Ortadoğu’da ve diğer İslam ülkelerindeki sözde halk hareketleriyle başlayan değişim, değişimin planlayıcısı ABD’nin istediği doğrultuda adım adım hedefine doğru yol almaktadır. ABD’nin hedefine doğru yol almasında en büyük emeği maalesef eş başkanlık görevini üslenen Türkiye yürütmektedir. Bizce bu konuda Türkiye’nin attığı adımlar yanlıştır ve temelinde milli bir siyaset bulunmamaktadır.
Türkiye’nin doğru yol haritası yıllar önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından çizilmiş, milli siyasetin tanımı yapılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta “TÜRK MİLLETİNİN TAKİP ETMESİ GEREKEN SİYASİ İLKE: MİLLİ SİYASET” başlığı altında ortaya koyduğu ilkelere bakınca o günden bu güne gelinen noktayı tespit etmekte zorlanılmayacağı kanaatindeyim;
“Efendiler, Meclis’in açıldığı ilk günlerde, Meclis’e, içinde bulunduğumuz durum ve şartları açıklayarak takip edilmesini ve uygulanmasını yerinde bulduğum görüşlerimi arz ettim. Bu görüşlerin başlıcası Türkiye’nin, Türk milletinin takip etmesi gereken siyasî ilke ile ilgiliydi…
Bizim, kendisinde açıklık ve uygulama imkânı gördüğümüz siyasî ilke, millî siyasettir. Dünyanın bugünkü genel şartları, yüzyılların dimağlarda ve karakterlerde yerleştirdiği gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin ifadesi budur, ilmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir.
Milletimizin, güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşayabilmesi için, devletin bütünüyle millî bir siyaset izlemesi, bu siyasetin iç teşkilâtımıza tam olarak uyması ve ona dayanması gerekir. Millî siyaset dediğim zaman kastettiğim anlam ve öz şudur: Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak...” (Nutuk)
Bu gün itibariyle geriye dönüp bir baktığımızda milli siyaseti bir ilke kabul eden Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra yavaş yavaş milli politikalardan uzaklaşılmış, bütün ilişkiler batının arzuları istikametinde gelişmiş, adeta kendi irademizden uzaklaşılmış ve başkalarının iradesinde yok olmak durumuna düşülmüştür.
Gelinen noktada milli bir siyasetten milli bir duruştan asla söz edilemez. Vatanımızın bütünlüğüne milletimizin bekasına kasteden bir terör örgütü ile mücadeleyi, dış siyasette sözde Arap baharı ve benzeri hareketleri bile ABD ve AB ekseninde değerlendirip, hareket edilmektedir.
Kanunlar milli menfaatlerden çok batının menfaati çerçevesinde çıkarılmaktadır. Bu durumda milli bir siyasetten ne kadar bahsedebiliriz. Aslında milli siyasetten uzaklaşmanın emareleri kendi dışımızda çözümler aramak durumuna düşürüldüğümüzden de anlaşılmaktadır. AB politikaları bunun en bariz örnekleridir.
Kendi kültürüne güvenmeyen, kendi özünü tanımayan ve dolayısıyla aidiyet duygusuyla donanmayan bir milletin başkalarının iradesinde yok olması kaçınılmazdır. Bizi idare edenler yol haritalarını tekrar gözden geçirmek ve milli siyasetin özüne dönmek zorundadırlar.
Türkiye’nin doğru yol haritası yıllar önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından çizilmiş, milli siyasetin tanımı yapılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta “TÜRK MİLLETİNİN TAKİP ETMESİ GEREKEN SİYASİ İLKE: MİLLİ SİYASET” başlığı altında ortaya koyduğu ilkelere bakınca o günden bu güne gelinen noktayı tespit etmekte zorlanılmayacağı kanaatindeyim;
“Efendiler, Meclis’in açıldığı ilk günlerde, Meclis’e, içinde bulunduğumuz durum ve şartları açıklayarak takip edilmesini ve uygulanmasını yerinde bulduğum görüşlerimi arz ettim. Bu görüşlerin başlıcası Türkiye’nin, Türk milletinin takip etmesi gereken siyasî ilke ile ilgiliydi…
Bizim, kendisinde açıklık ve uygulama imkânı gördüğümüz siyasî ilke, millî siyasettir. Dünyanın bugünkü genel şartları, yüzyılların dimağlarda ve karakterlerde yerleştirdiği gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin ifadesi budur, ilmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir.
Milletimizin, güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşayabilmesi için, devletin bütünüyle millî bir siyaset izlemesi, bu siyasetin iç teşkilâtımıza tam olarak uyması ve ona dayanması gerekir. Millî siyaset dediğim zaman kastettiğim anlam ve öz şudur: Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak...” (Nutuk)
Bu gün itibariyle geriye dönüp bir baktığımızda milli siyaseti bir ilke kabul eden Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra yavaş yavaş milli politikalardan uzaklaşılmış, bütün ilişkiler batının arzuları istikametinde gelişmiş, adeta kendi irademizden uzaklaşılmış ve başkalarının iradesinde yok olmak durumuna düşülmüştür.
Gelinen noktada milli bir siyasetten milli bir duruştan asla söz edilemez. Vatanımızın bütünlüğüne milletimizin bekasına kasteden bir terör örgütü ile mücadeleyi, dış siyasette sözde Arap baharı ve benzeri hareketleri bile ABD ve AB ekseninde değerlendirip, hareket edilmektedir.
Kanunlar milli menfaatlerden çok batının menfaati çerçevesinde çıkarılmaktadır. Bu durumda milli bir siyasetten ne kadar bahsedebiliriz. Aslında milli siyasetten uzaklaşmanın emareleri kendi dışımızda çözümler aramak durumuna düşürüldüğümüzden de anlaşılmaktadır. AB politikaları bunun en bariz örnekleridir.
Kendi kültürüne güvenmeyen, kendi özünü tanımayan ve dolayısıyla aidiyet duygusuyla donanmayan bir milletin başkalarının iradesinde yok olması kaçınılmazdır. Bizi idare edenler yol haritalarını tekrar gözden geçirmek ve milli siyasetin özüne dönmek zorundadırlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025