Son birkaç haftadır Türkiye kamuoyunda misyonerlerin yürüttüğü faaliyetlerle ilgili bir hareketlilik sözkonusu. Medyada da halktaki bu uyanışa zorunlu bir ayak uydurma tedirginliği hakim. Bu ifadeyi kullanırken, Türk medyasının tam anlamıyla misyonerlik faaliyetlerine dikkat çektiğini ve Türk halkını o yönde uyardığını kasdetmiyorum. Bugün yine ciddi bir aymazlık ve uyuşukluklukla birlikte, AB ve ABD'ye ruhunu satmışlıkla gelen iman yansımaları medyanın genel karakterini oluşturuyor. Misyonerlikle ilgili haberlerde de bu yansımaları fazlasıyla görmek mümkün. Hem gazeteler, hem de televizyonlar bu haberleri verirken "zorunda kaldıkları için" verdiklerini ve gönülsüzlüklerini ayan beyan hissettiriyorlar.
Peki halktaki bu uyanış nasıl tetiklendi? Rahşan Ecevit'in yaptığı "din elden gidiyor" açıklamasıyla mı? Kesinlikle hayır! Aksine Rahşan Ecevit'in bu açıklaması, misyonerlikle ilgili eleştirel haber vermemek için bin takla atan medya ile, AB ve ABD'ye verilen taahhütler neticesi misyonerlerle birlikte olmayı vaadeden hükümete can simidi oldu. Asıl misyonerlik tartışması gerçek mecrasından çıkarılarak, Rahşan Ecevit üzerinden magazine edildi. Televizyon ve gazeteler, Rahşan Ecevit'in böyle bir açıklama yapacak son kişi oluşunu, dini backraundunun bu açıklamayı yapmaya elverişli olmadığını ısıtıp ısıtıp sunarken, AKP hükümeti de konuyu Ecevit hükümeti dönemindeki uygulamalara bağlayıp, İmam Hatip Kur'an Kursu konularını istismara yöneldi. Hem Abdullah Gül, hem de Erdoğan Rahşan Ecevit üzerine konuyu kilitleyip asıl misyonerlik tehlikesini teğet geçme şansına sahip oldular. Antalya Belek'te "dinler bahçesi" adı altında yenilen haltın, sayısı yüzbinleri bulan kilise dairelerin ve Hıristiyanlaştırılan Türklerin hesabını vermekten kurtulduklarını sandılar. Ama yanılıyorlar, bütün bunların hesabını bir gün mutlaka verecekler!
***
Kamuoyu belki birkaç haftadır bu konularda uyanmaya başladı ama misyonerlik faaliyetleri yıllardan beri Türkiye'de yürütülüyor. Ve bu tehlikeye karşı uyarılar da yine yıllardan beri yapılıyor. Türkiye'de 20 yıldan bu yana Hıristiyan misyonerlerin faaliyetlerine dikkat çeken, bu konuda konferanslar, seminerler düzenleyen, televizyon programları yapan, kitap ve makaleler yazan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik çok organize bir karartma kampanyasına dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye'de kimsenin gündeminde yokken, misyoner tehlikesine dikkat çeken Baş, Hıristiyanlaştırılan Türklere, açılan kiliselere, dağıtılan İncillere, Dinlerarası Diyalog adı altında Papalığın yürüttüğü tehlikeli tuzağa 20 yıldır dikkat çekiyor. Ve maalesef bugün bu isim özellikle karartılıyor ve sanki bugüne kadar bu tehlikelere hiç dikkat çekilmemiş havası veriliyor. Yeni Mesaj yayın hayatına başladığı 1997 yılından bu yana tam 8 yıldır sütunlarına misyonerliğin tehlikeli boyutlarını, dinlerarası diyalogun nasıl bir tuzak olduğunu taşıyor. Bu konuda milyonlarca nüsha ücretsiz olarak dağıtılmış, halkın bilgilenmesi ve uyanması için ne gerekiyorsa yapılmıştır. Prof. Dr. Baş'ın öncülüğünde, gazete, televizyon, dergi, broşür, miting, seminer, konferans gibi onlarca aktiviteyle Türkiye'de misyonerliğin geldiği ciddi boyut ve tehlikeye halkın dikkati çekilmiştir. Bu konuda önemli bir misyon üstlenilmiş ve bu misyon 20 yıldır tam anlamıyla yerine getirilmektedir.
Ama bugün halk misyonerleri, onların işbirlikçilerini ve tüm bu karartmayı yapan tüm çevreleri çok iyi çözdü. Artık alenen meydanlarda dağıtılan İncilleri ve arasından çıkan dolarların ne anlama geldiğinin farkına vardı. Bir zamanlar Afrikalıların düştüğü duruma düşmemek, topraklarının ayaklarının altından çekilmesine fırsat vermemek için harekete geçti. Dinlerarası diyalog adı altında yürütülen çalışmaların ve bu çalışmaları yürüten Müslüman görünümlü papazların foyası artık meydana çıktı.
Medya istediği kadar, mankenlerle, Yaşar Nuri Öztürk'lerle, Rahşan Ecevitler'le olayı magazine etmeye, perdelemeye ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu hainlerin tekerine çomak sokan kişi olduğunu karartmaya çalışsın! Artık mızrak çuvala sığmıyor ve güneş balçıkla sıvanmıyor!
Bakalım bundan sonra misyonerler meydanlarda rahat rahat İncil dağıtabilecek mi? Bakalım bundan sonra AKP yeni kiliseler, dinler bahçesi açıp, Diyanet'e "misyonerlik aleyhine" hutbe ambargosu koyabilecek mi? Bakalım Dinlerarası Diyalogcular ve Abant müdavimi sözde münevverlerin yalanlarına kimse inanacak mı?
Herkes şunu çok iyi bilsin ki artık Türkiye uyanıyor!
*alperen_polat@mynet.com*
Peki halktaki bu uyanış nasıl tetiklendi? Rahşan Ecevit'in yaptığı "din elden gidiyor" açıklamasıyla mı? Kesinlikle hayır! Aksine Rahşan Ecevit'in bu açıklaması, misyonerlikle ilgili eleştirel haber vermemek için bin takla atan medya ile, AB ve ABD'ye verilen taahhütler neticesi misyonerlerle birlikte olmayı vaadeden hükümete can simidi oldu. Asıl misyonerlik tartışması gerçek mecrasından çıkarılarak, Rahşan Ecevit üzerinden magazine edildi. Televizyon ve gazeteler, Rahşan Ecevit'in böyle bir açıklama yapacak son kişi oluşunu, dini backraundunun bu açıklamayı yapmaya elverişli olmadığını ısıtıp ısıtıp sunarken, AKP hükümeti de konuyu Ecevit hükümeti dönemindeki uygulamalara bağlayıp, İmam Hatip Kur'an Kursu konularını istismara yöneldi. Hem Abdullah Gül, hem de Erdoğan Rahşan Ecevit üzerine konuyu kilitleyip asıl misyonerlik tehlikesini teğet geçme şansına sahip oldular. Antalya Belek'te "dinler bahçesi" adı altında yenilen haltın, sayısı yüzbinleri bulan kilise dairelerin ve Hıristiyanlaştırılan Türklerin hesabını vermekten kurtulduklarını sandılar. Ama yanılıyorlar, bütün bunların hesabını bir gün mutlaka verecekler!
***
Kamuoyu belki birkaç haftadır bu konularda uyanmaya başladı ama misyonerlik faaliyetleri yıllardan beri Türkiye'de yürütülüyor. Ve bu tehlikeye karşı uyarılar da yine yıllardan beri yapılıyor. Türkiye'de 20 yıldan bu yana Hıristiyan misyonerlerin faaliyetlerine dikkat çeken, bu konuda konferanslar, seminerler düzenleyen, televizyon programları yapan, kitap ve makaleler yazan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik çok organize bir karartma kampanyasına dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye'de kimsenin gündeminde yokken, misyoner tehlikesine dikkat çeken Baş, Hıristiyanlaştırılan Türklere, açılan kiliselere, dağıtılan İncillere, Dinlerarası Diyalog adı altında Papalığın yürüttüğü tehlikeli tuzağa 20 yıldır dikkat çekiyor. Ve maalesef bugün bu isim özellikle karartılıyor ve sanki bugüne kadar bu tehlikelere hiç dikkat çekilmemiş havası veriliyor. Yeni Mesaj yayın hayatına başladığı 1997 yılından bu yana tam 8 yıldır sütunlarına misyonerliğin tehlikeli boyutlarını, dinlerarası diyalogun nasıl bir tuzak olduğunu taşıyor. Bu konuda milyonlarca nüsha ücretsiz olarak dağıtılmış, halkın bilgilenmesi ve uyanması için ne gerekiyorsa yapılmıştır. Prof. Dr. Baş'ın öncülüğünde, gazete, televizyon, dergi, broşür, miting, seminer, konferans gibi onlarca aktiviteyle Türkiye'de misyonerliğin geldiği ciddi boyut ve tehlikeye halkın dikkati çekilmiştir. Bu konuda önemli bir misyon üstlenilmiş ve bu misyon 20 yıldır tam anlamıyla yerine getirilmektedir.
Ama bugün halk misyonerleri, onların işbirlikçilerini ve tüm bu karartmayı yapan tüm çevreleri çok iyi çözdü. Artık alenen meydanlarda dağıtılan İncilleri ve arasından çıkan dolarların ne anlama geldiğinin farkına vardı. Bir zamanlar Afrikalıların düştüğü duruma düşmemek, topraklarının ayaklarının altından çekilmesine fırsat vermemek için harekete geçti. Dinlerarası diyalog adı altında yürütülen çalışmaların ve bu çalışmaları yürüten Müslüman görünümlü papazların foyası artık meydana çıktı.
Medya istediği kadar, mankenlerle, Yaşar Nuri Öztürk'lerle, Rahşan Ecevitler'le olayı magazine etmeye, perdelemeye ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu hainlerin tekerine çomak sokan kişi olduğunu karartmaya çalışsın! Artık mızrak çuvala sığmıyor ve güneş balçıkla sıvanmıyor!
Bakalım bundan sonra misyonerler meydanlarda rahat rahat İncil dağıtabilecek mi? Bakalım bundan sonra AKP yeni kiliseler, dinler bahçesi açıp, Diyanet'e "misyonerlik aleyhine" hutbe ambargosu koyabilecek mi? Bakalım Dinlerarası Diyalogcular ve Abant müdavimi sözde münevverlerin yalanlarına kimse inanacak mı?
Herkes şunu çok iyi bilsin ki artık Türkiye uyanıyor!
*alperen_polat@mynet.com*
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012