MB Başkanı istifa edecek

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ailesiyle ilgili iddiaların gündemi sarstığı yönünde basında çıkan haberlere gülüyorum. 

Yani Türkiye'de MB o kadar muhteşem yönetiliyor ve zerrece sorun yaşanmıyormuş da, hanımefendinin ailesi hakkında çıkan dedikodulardan dolayı gündemi sarsıyormuş! Ne saçma bir bakış açısı. 

Peki, ne olmuştu bu arada; TCMB Başkanı Erkan hakkında babası Erol Erkan'ın bir banka personelini işten çıkardığı ve Merkez Bankası Sosyal Tesisi'ni kapattırıp çalışanlarını ailesinin emrine tahsis ettiği iddiaları ortaya atılmıştı. Ve daha garip garip oldubittiler… 

Bunların hepsinin yargıya taşınması gereken konular olduğu hususunda benim de şüphem yok ama mesele Hafize Gaye Erkan'ın etrafında bulunanların ne yaptığı ile ilgili değil, kendisinin Merkez Bankası başkanı olduğu halde Türkiye ekonomisini ne hale soktuğu ile ilgilidir. 

Sevgili dostlarım gerçekten durumumuz çok vahimdir! Öyle bir muhalefetimiz var ki, her ay faiz yükseltme kararı alan bu hanımefendiye karşı adeta kalkan olup toz kondurmuyorlar. Haliyle bu da iktidarın işine geliyor. 

Faizlerin artırılması kararına itiraz etmesi gereken ve halkın bu yüksek faizlere ezdirmemek için kıyameti koparması beklenen muhalefetimiz, MB Başkanına alkış tutuyor. Hatta bu kararların çok gecikmiş kararlar olduğu konusuna ısrarcı bir şekilde vurgu yapılıyor. 

Ne kadar ilginç değil mi? İktidar faizi artırıyor, muhalefet alkış tutuyor. Hem de gönülden ve samimiyetle. Muhalefet böyle olduktan sonra, AK Parti için nice 22 yıllara demekten başka ne gelir elimizden! Bu kadar şapşal bir muhalefet anlayışı dünyanın hiçbir yerinde yok! 

Efendim, Hafize Gaye Hanım'ı rahat bırakırlarsa, alacağı kararların ekonominin yararına olacağı ileri sürülüyor. Hem de muhalefet tarafından. Şu garabete bakar mısınız? Peki, neden faizler çıkınca zil takıp oynuyorsunuz? Efendim neymiş, döviz fiyatları frenleniyormuş da, yok fiyatlar genel seviyesinde bir denge kuruluyormuş da falan filan. Neden Almanya'nın, İsviçre'nin, Belçika veya Hollanda'nın böyle bir derdi ve gündemi yok? Neden orada faizler 1.70 veya 2'ler düzeyinde. 

Şayet onları gelişmiş ve bizi gelişmemiş bir ülke olarak değerlendiriyorsanız, zaten bu şekildeki bir yaklaşım tarzınız tümden sakattır demektir. Bilimsel değil, aptalca bir bakış açısı demektir. Gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olduğumuza göre, böyle bir ülkenin üretim seferberliği içinde olması gerekmez mi? Gelişmiş ülkeleri yakalamak veya geride bırakmak için, vites büyütmek gerekmez mi? Önünüzde bulunan ve sürekli size fark atan aracı geçmek için frene basıldığı nerede görülmüştür. Tam tersine, gaza basmak aklın ve mantığın emrettiği bir hakikattir ve eşyanın tabiatına da uygun olan budur. 

Yani faizleri artırdığınızda ülkenizdeki tüm faaliyetlerin stoplayacağını öngörememek, akla aykırı bir davranış biçimi değil midir? Faizlerin yükselmesiyle birlikte piyasalardan çekilen paranın bankalarda stoklanması durumu, ekonomiye ne tür bir yarar sağlar sizce? Böyle olunca da yaşanan resesyonla birlikte tüm işletmeler zora ve dara girmiş olmuyorlar mı? Bu tablo karşısında istihdam azalmıyor mu? İşsizler ordusuna yenileri katılmış olmuyor mu? Piyasalardan el çektirilen paraların gideceği tek adres, üretim alanları değil, bankalar olacaktır. 

Bu paralar bankalar marifeti ile ve daha yüksek bir faiz oranlarıyla kredi kullandırılmak suretiyle, üretim yapan işletmecilere verilmiyor mu? Veriliyorsa, bu işletme sahibi aldığı yüksek faizli krediyi ürettiği malına yansıtmak zorunda kalmayacak mı? Kalacaksa bunun adına enflasyon denmeyecek mi? Bunun adına enflasyon deneceğine göre, başa dönerek söylüyorum, sizin faizi yükseltme gayeniz enflasyonu düşürmek değil miydi. Yani baştan aşağı vahim hatalar yapan ve Türkiye ekonomisini adeta kurumuş çöle dönüştüren bugünkü MB yönetimini, siz hangi akıl ve mantıkla alkışlıyorsunuz bay muhalefet! Ekonomiden zerre anlamadığınızı ne zaman anlayacaksınız? Bu işin çıkmaz sokak olduğu, sadece bugünkü MB yönetiminin cahilce uygulamaları sonucunda ortaya çıkmış bir durum değildir. Türkiye'nin ısrarla uygulamaya devam ettiği mevcut kapitalist sistemin doğası gereği bu sorunların yaşanması kaçınılmaz bir olgudur! 

O bakımdan ne iktidarın ve ne de muhalefetin, Türkiye'ye ve Türk milletine verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Bu bir yorum veya eleştiri olmaktan ziyade, ilmi bir hakikattir. 

Tüm bunların dışında bir çözüm ve çıkış yolu yok mudur derseniz, hiçbir zaman umutsuzluk ve çözümsüzlük diye bir şey yoktur derim. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ve özellikle de Rusya'da kısmen uygulanan Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli, Türkiye'yi 6 aydan dünya lideri ülke yapar. Bundan hiç kimsenin zerrece şüphesi olmasın. Zira bu tez, merkezine insanı koymuştur. Her açıdan ve tüm başlıklarıyla, iktisat dünyasında eşsiz ve rakipsiz bir konuma sahiptir. 

Bu hakikatlerin önümüzdeki dönemlerde çokça konuşulacağı ve herkes tarafından dillendirilmeye başlanacağı kesindir. Ancak ne var ki, bu tezin tüm yönleri ve gizli kodlarıyla uygulanmasını sağlayacak tek bir adres vardır. Bağımsız Türkiye Partisi. Bu arada aklımda iken son bir not. Hafize Gaye Erkan, yakın bir zamanda MB Başkanlığından istifasını vermek zorunda kalacaktır. Bu istifanın çıkan dedikodulardan dolayı değil, yanan Türkiye manzarasından dolayı olacağından hiç şüphem yok.