Mısırda da hayal kırıklığı

Tarım sektörüyle ilgili yazılarımıza devam ediyoruz.Tarımda plan yok, program yok, destek yok. Çiftçi yalnız ve perişan.Çiftçi onu ekti olmadı, bunu ekti olmadı; bir o ürüne bir bu ürüne umutla sarılıyor, ama sarıldığı ürün onu daha fazla bataklığa sürüklüyor.Her üründe olduğu gibi mısırda da çok ciddi sıkıntılar kapıda.Çiftçi tekstilin hammaddesi olan pamuğu kar etmediği için bıraktı, mısıra yöneldi. Diğer kazandırmayan ürünleri de terkeden çiftçiler yine mısıra yöneldiler.Neticede geçen yıla nazaran bu yıl mısır ekim alanları yüzde 30 oranında artış gösterdi. Ancak çiftçiler mısır ekmeye başladığında 2007 ürünü için daha destek primleri açıklanmamıştı. Çiftçi bir önceki yılın kg başına 6,7 Ykr olan prim desteğine güvenerek mısırı seçmişti.Çiftçi belirsizlik içerisinde tahmini olarak hesabını, kitabını yaptı. Büyük umutlarla mısırlar ekildi. Ama hükümet mısır üreticisine son dakika golünü attı.2007 mısır destek primleri kg başına 2 Ykr olarak açılandı.6,7 Ykr nerede, 2 Ykr nerede...Üstelik bu 2 Ykr'un tamamı da çiftçinin eline geçmiyor. 2 kuruşluk desteği almak için üretici fatura ve müstahsil makbuzu kesmekte, yüzde 2 stopaj vergisi ve yüzde 1 KDV ödemektedir. Bu durumda destek gerçekte 1 kuruşun da altına düşmektedir.Bir taraftan mısıra yönelmeyle gündeme gelen mısır bolluğu -fiyatlar düşecek-, bir taraftan da desteklerdeki astronomik düşüş.Çiftçi iki darbe birden yedi. Tabii, maliyetlerdeki artış da cabası. Şu sıralar mısır Adana'da 45-46 Ykr'a satılıyor. Mısır üreticilerinin kara geçebilmesi için minimum rakamın 55 Ykr olması gerekiyor.Düşünebiliyor musunuz, mısırda ithalatçıyız, planlı bir üretimle kendi ihtiyacımızı karşılamak bir yana, ihracat bile yapabilecek potansiyelimiz var.Mısırda ithalatçı konumda olmamız geçtiğimiz yıllarda hayvancılık sektörünü bile vurmuştu. Mısır, un, yağ, yem gibi bir çok sahada değerlendirilebilecek bir ürün.Ama mısır ve üreticileri, ithal akla, plansızlığa ve ithal mısıra kurban ediliyor.Bu sene hükümet IMF ve AB güdümünden kurtulup ortaya çıkan mısır bolluğunu hem çiftçinin, hem tüketicinin, hem de sanayi ve hayvancılığın lehine çeviremezse, çiftçi yine mağdur edilirse, tarımda çok ciddi çözülmeler yaşanabilir.Çünkü çiftçiler birçok denemeler yaparak mısıra, son kurtuluş olarak sarıldılar.Ve bu çözülmelerin sebebi asla kuraklık, küresel kriz ya da siyasi belirsizlik olmayacaktır.Küresel tefecilere faiz öderken ya da AB ve ABD adına tavizleri bir bir verirken bu bahaneleri ortaya koymayan hükümet, iç meselelerin çözümünde de hiçbir bahane koymamalıdır.Peki, hükümet bunu yapar mı? Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.Çözüm mü?Ülkemizde çözüm ortaya koyabilen tek lider BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söylemektedir: "Siz, yabancıların iradesine teslim olmuş iradelere 'evet' dediğiniz müddetçe, yeminle konuşuyorum, aç durmaya, sefil kalmaya, perişan olmaya devam edeceksiniz. Amma içinizden çıkan hayırlı bir yürekle ve elle beraber olursanız, yeminle konuşuyorum, açlığa, susuzluğa, sefilliğe, perişanlığa son diyeceksiniz. Fakirliğe 'elveda' diyeceksiniz. Merhaba 'zenginlik' diyeceksiniz."