Yaşı otuz ve üzeri olanlar çok net hatırlayacaklar bir zamanlar TRT'de bir aşı kampanyası filmi yayınlanırdı devlet televizyonu olduğu için toplumu bilgilendirici filimler birçok özel televizyonda olduğu gibi sadece gece bekçilerinin izleyeceği saatlerde değil herkesin televizyon başında olduğu saatlerde yayınlanırdı. Neyse efendim işte o yıllarda Zeki Alasya ve Metin Akpınar'ın başrolerini oynadığı bir aşı kampanyası tanıtım filmi vardı. Filimde Zeki Alasya karşısındakine nasıl aşı olduğunu anlatırken "Mektupla" aşı olduğunu söyledigği bir sahne vardı o sahne her çıktığında ekran başında kahkaya doyardık. Ne bilelilm bir gün gelecek aşımızı değil ama her işimizi bir mektup türü olan elektronik mektupla yada daha asortik ifadesiyle i-mail modern Türkçe ile e posta vasıtasıyla halledeceğimizi.Tamam çok büyük bir kolaylık özellikle iş dünyası için müthiş bir imkan. Birkaç saniyede her yere bir mesaj gönderebilmek tartışılmaz bir zaman kazancı. Amma ve lakin olayın birkaç tuhaf yönü var. Birkere kendine ait bir lisanı daha doğrusu yazım kuralları var. Gerçi mailceyi öğrenmesi kolay iki temel kuralı var. Birincisi kelimelerde mümkün olduğu kadar sesli harf kullanmıyorsunuz. Mesela, "msl" yada "slm" gibi. Bu durum tamamen karşıdaki kişinin mailceye olan yatkınlığı ile ilgili hatta hiç harf bile kullanmadan bile yazışa bilirsiniz :), :( İki kelimeden oluşan bir hitap şeklini SA diye yazabiliyorsunuz. Hadi diyelim bu e posta dünyasının iç meselesi ancak bir masenger meselesi varki tam bir muamma. Benim asıl deyinmek istediğim de o zaten.İşyerlerinde artık neredeyse ilgili ilgisiz herkesin önünde bir bilgisayar, bilgisayarın başında bir genç, gözü monitöre bakmaktan gelen kişi görmüyor bile bazende görmezlikten geliyor. Geçen gün bir alışveriş merkezinde ayıptır demesi çoluk çocuğa birşeyler aldık hesabı ödemek için kasaya gittim kasada bir bayan tabi doğal olarak birde bilgisayar var. Ben alacağım ürünü verdim ödeme yapacağım birden kasiyerin bilgisayırından didit gibi bir sese geldi kızda tuhaf bir gülümseme birşeyler yazdı tekrar aynı ses bu arada bana hiç bakmıyor bile sadece ara sıra birşeyler soruyor "peşinmi taksitlemi alacaksınız, hangi kredi kartı?... Ben tam birşey söleyeceğim tekrar didit yine aynı manzara en sonunda biz ödememizi yapmalyı başarıp oradan ayrılabildik. İşyerlerinde durum tam içler acısı. Çalışanlar bir hastalık gibi yazışmaktan asli vazifelerini yapamaz olmuşlar. Eleman internet kafede mi yoksa işyerinde mi belli değil. Yeni öğrendim bazı şirketlerde yazışmak yasaklanmış. Kesinlikle tam bir işgücü kaybı. Karşısındaki arkadaşına bile mesaj gönderiyor. Hatta işin kompetanları var aynı anda üç beş ki ile birden mesajlaşıyor. Bu sanal dünyanın bir geleneği de çoğunun ne adı, ne yaşı nede medeni durumu gerçeği yansıtmıyor nedense. Yani amacı bilgi paylaşımı olan bir icat yanlış bilgilerle dolu. Cep telefonlarının üretiliş amacıda konuşmak tı ancak onlarda yazışmak için kullanılmaya başlandı. Mesajlar oluşturulurken bazen kişinin parmağını bile göremiyorsunuz. Dıt, dıt, dıt üç dıtta ne neler anlatılıyor neler. Hele şimdi Kurban bayramı geliyorki telefondan mesaj atmaktan koca bayram evde geçiyor. Yanlız bir ricam olacak her ortamda mesaj oluşturun ama lütfen araba kullanırken mesaj yazmayın ve gelen mesajı okumayın. Gelelim işin hülasasına hep şikayet edilirya "okumayan bir milletiz" diye o zaman kitap ve gazetelerin tüketiciye ulaşma yöntemlerini değiştirmek gerekiyor. Artık yazarlar kitapalarını e-mail ortamında okuyucuya ulaştırırsa tabi mailce gazeteler de masengerden haberlerini yollarsa ki kısa mesaj olarak cep telefonlarından haber geçişleri başladı sorun ortadan kalkar :))
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012