Libya uçağının düşmesi "kaza mı sabotaj mı" sorgulanıyor
23 Aralık 2025 tarihinde Ankara’nın Haymana ilçesinde gerçekleşen ve Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile beraberindeki heyetin hayatını kaybettiği uçak kazası, hem teknik boyutuyla hem de Doğu Akdeniz’deki jeopolitik denge üzerindeki potansiyel etkileriyle oldukça kritik bir olaydır
25.12.2025 13:59:00
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Resmi açıklamalara göre, Malta merkezli bir şirketten kiralanan Falcon 50 tipi iş jeti, Esenboğa Havalimanı'ndan kalkış yaptıktan kısa bir süre sonra "elektrik arızası" bildirmiş ve geri dönüş izni istemiştir. Ancak bu bildirimden kısa süre sonra radar teması kesilmiş ve uçak Haymana'nın Kesikkavak köyü yakınlarında bir tepeye çarpmıştır.
Teknik şüpheler: Havacılık uzmanları, basit bir elektrik arızasının uçağı bu kadar hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yere vurmasının nadir olduğunu belirtmektedir. Ancak uçağın kiralık olması, bakım geçmişi ve pilotaj hataları gibi faktörler "kaza" ihtimalini güçlendiren unsurlardır.
Sabotaj iddiaları: Olayın, TBMM'de Libya'daki Türk askerinin görev süresinin 2 yıl daha uzatılmasına dair tezkerenin kabulünden hemen sonra gerçekleşmesi, zamanlama açısından "mesaj içerikli bir suikast" şüphesini doğurmaktadır. El-Haddad, Libya'da orduyu birleştirme çabalarıyla bilinen ve Türkiye ile yakın eşgüdüm içinde çalışan, Batı Libya'nın en etkili askeri figürlerinden biriydi.
Soruşturma: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kapsamlı bir soruşturma başlatmış; uçağın karakutusu (FDR ve CVR) incelenmek üzere korumaya alınmıştır.
Doğu Akdeniz enerji denklemi
Bu olayı sadece bir "uçak kazası" değil, Doğu Akdeniz'deki enerji satrancının bir parçası olarak okumak gerekir. Orgeneral Haddad'ın tasfiyesi veya ölümü, şu denklemleri doğrudan etkilemektedir:
Askeri süreklilik: Türkiye, Libya'daki varlığını "tek bir isim" üzerinden yürütmese de, el-Haddad gibi güvenilir ve Türkiye yanlısı bir ortağın kaybı, geçiş sürecinde güvenlik bürokrasisinde kısa süreli bir boşluk yaratabilir.
Enerji ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB): 2019'da imzalanan deniz yetki alanları anlaşması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki "Mavi Vatan" stratejisinin temelidir. Libya ordusundaki üst düzey bir değişimin, bu anlaşmaları sorgulayacak aktörlerin (Hafter veya dış destekli unsurlar) elini güçlendirip güçlendirmeyeceği kritik sorudur.
Hafter ve rakip aktörler: Doğu Libya'daki Halife Hafter ve arkasındaki koalisyon (Mısır, BAE, Fransa gibi), Trablus yönetiminin askeri kapasitesinin zayıflamasını, enerji arama ve üretim anlaşmalarını sabote etmek için bir fırsat olarak görebilir.
Bölgesel enerji güvenliği: Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının Avrupa'ya taşınması konusunda Türkiye'yi devre dışı bırakmaya çalışan EastMed gibi projeler karşısında, Türkiye-Libya hattı en büyük engeldir. El-Haddad'ın ölümü, bu hattaki güvenlik istikrarını hedef almış olabilir. Kazanın İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında savunma ve enerji işbirliğini artıdrıdğı dönemde geçrçekleşmesi, şüpheleri artırmaktadır.
Olayın sabotaj olup olmadığı, karakutu verileri ve enkazdaki kimyasal incelemeler sonucunda netleşecektir. Ancak Libya'da orduyu birleştirme ve Türkiye ile askeri iş birliğini kurumsallaştırma hedefindeki bir figürün Ankara semalarında ölmesi, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin manevra alanını daraltmaya yönelik hibrit bir operasyon ihtimalini her zaman masada tutacaktır.
Türkiye, Libya politikasını şahıslardan bağımsız bir devlet stratejisi olarak yürüttüğü için bu kaybın sahada büyük bir kırılma yaratması beklenmese de, Batı Libya'daki milis gruplar arasındaki güç dengesinin yeniden şekillenmesi riski yakından izlenmelidir.
Teknik şüpheler: Havacılık uzmanları, basit bir elektrik arızasının uçağı bu kadar hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yere vurmasının nadir olduğunu belirtmektedir. Ancak uçağın kiralık olması, bakım geçmişi ve pilotaj hataları gibi faktörler "kaza" ihtimalini güçlendiren unsurlardır.
Sabotaj iddiaları: Olayın, TBMM'de Libya'daki Türk askerinin görev süresinin 2 yıl daha uzatılmasına dair tezkerenin kabulünden hemen sonra gerçekleşmesi, zamanlama açısından "mesaj içerikli bir suikast" şüphesini doğurmaktadır. El-Haddad, Libya'da orduyu birleştirme çabalarıyla bilinen ve Türkiye ile yakın eşgüdüm içinde çalışan, Batı Libya'nın en etkili askeri figürlerinden biriydi.
Soruşturma: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kapsamlı bir soruşturma başlatmış; uçağın karakutusu (FDR ve CVR) incelenmek üzere korumaya alınmıştır.
Doğu Akdeniz enerji denklemi
Bu olayı sadece bir "uçak kazası" değil, Doğu Akdeniz'deki enerji satrancının bir parçası olarak okumak gerekir. Orgeneral Haddad'ın tasfiyesi veya ölümü, şu denklemleri doğrudan etkilemektedir:
Askeri süreklilik: Türkiye, Libya'daki varlığını "tek bir isim" üzerinden yürütmese de, el-Haddad gibi güvenilir ve Türkiye yanlısı bir ortağın kaybı, geçiş sürecinde güvenlik bürokrasisinde kısa süreli bir boşluk yaratabilir.
Enerji ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB): 2019'da imzalanan deniz yetki alanları anlaşması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki "Mavi Vatan" stratejisinin temelidir. Libya ordusundaki üst düzey bir değişimin, bu anlaşmaları sorgulayacak aktörlerin (Hafter veya dış destekli unsurlar) elini güçlendirip güçlendirmeyeceği kritik sorudur.
Hafter ve rakip aktörler: Doğu Libya'daki Halife Hafter ve arkasındaki koalisyon (Mısır, BAE, Fransa gibi), Trablus yönetiminin askeri kapasitesinin zayıflamasını, enerji arama ve üretim anlaşmalarını sabote etmek için bir fırsat olarak görebilir.
Bölgesel enerji güvenliği: Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının Avrupa'ya taşınması konusunda Türkiye'yi devre dışı bırakmaya çalışan EastMed gibi projeler karşısında, Türkiye-Libya hattı en büyük engeldir. El-Haddad'ın ölümü, bu hattaki güvenlik istikrarını hedef almış olabilir. Kazanın İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında savunma ve enerji işbirliğini artıdrıdğı dönemde geçrçekleşmesi, şüpheleri artırmaktadır.
Olayın sabotaj olup olmadığı, karakutu verileri ve enkazdaki kimyasal incelemeler sonucunda netleşecektir. Ancak Libya'da orduyu birleştirme ve Türkiye ile askeri iş birliğini kurumsallaştırma hedefindeki bir figürün Ankara semalarında ölmesi, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin manevra alanını daraltmaya yönelik hibrit bir operasyon ihtimalini her zaman masada tutacaktır.
Türkiye, Libya politikasını şahıslardan bağımsız bir devlet stratejisi olarak yürüttüğü için bu kaybın sahada büyük bir kırılma yaratması beklenmese de, Batı Libya'daki milis gruplar arasındaki güç dengesinin yeniden şekillenmesi riski yakından izlenmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.































































































