters düşen ekonomik modellerden ve politikalardan kaynaklanır. Kapitalizm, ekonominin değişmez kanunlarıyla bağdaşmayan bir model olduğu için, bizzat varlığı krizin asıl sebebidir. Onun içindir ki, kapitalistler, "krizler kapitalizmin sağlık alâmetidir, krizsiz kapitalizm, cehennemsiz Katoliklik gibidir" derler. Kapitalistler, kapitalizmin ortaya çıkardığı en büyük kriz olan yoksullak, açlık ve zülmü görmezler. Bunları ekonominin çözülemez sorunları kabul ederler. Sömürülerinde aksama, servetlerinde kayıp olunca, o zaman "kriz var" diye feryadı basarlar. Esasen, kapitalizmin var olduğu günden itibaren doğurduğu mali krizlerden daha kötüsü ve süreklisi yoksulluk ve açlık krizidir. Ne hazin bir tecellidir ki, kapitalistler, insanların açlıktan ölmesini değil, mali piyasalardaki dalgalanmaları kriz olarak nitelendirmekte ve sözde toplum için devlete müdahale çağrısı yapmaktadırlar. Kendileri lehine devletin müdahalesini faydalı gören kapitalistler, devlet eliyle yoksullara yardım yapılmasına şiddetle karşı çıkarlar. Sadece bu çelişki bile, kapitalizmin ne kadar acımasız, adaletsiz ve yanlış olduğunu göstermesi bakımından yeterlidir.Kapitalistlerin şöyle bir vecizesi vardır: "Rekabet amansız, krizler zamansız olur". Peki, soralım: "Bu küresel kriz, zamansız mı oldu, yoksa bir zamanlama ve tetikleme mi söz konusudur?". ABD'de ve dünyada meydana gelen gelişmelere bakınca, birilerinin bu krizi tetiklediği kanaatine varmak mümkündür. Meselâ, Lehman Brothers'in, battığını ilân etmeden önce, İsrail bankalarına 400 milyar dolar para aktarması, neyi ifade eder? Yahudi kardeşlerin, Yahudi bankalarına para aktarmasını, normal karşılayıp bunun üzerinden geçebilir miyiz?. Bu sebeplerden dolayı, ABD'de küresel krizin sorumlusu olarak Yahudiler gösterilmiş ve suçlanmıştır. Buna karşı, ABD'nin önde gelen Yahudi kuruluşlarından 'Ayrımcılık ve İnkârla Mücadele Birliği' (ADL), her çeşit propaganda aracını kullanarak, ekonomik krizlerde Yahudilerin suçlanmasının yanlış olduğunu savundu. Yahudilerin, ekonomik krizlerden kârlı çıkmaları, kriz sonrası oluşumlarda aktif rol almaları ve mevzi kazanmaları düşündürücü ve inceleme değer bir konudur. Bu gerçeklere, Tevrat'ta yer alan şu ibarelerle birlikte bakınca, olaylar daha çok açıklık ve netlik kazanmaktadır: "...Krallar sana hizmet edecekler" (İşaya böl. 60-10). "Krallar sana uşak olacaklar. Yerlere kapanıp ayaklarının tozunu yalayacaklar" (İşaya böl. 49-23). Krallar veya bir ülkeyi yönetenler uşak olabilir mi? Bu sorunun cevabını, "ekonomik tetikçiliğin yeni bir meslek olduğunu ve bu meslekte kariyer yaptığını" söyleyen John Perkins'ın, ağzından verelim: "Üçüncü Dünya ülkelerinin zararına olduğu alenen görülen ticari bağlatılar kurulmasını sağladık ve başka ülkeleri altından kalkması imkânsız borçlara boğduk. Bunların yürürlüğünü sağlamak için, halklarını temsil eden görüntü veren, aslında bizim uşaklarımız olan işbirlikçi yönetim yapıları oluşturduk" (Bkz. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları-2, s. 187).Hasılı, dünyayı sarsan küresel krizin, bir 'ekonomik saldırı' olduğu yönünde görüş ve düşünceler yaygınlık kazanmaktadır. Amerikalı Lyndon LaRoche, 2003 yılında, böyle bir ekonomik saldırıyı haber vermiş ve şöyle demişti: " Ekonomide, tıpkı 11 Eylül 2001 terörist saldırısı gibi bir saldırı plânlıyorlar. Doların aşırı değer kaybetmesi sonucu bankalar kapanacak, işletmeler duracak, kimse borç vermeyecek, parasız kalan halk sokaklarda şapır şapır dökülmeye başlayacak. Son perdede, bu korkunç gidişe çözüm bulmak üzere, aşırı ulusalcı bir plânın uygulayacıları sahneye çıkacak. Unutulmasın ki, ancak paniğe kapılmış bir halk aşırı ulusalcı bir plâna baş eğer. İşte tehlike budur. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nden oluşan sistem artık çökmüştür. Bu sistemin reformu veya tamiri artık mümkün değildir"(Bkz. Yılmaz Dikbaş, Satılık Vatan, s. 367-368). Küresel krize ve ekonomik saldırıya karşı konulamaz mı? Elbette karşı konulur. Ancak savunma silâhını kuşanmak gerekir. O silâh, bilim adamlarının da dediği gibi, 'Milli Ekonomi Modeli'dir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018