Özellikle mevcut iktidar döneminde moda haline gelip yaygınlaşan 'torba yasa' uygulamasında, torbanın içine öyle yasa teklifleri atılıyor ki ilk duyanlar adeta küçük dilini yutacak gibi oluyor ama sonra toplum alışıyor ve kanıksıyor.
İlk duyduğumuzda hayrete düşüp kulaklarımıza inanamadığımız nice yasa teklifleri zaman içinde yaşlaştı hayatımıza girdi ve birçoğunun tarihini unuttuk ama onlarla iç içe yaşıyoruz.
Memleketin herhangi bir köşesinden çıkarılacak olan her hangi bir madenden devletin hakkını yüzde ikiye indiren 'maden yasasının' tarihini hatırlayan var mı?
Ama yasa tıkır tıkır işliyor, madeni bulan malı götürüyor, adeta deve ona kulakları devlete…
Torba yasaların arasında çıkan yasaların ortak bir özelliği var; genellikle yapılan işlerin, yapılan harcamaların, sergilenen israfların boyutlarının milletten saklanmasına yönelik düzenlemeler.
Attığınız adımlar, attığınız imzalar, devlet adına yaptığınız sözleşmeler ve verdiğiniz sözler doğru ise, dosdoğru ise neden saklamak gereği duyasınız ki?
Şahsi malınızı, mülkünüzü koruma hususundaki titizliğinizi devlet malı hakkındaki kararlarınızda da sergiliyorsanız tam aksine bu titizliğinizin millet tarafından da bilinmesini istersiniz.
Devleti yönetenler, devletin işleyişinde görev alan bürokratlar, büyük ihalelerde devlet adına imza atan koca koca adamlar, bir bakıyorsunuz ki, şahsi parasının kuruşunu hesap ederek, kılı kırk yararak imza attıkları halde, devlet adına imza atarlarken 'kaf dağından kar bağışlarcasına' bol keseden adeta ulufe dağıtmışlar.
Hangi hakla, hangi salahiyetle ve hangi vicdanla?
Kimsenin cebinden beş kuruş çıkmayacak sloganıyla yaptırılan köprülere, geçitlere ve tünellere verilen 'geçiş garantisi' karşılığında milletin cebinden çıkacak olan para ile onlardan beşer-onar tane daha yapılacağını hesap uzmanları söylüyorlar.
Uçuş garantisi ile yaptırılan havalimanlarında, hasta garantisi ile yaptırılan hastanelerde de durum aynı.
Bu tür acayip, böylesine ucube hesaplar yoksul milletin önüne dökülünce, milletten yetki alıp da bu yoksul milletin parasını belli yandaşlara peşkeş çekmekte olan yöneticilerden ister istemez nefret ediyor ve hesabını soracağı sandığı dört gözle bekliyor.
Bu tür fahiş yanlışlara devam eden yetkililer ise, yanlışlarını düzeltmek yerine, iş başında bulunup da yanlış iş görenleri değiştirmek yerine, yapılan yanlışların milletten saklanmasına yönelik düzenleme üstüne düzenleme yapıyor.
Böyle giderse fazla geçmez, alçaktan uçan kuşlara yönelik de bir yasaklama gelebilir.
"Kuşların alçak uçuşu yasaktır" diye bir düzenleme…
Olabilir, alçaktan uçan kuşlar, iktidarın yanlışlarını, yalan ve talanlarını görüp "kuş dilinden anlayanlara" anlatabilirler.
Kur'an'da anlatılan Hz. Süleyman ile Hüdhüd kuşu kıssasını incelemenizi öneririz.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024