Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında gerçekleştirilen 'Madencilik Sektör Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Madencilikte ham maddede bir çarpansa, yarı mamulde 8, tam mamule döndüğünde ortalama 24 çarpana kadar çıkabilecek bir katma değer üretebilecek sektörden bahsediyoruz" dedi.
Sayın Bakan doğru söylüyor söylemesine ama madenlerimizin yabancılara satıldığından haberi yok galiba. Türkiye özelleştirme adı altında mevcut olan maden sahalarının çok büyük bölümünü yabacılara satmış durumda. Bir ekonominin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergelerinden birisi nihai mal veya ürün üretebilme kabiliyetidir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını hammadde olarak satmak bir acziyet itirafıdır. Bundan daha aşağıdaki acziyet ise maden sahalarını çok düşük bedellerle olduğu gibi satmaktır.
Merhum bir maliye bakanımızın klişe olmuş "babalar gibi satarım" mantığı maalesef ekonomimizi bu hale getirdi. Maden sahalarımızı alan yabancılar elde ettikleri hammaddeyi işleme tabi tutmadan gemilerle kendi ülkelerindeki fabrikalara götürmeye devam ediyorlar. Mesela Çayeli Bakır İşletmelerini alan Toronto - Kanada merkezli uluslararası "First Quantum Minerals" (FQM) firmasının sahibi olduğu bir madencilik şirketidir. Firma, hammadde olarak çıkardığı bakırı doğrudan kendisi işlemek üzere çıkartıyor. Bu öyle bir mahrumiyet ki Rizeliler işçi olarak bile çalışamıyor. Sayın bakanımızın samimi açıklamalarına güveniyoruz. Lütfen bu işletmelerin bir de özelleştirme bedellerine bakıversin. Aradaki korkunç fiyat farkına o da şaşıracaktır.
Özelleştirme kavramı ile 1980'li yıllarda Özal'la tanıştık. 6 Kasım 1983 seçimleri öncesi TRT'de yapılan ve seçime girecek parti liderlerinin tartışma programının en akılda kalan kısmı, SODEP Genel Başkanı Necdet Calp ile giriştiği "Köprüyü satarım - sattırmam" polemiğiydi. O gün bugündür işletmelerimiz, maden sahalarımız, yollarımız, elektrik iletim hatlarımız kısaca iğneden ipliğe kadar bütün maddi değerlerimiz özelleştiriliyor. Özelleştirmenin "faziletleri" anlata anlata bitirilemiyordu. Devletin cari açığının ve enflasyonun tek sebebi olarak KİT'ler gösteriliyordu. KİT'ler ekonominin günah keçisi ilan edildiler. Özelleştirmeler 35 yıldır tam gaz yapıldığı halde ekonomik sorunlar çözülemiyorsa sebebi sadece KİT'ler değilmiş.
Madenlerimizle ilgili en kapsamlı çalışmayı, Prof. Dr. Haydar Baş yapmıştır. Milli Ekonomi Modeli'nde madenlere özel bir bölüm ayrılmıştır. MEM'in en önemli dayanaklarından olan kaynaklar kısmının büyük ölçüde ülkemizde bulunan ve değeri, işlendiği takdirde nihai mamul olarak 3 katrilyon dolarlık bir servete sahibiz. Altından toryuma, mermerden bora, bakırdan çinkoya, petrolden doğalgaza kadar yeryüzünde tanımlanmış ekonomik ve ticari değeri olan bütün madenler ülkemizde mevcuttur. Prof. Dr. Haydar Baş, iktidara gelmesi halinde yabancılara çok düşük bedellerle satılan bu madenleri millileştirme yoluyla geri alacağını defalarca anlattı. İşte o zaman madenlerimizi tekrar ele alıp işleyip yüksek bedellerle satabiliriz. Ancak o zaman ülkemizin nimetlerinden faydalanabiliriz.
Sayın Bakan doğru söylüyor söylemesine ama madenlerimizin yabancılara satıldığından haberi yok galiba. Türkiye özelleştirme adı altında mevcut olan maden sahalarının çok büyük bölümünü yabacılara satmış durumda. Bir ekonominin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergelerinden birisi nihai mal veya ürün üretebilme kabiliyetidir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını hammadde olarak satmak bir acziyet itirafıdır. Bundan daha aşağıdaki acziyet ise maden sahalarını çok düşük bedellerle olduğu gibi satmaktır.
Merhum bir maliye bakanımızın klişe olmuş "babalar gibi satarım" mantığı maalesef ekonomimizi bu hale getirdi. Maden sahalarımızı alan yabancılar elde ettikleri hammaddeyi işleme tabi tutmadan gemilerle kendi ülkelerindeki fabrikalara götürmeye devam ediyorlar. Mesela Çayeli Bakır İşletmelerini alan Toronto - Kanada merkezli uluslararası "First Quantum Minerals" (FQM) firmasının sahibi olduğu bir madencilik şirketidir. Firma, hammadde olarak çıkardığı bakırı doğrudan kendisi işlemek üzere çıkartıyor. Bu öyle bir mahrumiyet ki Rizeliler işçi olarak bile çalışamıyor. Sayın bakanımızın samimi açıklamalarına güveniyoruz. Lütfen bu işletmelerin bir de özelleştirme bedellerine bakıversin. Aradaki korkunç fiyat farkına o da şaşıracaktır.
Özelleştirme kavramı ile 1980'li yıllarda Özal'la tanıştık. 6 Kasım 1983 seçimleri öncesi TRT'de yapılan ve seçime girecek parti liderlerinin tartışma programının en akılda kalan kısmı, SODEP Genel Başkanı Necdet Calp ile giriştiği "Köprüyü satarım - sattırmam" polemiğiydi. O gün bugündür işletmelerimiz, maden sahalarımız, yollarımız, elektrik iletim hatlarımız kısaca iğneden ipliğe kadar bütün maddi değerlerimiz özelleştiriliyor. Özelleştirmenin "faziletleri" anlata anlata bitirilemiyordu. Devletin cari açığının ve enflasyonun tek sebebi olarak KİT'ler gösteriliyordu. KİT'ler ekonominin günah keçisi ilan edildiler. Özelleştirmeler 35 yıldır tam gaz yapıldığı halde ekonomik sorunlar çözülemiyorsa sebebi sadece KİT'ler değilmiş.
Madenlerimizle ilgili en kapsamlı çalışmayı, Prof. Dr. Haydar Baş yapmıştır. Milli Ekonomi Modeli'nde madenlere özel bir bölüm ayrılmıştır. MEM'in en önemli dayanaklarından olan kaynaklar kısmının büyük ölçüde ülkemizde bulunan ve değeri, işlendiği takdirde nihai mamul olarak 3 katrilyon dolarlık bir servete sahibiz. Altından toryuma, mermerden bora, bakırdan çinkoya, petrolden doğalgaza kadar yeryüzünde tanımlanmış ekonomik ve ticari değeri olan bütün madenler ülkemizde mevcuttur. Prof. Dr. Haydar Baş, iktidara gelmesi halinde yabancılara çok düşük bedellerle satılan bu madenleri millileştirme yoluyla geri alacağını defalarca anlattı. İşte o zaman madenlerimizi tekrar ele alıp işleyip yüksek bedellerle satabiliriz. Ancak o zaman ülkemizin nimetlerinden faydalanabiliriz.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024