Dünya Bankası'ndan transfer edilerek Türk Hazinesinin teslim edildiği Kemal Derviş, cumartesi günü istifa etti.
Ekonomiyi iflasa sürüklemesine rağmen bazı basın organlarının kendisini
siyaseti düzeltecek isim olarak lanse etmesiyle iyice havaya giren Derviş, solda ama liberal (!), çok geniş tabanlı bir oluşum için çalışmalarını sürdürüyor.
17 aylık vazifesinde, IMF'den aldığı borç kredileri batık bankalara aktarmaktan başka bir hünerini göremediğimiz bu eski bakan, hiç bir siyasi tecrübesinin bulunmaması da dikkate alındığında pek şansı var gibi gözükmüyor.
Buna rağmen birbirinin aynı AB'ci ve IMF'ci partilerin barajı aşmada tek umut olarak gördükleri Derviş'in, hangi partide yer alarak siyasete atılacağı ise belirsizliğini koruyor.
Bugüne kadarki icraatları ve hangi siyasi oluşumda yer alacağı konusundaki kararsızlığı sebebiyle arkasındaki basın desteğini yitirmeye başlayan Derviş'in siyasi geleceği daha başlamadan bitmiş gözüküyor.
Zira, halkın içinden çıkmış bir lider olarak görülmemesi, uzun yıllar yurtdışında yaşaması sebebiyle milletine yabancı ve ülke meselelerine vâkıf olmayan tavırları işini tam manasıyla çıkmaza sokuyor.
Görüşmelerini sadece üst düzey bürokratlar, iş çevreleri ve siyasilerle yaparak adeta, kendisine destek vermeyeceği baştan belli olan milletten şimdiden kaçmaktadır.
Ama milletin iradesi sandıkta tecelli edecek, icazetini sadece milletinden alacak kadrolar, tek başına iktidara geldiklerinde, kimbilir belki de Derviş, ABD'ye geri dönecektir.
Arkasında iflas etmiş bir ekonomi ve sadece faizine yılda 60 katrilyon ödediğimiz ağır bir borç bırakarak.
Evet, bugün ekonomimiz batma noktasındadır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Bağımsız Türkiye Partisi'nin fikirlerini ve çözümlerini siyasete yansıtmasından önce Dünya Bankası'ndan ithal bu zâta ve diğer tüm partilere seslenerek ülkeyi kurtaracak ekonomi modelini izah etmiş, bu çevrelerin gerekli tedbirleri bir an evvel almalarını ikaz etmişti.
Bugüne kadar tamamı doğrulanmış tespitlerini dikkate almayanların sergilediği politikalarla Hazinemizin içi boşaltılmıştır.
Gelinen noktada, ülkeyi bu kötü gidişattan kurtarmak vazifesi; sadece Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dedir.
Milletin son umudu olan BTP'nin iktidarında bu yanlış ve bozuk sisteme dur denilecek; halkın içinden çıkmış kadrolar yüzümüzü güldürecektir.
Ekonomiyi iflasa sürüklemesine rağmen bazı basın organlarının kendisini
siyaseti düzeltecek isim olarak lanse etmesiyle iyice havaya giren Derviş, solda ama liberal (!), çok geniş tabanlı bir oluşum için çalışmalarını sürdürüyor.
17 aylık vazifesinde, IMF'den aldığı borç kredileri batık bankalara aktarmaktan başka bir hünerini göremediğimiz bu eski bakan, hiç bir siyasi tecrübesinin bulunmaması da dikkate alındığında pek şansı var gibi gözükmüyor.
Buna rağmen birbirinin aynı AB'ci ve IMF'ci partilerin barajı aşmada tek umut olarak gördükleri Derviş'in, hangi partide yer alarak siyasete atılacağı ise belirsizliğini koruyor.
Bugüne kadarki icraatları ve hangi siyasi oluşumda yer alacağı konusundaki kararsızlığı sebebiyle arkasındaki basın desteğini yitirmeye başlayan Derviş'in siyasi geleceği daha başlamadan bitmiş gözüküyor.
Zira, halkın içinden çıkmış bir lider olarak görülmemesi, uzun yıllar yurtdışında yaşaması sebebiyle milletine yabancı ve ülke meselelerine vâkıf olmayan tavırları işini tam manasıyla çıkmaza sokuyor.
Görüşmelerini sadece üst düzey bürokratlar, iş çevreleri ve siyasilerle yaparak adeta, kendisine destek vermeyeceği baştan belli olan milletten şimdiden kaçmaktadır.
Ama milletin iradesi sandıkta tecelli edecek, icazetini sadece milletinden alacak kadrolar, tek başına iktidara geldiklerinde, kimbilir belki de Derviş, ABD'ye geri dönecektir.
Arkasında iflas etmiş bir ekonomi ve sadece faizine yılda 60 katrilyon ödediğimiz ağır bir borç bırakarak.
Evet, bugün ekonomimiz batma noktasındadır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Bağımsız Türkiye Partisi'nin fikirlerini ve çözümlerini siyasete yansıtmasından önce Dünya Bankası'ndan ithal bu zâta ve diğer tüm partilere seslenerek ülkeyi kurtaracak ekonomi modelini izah etmiş, bu çevrelerin gerekli tedbirleri bir an evvel almalarını ikaz etmişti.
Bugüne kadar tamamı doğrulanmış tespitlerini dikkate almayanların sergilediği politikalarla Hazinemizin içi boşaltılmıştır.
Gelinen noktada, ülkeyi bu kötü gidişattan kurtarmak vazifesi; sadece Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dedir.
Milletin son umudu olan BTP'nin iktidarında bu yanlış ve bozuk sisteme dur denilecek; halkın içinden çıkmış kadrolar yüzümüzü güldürecektir.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002