Peki, anlıyor muyuz?
27 Aralık 1936'da kaybettiğimiz İstiklâl Marşı şairimiz, aradan geçen 82 yıla rağmen, anılıyor olsa da, anladığımız söylenemez.
Mehmet Akif Ersoy soruyor:
"Hani Müslümanlık bir uhuvvet (kardeşlik) husule getirecekti. Nerede?.. Her tarafta Müslümanlık cehalet, Müslümanlar ise sefalet içinde mahvolup gidiyor… Müslümanların hepsi cahil; Arabı cahil, Türkü cahil, Kürdü cahil, Arnavutu cahil, hepsi cahil. Hepimiz igvaata (kışkırtmaya) kapılıyoruz… Biz cehaletimiz yüzünden dini bu hale getirdik. Din de bizi bu hale getirdi. İslâm dini bir miskinlik (uyuşukluk) dini oldu."
Şiirlerinde de aynı düşüncenin yansımasını görüyoruz:
"Tevekkülün, hele, mânası hiç öyle değil,
Yazık ki, beyni örümcekli bir yığın cahil,
Nihayet dine oynayarak en rezil oyunu;
Getirdiler, ne yapıp yaptılar, bu hâle onu
Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile…
Âdem aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!
Kaç hakikî Müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmeme ama, galiba göklerdedir."
Her gerçek Müslüman ve vatansever insan gibi Mehmet Akif de emperyalizme karşıydı.
"Ehlisalib (Haçlılar)" olarak nitelendirdiği emperyalist devletlere karşı şöyle haykırmıştı:
"Tükürün Ehl-i salibin o hayâsız yüzüne,
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne,
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün
Tükürün, maskeli vicdanına asrın, tükürün."
Akif, parçalanan Osmanlı İmparatorluğu'ndaki acı gerçekleri tarih ışığında akıl ve mantıkla değerlendirerek, uyarı ve önerilerini en etkileyici bir biçimde yazılarına ve şiirlerine aktarmıştır. İslâmiyet'in temiz ve asil ruhunun istismar edilmesine gönlü asla razı olmamıştır.
İstiklâl Marşı'na gelince;
1920 yılında, Batı Cephesi Komutanlığı, Maarif Vekâleti'ne bir ulusal marş yarışması açmasını önerdi. Amaç, ölüm kalım savaşı veren yurtta milli birliği sağlamak, cephede savaşanlara moral kazandırmaktı.
Yarışmaya 724 şiir gönderildi. Karşılığında 500 lira para ödülü olduğu için, Mehmet Akif yarışmaya katılmadı. Dönemin Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver), 5 Şubat 1921 tarihli mektubuyla, yarışmaya katıldığı takdirde, ödül sorununu çözümleyeceğine dair Mehmet Akif'e güvence verdi. Şair, 1 Mart 1921 günü şiirini yarışma seçici kuruluna gönderdi. Kurul, "Kahraman Ordumuza" başlığıyla yazılmış ve orduya adanmış olan şiiri birinci seçti. Büyük Millet Meclisi'nin 14 Mart 1921 günkü oturumunda, Hamdullah Suphi, şiiri milletvekillerine okudu. Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, tüm milletvekillerinin övgüsünü kazanan şiir, büyük coşku ve heyecan içinde üç kez okutturuldu. Meclis'in 25 Mart 1921'de yaptığı toplantıda, İstiklâl Marşı adıyla, ulusal marş olarak kabul edildi.
Bestelenmesi için açılan yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924'de milli eğitim bakanlığında toplanan kurul, halkın ağzında en geniş yaygınlığı kazanan Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini birinci olarak kabul etti ve sonucu bir genelgeyle bandolara, okullara bildirildi. Üslup bakımından fazlaca Türk musikisinin etkisindeki bu marş, 1930'da alınan bir kararla yerini Zeki Üngör'ün bugün icra edilmekte olan bestesine bıraktı.
Milli şairimizi ölümünün 82. yılında rahmetle anıyoruz, ruhu şâd olsun.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023