Geçen gün bahsettiğimiz Kuvvai Seyyare lâfı hayli ilgi çekti. Gerçi ufak bir karışıklıkla aslında Kuvvai İnzibatiye olması gerekirken Seyyare şeklini almıştı ama aşağıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere son tahlilde her ikisi de ayni kapıya çıktığı için pek fark eden bir şey, herhangi bir anlam kayması olmadı. Tarihi iyi okuma ve anlamanın önemli olduğu günler yaşıyoruz. Hele bizim Kuvayi Milliye kavramı bu günlerde nedense pek moda oldu. Herkes sahiplenmek istiyor.
Kurtuluş Savaşı'ndan önceki dönemde mücadeleye katılan kuvvetler "bindikleri ve türküsünü çağırdıkları kayığın sahibine gö re" üç şekilde adlandırıldı.
1. Kuvvayi Milliye, 2. Kuvvayi Seyyare, 3. Kuvvayi İnzibatiye.
1. Kuvvayi Milliye: Anadolu'daki işgal güçlerine karşı halkın kendi içinden doğan mukavemetin genel adıdır. Atatürk'ün Samsun'a çıkmasından çok önce vatanın dört bir yanında ve kendiliğinden başlayan bu hareket (29 Kasım 1918 İstanbul Millî Kongre Cemiyeti, 2 Aralık 1918 Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti, İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti, 21 Ocak 1919 Adana Cephesi, 3 Mart 1919 Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi, 14 Mayıs 1919 İzmir Reddi İlhak Cemiyeti, 15 Mayıs 1919 Ali Çetinkaya, Demirci Mehmet Efe çeteleri) 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Anadolu'ya gelişi ile koordineli bir hâl alır ve millî ordunun temelini teşkil eder.
2. Kuvvayi Seyyare: İzmir'in işgali ile Batı Anadolu'da Çerkez Ethem tarafından kuruldu. Özellikle Salihli cephesinde Yunanlılara karşı güçlü bir direniş gösterdi. Anzavur, Düzce, çapanoğlu isyanlarının bastırılmasında önemli rol oynadı. Fakat sonradan Çerkez Ethem TBMM Hükümeti ile anlaşmazlığa düştü, düzenli ordu haline dönüşmeyip çete şeklinde kalmak istedi. Batı Cephesi kuvvetleri ile çatışmaya bile girdi. Sonradan Ethem'in Yunanlılara sığınmasıyla dağıldı.
3. Kuvvayi İnzibatiye: Mütareke İstanbul'undaki yabancı işgal kuvvetlerinin güdümünde bulunan kukla ve işbirlikçi Damat Ferit Hükümeti, Kurtuluş Savaşı başladıktan yaklaşık bir yıl sonra 18 Nisan 1920 tarihli bir kararname ile "çete" diye nitelediği Kuvayi Milliye hareketini "tepelemek" maksadıyla Kuvayi İnzibatiye'yi kurdu.Komutanı Anzavur Ahmet idi. Adapazarı-Geyve taraflarında Kuvayi Milliye'ye karşı başarısız bir takım hareketlerde bulundu.
Karen Fogg'un yazışmalarının açığa çıkmasından rahatsız olan kalem erbâbından Mehmet Ali Birand 28 Şubat 2002 tarihli yazısında memleketin kayıtsız şartsız AB'ye teslim edilmesine karşı çıkanlardan aynı Damat Ferit kararnamesindeki ağızla "çete" diye bahsediyordu, "AB karşıtı çete" diyordu.
Birand'a teşekkür borçluyuz, çünkü sayesinde taraflar kesin hatlarıyla belli olmuştur. Biz; yâni vatanın müstemleke müfettişleri ve komiserlerine teslim edilmesine, yabancı postallar altında ezilmesine karşı çıkanlar, yâni İstiklâl-i Tamcılar "çete" olarak adlandırılıyorsa doğal olarak Kuvayi Milliye'dir ve bu ismi elbette şerefle ve büyük bir keyifle üstleniyoruz.
O andan itibaren Kör Agop'un Kumkapı'daki, Todori'nin Kalamış'taki veya Mişon'un Balat'taki meyhanesinde müstemleke müfettişleriyle hemhâl olup işgal kuvvetlerinin yayın organında işgal kuvvetleri yanlısı yazılar yazıp makbuz karşılığı kendisine ödeme yapılması için kuyruğa giren tuzu kuru lâvuklar da açıkça ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde "Kuvayi İnzibatiye"dir.
Geniş bir cephe teşkil etmişlerdir. İçlerinde her kılıktan adam vardır. Mandacı, mürteci ve bölücü suretindedirler. AB müfettiş vekomiserleri ile yakın ilişki içindedirler.
İşbirlikçilerdir.
Amaçları ülkeyi siyaseten AB'ye, iktisaden IMF ve Dünya Bankası'na, medeniyet açısından da "uyum-diyalog" türküleriyle misyonerlere teslim etmektir.
Bu saydıklarımız "küresel" yeni dünya düzeninin sömürge kültürü, bir üst paragraftakiler de onun maşalarıdır.
Küreselleştirmeye çalışan onlar, küreselleştirilmeye karşı çıkanlar da biz, yâni Kuvayi Milliyeciler'dir kıymetli okuyucu... Gözünü dört aç.
Kurtuluş Savaşı'ndan önceki dönemde mücadeleye katılan kuvvetler "bindikleri ve türküsünü çağırdıkları kayığın sahibine gö re" üç şekilde adlandırıldı.
1. Kuvvayi Milliye, 2. Kuvvayi Seyyare, 3. Kuvvayi İnzibatiye.
1. Kuvvayi Milliye: Anadolu'daki işgal güçlerine karşı halkın kendi içinden doğan mukavemetin genel adıdır. Atatürk'ün Samsun'a çıkmasından çok önce vatanın dört bir yanında ve kendiliğinden başlayan bu hareket (29 Kasım 1918 İstanbul Millî Kongre Cemiyeti, 2 Aralık 1918 Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti, İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti, 21 Ocak 1919 Adana Cephesi, 3 Mart 1919 Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi, 14 Mayıs 1919 İzmir Reddi İlhak Cemiyeti, 15 Mayıs 1919 Ali Çetinkaya, Demirci Mehmet Efe çeteleri) 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Anadolu'ya gelişi ile koordineli bir hâl alır ve millî ordunun temelini teşkil eder.
2. Kuvvayi Seyyare: İzmir'in işgali ile Batı Anadolu'da Çerkez Ethem tarafından kuruldu. Özellikle Salihli cephesinde Yunanlılara karşı güçlü bir direniş gösterdi. Anzavur, Düzce, çapanoğlu isyanlarının bastırılmasında önemli rol oynadı. Fakat sonradan Çerkez Ethem TBMM Hükümeti ile anlaşmazlığa düştü, düzenli ordu haline dönüşmeyip çete şeklinde kalmak istedi. Batı Cephesi kuvvetleri ile çatışmaya bile girdi. Sonradan Ethem'in Yunanlılara sığınmasıyla dağıldı.
3. Kuvvayi İnzibatiye: Mütareke İstanbul'undaki yabancı işgal kuvvetlerinin güdümünde bulunan kukla ve işbirlikçi Damat Ferit Hükümeti, Kurtuluş Savaşı başladıktan yaklaşık bir yıl sonra 18 Nisan 1920 tarihli bir kararname ile "çete" diye nitelediği Kuvayi Milliye hareketini "tepelemek" maksadıyla Kuvayi İnzibatiye'yi kurdu.Komutanı Anzavur Ahmet idi. Adapazarı-Geyve taraflarında Kuvayi Milliye'ye karşı başarısız bir takım hareketlerde bulundu.
Karen Fogg'un yazışmalarının açığa çıkmasından rahatsız olan kalem erbâbından Mehmet Ali Birand 28 Şubat 2002 tarihli yazısında memleketin kayıtsız şartsız AB'ye teslim edilmesine karşı çıkanlardan aynı Damat Ferit kararnamesindeki ağızla "çete" diye bahsediyordu, "AB karşıtı çete" diyordu.
Birand'a teşekkür borçluyuz, çünkü sayesinde taraflar kesin hatlarıyla belli olmuştur. Biz; yâni vatanın müstemleke müfettişleri ve komiserlerine teslim edilmesine, yabancı postallar altında ezilmesine karşı çıkanlar, yâni İstiklâl-i Tamcılar "çete" olarak adlandırılıyorsa doğal olarak Kuvayi Milliye'dir ve bu ismi elbette şerefle ve büyük bir keyifle üstleniyoruz.
O andan itibaren Kör Agop'un Kumkapı'daki, Todori'nin Kalamış'taki veya Mişon'un Balat'taki meyhanesinde müstemleke müfettişleriyle hemhâl olup işgal kuvvetlerinin yayın organında işgal kuvvetleri yanlısı yazılar yazıp makbuz karşılığı kendisine ödeme yapılması için kuyruğa giren tuzu kuru lâvuklar da açıkça ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde "Kuvayi İnzibatiye"dir.
Geniş bir cephe teşkil etmişlerdir. İçlerinde her kılıktan adam vardır. Mandacı, mürteci ve bölücü suretindedirler. AB müfettiş vekomiserleri ile yakın ilişki içindedirler.
İşbirlikçilerdir.
Amaçları ülkeyi siyaseten AB'ye, iktisaden IMF ve Dünya Bankası'na, medeniyet açısından da "uyum-diyalog" türküleriyle misyonerlere teslim etmektir.
Bu saydıklarımız "küresel" yeni dünya düzeninin sömürge kültürü, bir üst paragraftakiler de onun maşalarıdır.
Küreselleştirmeye çalışan onlar, küreselleştirilmeye karşı çıkanlar da biz, yâni Kuvayi Milliyeciler'dir kıymetli okuyucu... Gözünü dört aç.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002



















































































