Milli ittifak şart oldu!

Uçurumdan aşağı yuvarlanan bir ülke düşünün. 

Bu haldeyken bile herkes, "Gelin bizde birleşelim" diyor. 

Bu paradoks haline bir de milletin kafa karışıklığı ve güven bunalımı eklenince söz konusu durumdan en fazla istifade eden, elbette ki mevcut iktidar oluyor. 

Mevcut tıkanıklığı aşmanın ve Türk milletine huzuru ve kalkınmayı getirmenin mevcut şartlarda tek bir yolu ve imkânı vardır. 

O da, "Milli bir ittifak"ın inşası ve tekâmülüdür. 

Angajmalı yazarların tamamı, nemalandıkları veya ideolojik olarak yakınlık hissettiği partiyi tek çözüm olarak sunmaktadır. 

Oysa "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" diyebilmek ve ortak paydalarda buluşabilmek, yaşadığımız olağanüstü koşulların aşılabilmesinde vaz geçilemez harekât planı olmalıdır. 

Özellikle de Atatürk ve Cumhuriyet ilkeleri ortaklığı temelinde bir araya gelme eğiliminde olan siyasi partilerin, hiç zaman kaybetmeden "Milli İttifak" ismiyle kurulması uygun olacak platformda bir araya gelmeleri ve ülkenin yarınlarına dair formüller ve yöntemler üzerinde çalışılmalıdır. 

Türkiye'ye ABD tarafından dayatılan ve adına "Barış süreci" denilen projenin asıl adı; SEVR'dir! 

Burada barış sürecini yürütebilmeniz için bir veya birden fazla tarafların olması lazımdır. 

Ortada bir savaş mı var ki barışa ihtiyaç duyulmaktadır! 

Bu türden açıklamalarda bulunanların haklarında neden ve nasıl soruşturma açılmaz, gerçekten anlamak imkânsız. 

Kim kimle ve ne zaman kavga veya savaş halinde olmuş ki bu denli ortalığa düşülmüştür. 

Türkiye'de yaşayan herkes; Türk'tür. 

Türk tanımı bir ırkı veya etnik bir gurubu tarif etmiyor ki. 

12.500 yıl önce kurulan ve Türklerin ilk kurduğu devlet olan BİR OY BİL devleti, Türklerden müteşekkildi. 

İkinci Türk devleti, AT OY BİL devleti idi. 

Üçüncü Türk devleti, TÜRÜK BİL devleti idi. 

Bunların ömrü, 10 bin yıl kadardı. 

Devletin içerisinde yaşayanların tamamına, Türk denirdi. 

Nuh'un oğlu olan Yafes'in torunlarına, Türk denmiştir. 

Türk demek; yazıtlardan okunduğuna göre, Rabbani Türk, Allah'ını bilen ve tanıyan kişi demektir. 

Aynı inanç ve ortak kültürü taşıyanların tamamına verilen isim, Türk ismidir. 

Bunun aksi durumunu savunmak ne bilimseldir ve ne de masum bir hareket tarzıdır. 

Şimdi "Kürt sorunu" diye Türk düşmanı tarafından uydurulan saçma bir yaklaşım söz konusudur. 

Bunu bir de sahte tarihi argümanlar kullanılarak, masum bir projeymiş gibi sunma çabaları vardır. 

Projeye göre, PKK silah bırakacak ve iç kamuoyuna yönelik sahte kahramanlıklarla erken seçime gidilecek! 

Bir diğer yandan ise, sözde fethedilen Suriye naraları atılacak. 

Ve iktidar tarafından ardı sıra yapılan açıklamalar… 

"Ya silahları gömersiniz, ya da gömülürsünüz." 

PKK zaten elbise değiştirmiş ve PYD saflarına katılmıştır. Bu konu ve dosya, çoktan ABD tarafından kapatılmıştır. Yoksa kendi kurduğu terör örgütünü ABD, neden terör örgütü olarak tanımış olsun! 

Suriye'nin kuzeyinde, yani Fırat'ın doğusunda zaten defakto bir uydu devleti kurulmuştur. Siz bu devlete karışmayın, Öcalan'ın yapacağı sahte çağrı üzerinden PKK silahları bıraksın. 

Nasıl anlaşma ama! 

PYD-YPG zaten terörist değil, buranın yerli halkı deniliyor. Bu proje karşılığında 50 milyar dolar bir paranın adı geçiyor. 

O kadar karmaşık ve akıl dışı bir oyun söz konusudur ki, bu işin sonunda bir oldubitti ile Türkiye'ye Atatürk'ün yırtıp tarihin çöp sepetine attığı, Sevr projesi kabul ettirilmiş olacaktır. 

Yoksa siz HTŞ'nin kudretli insanlar olduğu için mi Şam'a kadar lay lay lom ilerlediğini düşünüyorsunuz? 

Elbette ki bu, ABD ve İsrail'in izin vermesiyle olmuştur. 

85 milyon unutulmuş, sadece bu konu ile yatıp kalkılmaktadır. 

Asgari ücretli ve emekliler, çöpten gıda toplamaktadır. 

Türkiye Cumhuriyeti devleti hiç bu kadar içeriden ve siyaseten çevrelenmemiş ve kuşatılmamıştı. 

O yüzden başlığa dönerek diyorum ki; "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır." 

Ulu önder Atatürk rehberliğini kabul eden tüm siyasi paydaşlarla "milli bir ittifak" oluşturulması, tarihi bir sorumluluktur. 

Bırakın kırmızı kartı Halil Mutluer göstersin. 

Cumhuriyetle yaşıt bir CHP'nin aklını halen daha başına almadığı açıkça ortadadır. 

"Milli ittifak" için "milli bir ekonomi" olmazsa olmazdır. 

CHP'nin böyle bir çözümü yoktur belki ama, BTP'nin elinde böylesine bir model mevcuttur. 

Bakalım kim bu konuda ilk adımı atacak!