Memun’un veliahtlık için ısrar etmesinin nedenleri -1-
Memun’un veliahtlık konusunda bu kadar ısrarcı olmasının sebebi nedir?
30.01.2024 08:26:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Memun'un veliahtlık konusunda bu kadar ısrarcı olmasının sebebi nedir?
Eserlerde beyan edildiği üzere onun, Ehl-i Beyt'e derin bir sevgi ve dostluk beslediği için yönetimden feragat ettiğini açıklaması ve İmam Rıza'yı kendisinden sonraki veliahtı olarak ilan etmesi kesinlikle samimi değildi.
Bazı rivayetlere göre, Memun, önceki halifelerin yetmiş yıllık sorunları çözemediği eski siyasetleri bırakıp yeni bir siyasetle mevcut isyanları yatıştırmayı düşündü.
Yeni siyaset, İmam Rıza'ya veliahtlığı vermek suretiyle tüm zorlukları halletmeye çalışmaktı. Çünkü Memun'a göre Ehl-i Beyt taraftarları mevcut idarede görev alırlarsa kıyam edemezlerdi.
Diğer yandan, Ehl-i Beyt taraftarları kendi imamlarını hilafetin idaresinin içinde ona bulaşmış görürlerse onun hakkında sahip oldukları manevî güven ve inancı yitirirlerdi.
Esasen bu konuda farklı görüşler vardır. Şurası bir gerçektir ki, Memun, o zamana kadar başa gelmiş halifelerin içinde en bilgili olanlarından biriydi. Hatta bazıları onun en bilgili ve ilmî tartışmalara en önem veren halife olduğunu söylerler.
Memun, aklî ilimlerin Arapça'ya tercüme edilmesine özen gösteriyor, çeşitli tartışma meclisleri düzenliyordu.
İbn Abdulbirr kitabında bir olay nakleder: "Bir gün, Memun Ehl-i Sünnet'in Bağdat'daki ileri gelen ulemasından kırk kişiye, "Yarın sabah benim yanıma gelin" diye haber salıyor.
Sabahleyin erkenden onlara ikramda bulunuyor. Ardından, "Ben hilafet konusunda sizinle tartışmak istiyorum" diyor. Bu tartışmanın bir bölümünü (Muhammed Taki) Şeriati "Hilafet ve Velayet" adlı kitabında nakletmiştir. "Ben hilafet konusunda Memun kadar iyi delil getiren çok az âlim gördüm, Memun Emirü'l-Mü'minin Ali'nin hilafeti konusunda onlarla tartışıp hepsini mağlup etmiştir."
Bu görüşe göre Memun'un Ehl-i Beyt'e bir yakınlığı vardı ve veliahtlığı İmam Rıza'ya teklif etmesi tamamen temiz ve hâlis bir niyete dayanıyordu.
Ancak, "Bu görüş doğru olsaydı İmam bu veliahtlık olayını ciddiye alırdı" diyenler de vardır. Hakikaten, İmam'ın bunu hiçbir şekilde ciddiye almadığını görüyoruz. Yakınlarından birine, "Bu asla gerçekleşmeyecektir" dediğini biliyoruz.
Şeyh Müfid ve Şeyh Sâduk gibi kişilere göre ise Memun ilk başta bu konuda samimiydi fakat daha sonra pişman oldu. Aşağıdaki olayı Ebu'l-Ferec İsfahanî nakletmiştir. Şeyh Sâduk ve Şeyh Müfid de bunu aynı şekilde nakletmişlerdir:
"Memun bu öneride bulununca dedi ki: 'Kardeşim Emin beni yanına çağırtınca (Emin halifeydi, Memun'a ise hükümetin bir bölümü bırakılmıştı. Aynı zamanda veliaht idi) ben gitmedim.
Daha sonra eli bağlı olarak götürmeleri için üzerime bir ordu gönderdi. Diğer taraftan, Horasan etraflarında bir takım kıyamlar vukû bulmuştu.
Ben bu kıyamları bastırmak için ordu gönderdim fakat gönderdiğim ordu yenilgiye uğradı falan yerde şöyle oldu yenilgiye uğradık.
Sonra ordu komutanlarımın moralinin zayıf olduğunu gördüm. Bunun üzerine, artık kardeşim karşısında direnme gücüne sahip olmadığıma, beni yakalayıp eli bağlı olarak ona teslim edeceklerine ve çok kötü bir akıbete uğrayacağıma emin oldum.
Bir gün tevbe edip Rabbimden bağışlanma diledim.(Konuşmakta olduğu kişiye bir odayı göstererek) Bu odaya su getirmelerini emrettim. Önce o suyla kendimi yıkayıp temizledim. Daha sonra temiz beyaz elbiseler getirmelerini emrettim. Ve burada ezberimde olan Kur'an ayetlerini okudum. Ve dört rekat namaz kıldım.
Daha sonra Allah'ın beni koruması ve kardeşime karşı galip kılması durumunda hilafeti gerçek sahiplerine iade etmeye ahdettim. Bu işi hâlis niyetle ve samimiyetle yaptım. Ondan sonra da işimde bir rahatlık ve kurtuluş olduğunu hissettim. Ve o andan itibaren hiçbir cephede yenilgiye uğramadım.
Sistan bölgesine göndermiş olduğum bir grubun zafere ulaştığını haber aldım. Kardeşimin üzerine gönderdiğim Tahir b. Hüseyin de zafer kazandı, bu şekilde zafer üstüne zafer elde ettim. Allah'ın, duamı bu şekilde kabul ettiğini görünce ben de O'na karşı ahdime vefa etmeye karar verdim."
Şeyh Sâduk ve Şeyh Müfid olayı bu şekilde kabul etmiş ve böyle nakletmişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Eserlerde beyan edildiği üzere onun, Ehl-i Beyt'e derin bir sevgi ve dostluk beslediği için yönetimden feragat ettiğini açıklaması ve İmam Rıza'yı kendisinden sonraki veliahtı olarak ilan etmesi kesinlikle samimi değildi.
Bazı rivayetlere göre, Memun, önceki halifelerin yetmiş yıllık sorunları çözemediği eski siyasetleri bırakıp yeni bir siyasetle mevcut isyanları yatıştırmayı düşündü.
Yeni siyaset, İmam Rıza'ya veliahtlığı vermek suretiyle tüm zorlukları halletmeye çalışmaktı. Çünkü Memun'a göre Ehl-i Beyt taraftarları mevcut idarede görev alırlarsa kıyam edemezlerdi.
Diğer yandan, Ehl-i Beyt taraftarları kendi imamlarını hilafetin idaresinin içinde ona bulaşmış görürlerse onun hakkında sahip oldukları manevî güven ve inancı yitirirlerdi.
Esasen bu konuda farklı görüşler vardır. Şurası bir gerçektir ki, Memun, o zamana kadar başa gelmiş halifelerin içinde en bilgili olanlarından biriydi. Hatta bazıları onun en bilgili ve ilmî tartışmalara en önem veren halife olduğunu söylerler.
Memun, aklî ilimlerin Arapça'ya tercüme edilmesine özen gösteriyor, çeşitli tartışma meclisleri düzenliyordu.
İbn Abdulbirr kitabında bir olay nakleder: "Bir gün, Memun Ehl-i Sünnet'in Bağdat'daki ileri gelen ulemasından kırk kişiye, "Yarın sabah benim yanıma gelin" diye haber salıyor.
Sabahleyin erkenden onlara ikramda bulunuyor. Ardından, "Ben hilafet konusunda sizinle tartışmak istiyorum" diyor. Bu tartışmanın bir bölümünü (Muhammed Taki) Şeriati "Hilafet ve Velayet" adlı kitabında nakletmiştir. "Ben hilafet konusunda Memun kadar iyi delil getiren çok az âlim gördüm, Memun Emirü'l-Mü'minin Ali'nin hilafeti konusunda onlarla tartışıp hepsini mağlup etmiştir."
Bu görüşe göre Memun'un Ehl-i Beyt'e bir yakınlığı vardı ve veliahtlığı İmam Rıza'ya teklif etmesi tamamen temiz ve hâlis bir niyete dayanıyordu.
Ancak, "Bu görüş doğru olsaydı İmam bu veliahtlık olayını ciddiye alırdı" diyenler de vardır. Hakikaten, İmam'ın bunu hiçbir şekilde ciddiye almadığını görüyoruz. Yakınlarından birine, "Bu asla gerçekleşmeyecektir" dediğini biliyoruz.
Şeyh Müfid ve Şeyh Sâduk gibi kişilere göre ise Memun ilk başta bu konuda samimiydi fakat daha sonra pişman oldu. Aşağıdaki olayı Ebu'l-Ferec İsfahanî nakletmiştir. Şeyh Sâduk ve Şeyh Müfid de bunu aynı şekilde nakletmişlerdir:
"Memun bu öneride bulununca dedi ki: 'Kardeşim Emin beni yanına çağırtınca (Emin halifeydi, Memun'a ise hükümetin bir bölümü bırakılmıştı. Aynı zamanda veliaht idi) ben gitmedim.
Daha sonra eli bağlı olarak götürmeleri için üzerime bir ordu gönderdi. Diğer taraftan, Horasan etraflarında bir takım kıyamlar vukû bulmuştu.
Ben bu kıyamları bastırmak için ordu gönderdim fakat gönderdiğim ordu yenilgiye uğradı falan yerde şöyle oldu yenilgiye uğradık.
Sonra ordu komutanlarımın moralinin zayıf olduğunu gördüm. Bunun üzerine, artık kardeşim karşısında direnme gücüne sahip olmadığıma, beni yakalayıp eli bağlı olarak ona teslim edeceklerine ve çok kötü bir akıbete uğrayacağıma emin oldum.
Bir gün tevbe edip Rabbimden bağışlanma diledim.(Konuşmakta olduğu kişiye bir odayı göstererek) Bu odaya su getirmelerini emrettim. Önce o suyla kendimi yıkayıp temizledim. Daha sonra temiz beyaz elbiseler getirmelerini emrettim. Ve burada ezberimde olan Kur'an ayetlerini okudum. Ve dört rekat namaz kıldım.
Daha sonra Allah'ın beni koruması ve kardeşime karşı galip kılması durumunda hilafeti gerçek sahiplerine iade etmeye ahdettim. Bu işi hâlis niyetle ve samimiyetle yaptım. Ondan sonra da işimde bir rahatlık ve kurtuluş olduğunu hissettim. Ve o andan itibaren hiçbir cephede yenilgiye uğramadım.
Sistan bölgesine göndermiş olduğum bir grubun zafere ulaştığını haber aldım. Kardeşimin üzerine gönderdiğim Tahir b. Hüseyin de zafer kazandı, bu şekilde zafer üstüne zafer elde ettim. Allah'ın, duamı bu şekilde kabul ettiğini görünce ben de O'na karşı ahdime vefa etmeye karar verdim."
Şeyh Sâduk ve Şeyh Müfid olayı bu şekilde kabul etmiş ve böyle nakletmişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.