logo
25 NİSAN 2024

Mübahale ayeti-I

16.03.2019 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş, "İmam Hasan" eserinde Mübahale ayeti hakkında şu bilgileri veriyor:
"Kim Sana gelen ilimden sonra Seninle tartışmaya kalkarsa, de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun." (Âl-i İmran, 61).
Ayetin inişi şu şekilde olmuştur: Resûlullah (s.a.a), Necran hıristiyanlarını İslam'a davet ettikten sonra, onların büyük âlimlerinden olan Seyyid, Akıb, Casilik, Alkame ve 70 kişiyi aşkın bir grup, 300 kişiye ulaşan takipçileriyle beraber Medine'ye geldiler. Resûlullah'la yaptıkları birkaç ilmî münazarada, sabit ve muhkem delillerle gereken cevapları alarak yenilgiye uğradılar. Zira Resûlullah'ın delilleri, onların elinde bulunan güvenilir kitaplardandı kitaplarla kendi haklılığını, Hz. İsa'nın Hz. Peygamberin alamet ve nişaneleri hakkında söylediği sözleri ve zuhur edeceği ile ilgili olarak haber verdiğini onlara anlattı. 
Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın verdiği haberlere göre böyle bir zuhurun bekleyişi içindeydiler. Buna göre o (Resul) deveye binmiş halde (Mekke'de bulunan) Faran dağlarından zahir olacak, İyr ve Uhud (Medine) arasında hicret edecektir. Hz. Resûlullah'ın delilleri öyle güçlüydü ki, teslim olmaktan başka cevapları yoktu. Ancak makam ve mevki sevgisi onların teslim olmasına engel oluyordu. Onlar İslam'ı kabul etmediklerinden Resûlullah Allah'ın emri üzerine doğrunun yalancıdan ayırt edilmesi için onlara mübahale (karşılıklı beddua) yapılması önerisinde bulundu.
Rivayete göre Resûlullah kendisine inen ve onları mübahaleye davet eden ayeti okudu. Ayet şöyledir: "Artık Sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında Seninle çekişip tartışmalara girişirlerse, de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı kadınlarınızı, canlarımızı ve canlarınızı çağıralım sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üzerine kılalım." (Âl-i İmran, 61).
Hıristiyanlar da bu öneriyi kabullenip, bu işin yarına bırakılmasını söylediler. Hz. Peygamber de bunu kabul etti. Belirtilen gün olan ertesi gün, hıristiyanların hepsi, yetmişten fazla alimin eşliğinde Medine'nin çıkışında, Resûlullah'ın çok büyük ve kalabalık bir toplulukla onları yıldırmak ve korkutmak için geleceğini bekliyorlardı. Aniden Medine kalesinin kapısı açıldı. Resûlullah; sağında bir genç, solunda hicaplı bir kadın ön tarafında ise iki çocuk olduğu halde gelerek, hıristiyanların karşısındaki bir ağacın altında oturdu. Bunların dışında kimse onlarla birlikte gelmemişti. 
Hıristiyanların en bilgini olan piskopos, mütercimlerden Muhammed ile gelenlerin kim olduklarını sordu. Mütercimler, "O genç damadı ve amcasının oğlu Ali b. Ebi Tâlib'dir, o kadın O'nun kızı Fâtıma, iki çocuk ise O'nun torunları ve kızının evlatları olan Hasan ve Hüseyin'dir" dediler. Piskopos bu durumu görünce hıristiyan âlimlerine şöyle dedi: "Bakınız, Muhammed nasıl da mutmain bir halde en yakınlarını, evlatlarını ve en çok sevdiği azizlerini mübahaleye getirip onları belaya mâruz bıraktı. Allah'a and olsun ki, eğer O'nun tereddüdü veya korkusu olsaydı, asla onları getirmez ve mübahaleden vazgeçerdi veya en azından ailesinden olan sevdiklerini bu hadiseden uzak tutardı. Onunla mübahale yapmamız kesinlikle doğru değildir. Eğer Rum Kayseri'nden korkmasaydım O'na iman ederdim. Öyleyse O'nun isteklerini kabullenerek anlaşıp, şehrimize dönelim." Onların hepsi, "Söylediklerin doğrudur" deyip piskoposu tasdik ettiler. 
Daha sonra piskopos Peygambere, "Biz Seninle mübahale yapmıyor, anlaşmak istiyoruz" dedi. Resûlullah (s.a.a) de onların bu teklifini kabul etti. Resûlullah bu olay üzerine şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutan Allah'a and olsun ki, azap ve bela Necranlıların başları üzerinde dolaşıyordu, eğer lanetleşmeye kalkışsalardı maymun ve domuz şekline dönüşürlerdi. Bütün vadi ateşle dolar ve Allah bütün Necran ehlini yok ederdi." (Abdullah Ğureyfi, et-Teşeyyu, s.224; Keşfü'l Yakîn, s.213; el-İrşad s.89; Zemahşeri, el-Keşşaf; Fahrettin Razî, Tefsirü'l Kebir; Nuru'l-Ebsar s.100; Tefsir-i Taberî c.3, s.212–213; Esbab'ün-Nüzûl, Vahidi, c.74–75; et-Teraif, s.42; Müslim b. Haccac, Sahih; Ebu Nuaym İsfahani, Hilyetü'l Evliya; Ebu Muayyid Harezmî, Menakıb; Süleyman Belhi el-Hanefî, Yenabiu'l Mevedde; Sibt b. Cevzi, Tezkire; İbn-i Hacer-i Mekki, es-Savaik'ul Muhrika).
İbn-i Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: "Ebubekir İbn Merdûyeh diyor ki, bize Süleyman ibn Ahmed Câbir'den rivâyet etti ki o şöyle dedi: Âkıb ve Tayyib Resûlullah (s.a.v)'e geldiler. Resulallah (s.a.a) onları lanetleşmeye çağırdı. Onlar da ertesi günü lanetleşmek üzere sözleştiler. Ertesi günü Resûlullah (s.a.v.) Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'in elinden tutarak geldi ve gelmeleri için onlara haber gönderdi. Fakat gelmediler ve haracı kabul ettiler. Resûlullah (s.a.v.)şöyle buyurdu: 'Beni gönderen Allah'a yemin olsun ki, eğer hayır deselerdi vadi tepelerine ateş yağdıracaktı.' Câbir der ki: İşte onlar hakkında, '… Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarınızı ve kadınlarımızı..' ayeti nâzil oldu. Ayetteki, 'Kendimizi ve kendinizi' kavli ile Resûlullah (s.a.v.) ve Ali İbn Ebi Tâlib, 'oğullarınızı' kavli ile Hasan ile Hüseyin, 'kadınlarınızı! kavli ile de Hz. Fâtıma kastedilmiştir." (Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, İbn Kesir, c.4, s.1271).
Bu ayet, Resûlullah ile, kendilerinin hak üzere olduklarını ve kendi dinlerinin geçerliğini iddia eden Necran hıristiyanlarının elçileri arasında geçen tartışma üzerine inmiştir. Bu ayetin inişiyle Resûlullah, onları mübahaleye (lanetleşmeye) davet etmiş ve sonuçta onların iddiasını gırtlaklarına çevirmiş, onları delille susturmuş ve burhanla onlara gâlip gelmiştir; onlar da acılı azaba ve ebedi lanete yakîn ettikten sonra Resûlullah ve Ehl-i Beyt'iyle mübahale etmekten sakınarak bunun karşısında sulh yapmayı ve cizye ödemeyi seçmişlerdir."
(devam edecek…)
 
Gökhan Demir / diğer yazıları
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.