Hem doğru oturmak hem de doğru konuşmak lazım.
Mesele, Sünnilik ya da Şiilik meselesi olmaktan çok çok öte bir şey.
Sünni dünya şöyle bakıyormuş, Şii dünya böyle bakıyormuş, Sünnilerin anlayışı şöyleymiş, Şiilerin algılayışı böyleymiş tartışmalarının üstünde daha ağır ve daha ciddi bir mesele.
Bugün yaklaşık iki milyarlık Müslüman nüfusun üçte ikisini oluşturan Sünni nüfus, "Ğadir-i Hum" bayramından habersiz.
Zilhicce'nin on sekizinci günü sizce neyi ifade eder, anlamı nedir diye sorsanız "hacıların memleketlerine dönüşü" deyip geçecektir büyük çoğunluğu.
İşte asıl mesele budur ve bu mezhepler üstü bir meseledir. Yüz bini aşkın Müslümanın bizzat şahit olduğu, bizzat dinlediği ve gittikleri memleketlerinde dört bir yana anlattıkları o meşhur Peygamber Hutbesini asırlardan beridir Ümmetten kimler nasıl gizlemiştir?
Ğadir-i Hum hutbesini, Ümmet-i Muhammed'in çocuklarının müfredatından kimler ve hangi cesaretle
çıkarmışlardır?
Benim gibi yetmişli yıllarda İmam-Hatip lisesinde okuyanlar hatırlayacaklardır; Hayrettin Karaman ve Bekir Topaloğlu tarafından hazırlanan "Arapça Okuma Kitabında" "Eş'ab ve Semek" hikayesi vardı, köpek, kedi ve fare üçlüsünün birbirlerine düşmanlıklarını anlata hikaye vardı, daha bir çok hikaye vardı ama "Ğadir-i Hum" olayından ve hutbesinden tek satır yoktu, neden?
Bu mesele, Şiilik ve Sünnilik tartışmasının çok çok ötesinde bir mesele.
"Tebliğ Ayeti" diye adlandırılan Maide Suresinin altmış yedinci ayetinin tefsirini kimler, kimlerin etkisiyle tarih boyunca saptırmışlar ve de büyük çoğunluğu yanıltmışlardır?
Peygamberimizin vefatından sadece üç ay evvel nazil olan ayeti İslam'ın zuhurunun ilk yıllarında nazil olmuş gibi tefsir edenlerin gerçek amaçları bu büyük hadiseyi gelecek nesillerden saklamak olamaz mıydı?
"Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez." (Maide: 67, Elmalılı, sadeleştirilmiş).
"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni (Hz. Ali'nin velayetini) tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun (bütün bir) elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni (buna muhalefet edecek) insanlardan korur. Doğrusu Allah (zaten bu) küfre sapanlar topluluğunu hidayete erdirmez." (Kadri Çelik)
Bu ayetin Veda Haccından dönüş yolunda nazil olduğu ve bunun üzerine yüz binden fazla Sahabenin Resûlullah'ın emriyle bir vadide toplanıp uzunca bir Hutbe irad ederek Hz. Ali'yi Veli ve Vasi tayin ettiğini hiç olmazsa bilgi olarak, kültür olarak Ümmet-i Muhammed'in çocuklarına aktarılsaydı.
Kesinlikle bu mesele mezhepler üstü, mezhep tartışmalarından öte bir mesele.
Mesele, Sünnilik ya da Şiilik meselesi olmaktan çok çok öte bir şey.
Sünni dünya şöyle bakıyormuş, Şii dünya böyle bakıyormuş, Sünnilerin anlayışı şöyleymiş, Şiilerin algılayışı böyleymiş tartışmalarının üstünde daha ağır ve daha ciddi bir mesele.
Bugün yaklaşık iki milyarlık Müslüman nüfusun üçte ikisini oluşturan Sünni nüfus, "Ğadir-i Hum" bayramından habersiz.
Zilhicce'nin on sekizinci günü sizce neyi ifade eder, anlamı nedir diye sorsanız "hacıların memleketlerine dönüşü" deyip geçecektir büyük çoğunluğu.
İşte asıl mesele budur ve bu mezhepler üstü bir meseledir. Yüz bini aşkın Müslümanın bizzat şahit olduğu, bizzat dinlediği ve gittikleri memleketlerinde dört bir yana anlattıkları o meşhur Peygamber Hutbesini asırlardan beridir Ümmetten kimler nasıl gizlemiştir?
Ğadir-i Hum hutbesini, Ümmet-i Muhammed'in çocuklarının müfredatından kimler ve hangi cesaretle
çıkarmışlardır?
Benim gibi yetmişli yıllarda İmam-Hatip lisesinde okuyanlar hatırlayacaklardır; Hayrettin Karaman ve Bekir Topaloğlu tarafından hazırlanan "Arapça Okuma Kitabında" "Eş'ab ve Semek" hikayesi vardı, köpek, kedi ve fare üçlüsünün birbirlerine düşmanlıklarını anlata hikaye vardı, daha bir çok hikaye vardı ama "Ğadir-i Hum" olayından ve hutbesinden tek satır yoktu, neden?
Bu mesele, Şiilik ve Sünnilik tartışmasının çok çok ötesinde bir mesele.
"Tebliğ Ayeti" diye adlandırılan Maide Suresinin altmış yedinci ayetinin tefsirini kimler, kimlerin etkisiyle tarih boyunca saptırmışlar ve de büyük çoğunluğu yanıltmışlardır?
Peygamberimizin vefatından sadece üç ay evvel nazil olan ayeti İslam'ın zuhurunun ilk yıllarında nazil olmuş gibi tefsir edenlerin gerçek amaçları bu büyük hadiseyi gelecek nesillerden saklamak olamaz mıydı?
"Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez." (Maide: 67, Elmalılı, sadeleştirilmiş).
"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni (Hz. Ali'nin velayetini) tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun (bütün bir) elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni (buna muhalefet edecek) insanlardan korur. Doğrusu Allah (zaten bu) küfre sapanlar topluluğunu hidayete erdirmez." (Kadri Çelik)
Bu ayetin Veda Haccından dönüş yolunda nazil olduğu ve bunun üzerine yüz binden fazla Sahabenin Resûlullah'ın emriyle bir vadide toplanıp uzunca bir Hutbe irad ederek Hz. Ali'yi Veli ve Vasi tayin ettiğini hiç olmazsa bilgi olarak, kültür olarak Ümmet-i Muhammed'in çocuklarına aktarılsaydı.
Kesinlikle bu mesele mezhepler üstü, mezhep tartışmalarından öte bir mesele.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024