Muharrem ayı hicri yılbaşı olması hasebiyle yeni yılın başlangıcı kabul edilmekte ve birçok Müslüman tarafından kutlanmaktadır. Muharrem ayının 10. günü için ise birçok güzel olayın vuku bulduğu zaman olarak özellikle bir kutlama havası yaratılmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir; Hz. Âdem'in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı firavundan kurtarması, Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması, Hz. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi.
Fakat, Muharrem ayı bir kutlamanın, sevinç ve mutluluğun ayı değildir. İslam coğrafyalarında İngilizler tarafından organize edilen birçok cemaat, tarikat ve sözde âlimler aracılığı ile bugünler bir kutlama havasına sokulmuştur. Oysaki Muharrem ayı hüznün, matemin ayıdır. Çünkü bu ayda bizzat Cenab-ı Allah tarafından adı konulan, Hazreti Peygamber'in evladı olan, süt emmemesi üzerine peygamberin bizzat kendi parmağından onu emzirdiği, "Çiğerparem" diye sevdiği, O'nun için, "Eti etimden, canı canımdan, kanı kanımdandır" buyurduğu, O'na "Sen büyüksün, büyük birinin oğlusun ve büyük insanların babasısın. Sen İmam'sın ve bir İmam'ın oğlu ve İmamların babasısın. Sen Allah'ın hüccetisin ve Allah'ın hüccetinin oğlu ve Allah'ın hüccetlerinin babasısın ki, bunlar dokuz kişidir ve onların sonuncusu, onların Kaim'i (İmam-ı Zaman) olacaktır." dediği neslinin devamı olan İmam Hüseyin'in şehadeti Muharrem ayında gerçekleşmiştir.
Öncelikle sizlere Ehl-i Beyt'in büyüklüğünü yani Hz. Hüseyin'in kim olduğunu aktarmak isterim. Bu bağlamda bazı ayet ve hadisleri sizlere sunuyorum;
"Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt'ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab Sûresi: 33).
"Bir gün Peygamber (s.a.a) üzerinde siyah yünden dokunmuş nakışlı bir kumaş olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali geldi, Peygamber onu o kumaşın altına aldı, sonra Hüseyin geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; sonra Fatıma geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı; daha sonra da Ali geldi, geldi, Peygamber onu da o kumaşın altına aldı ve şu ayeti okudu: "Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt'ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister."
"(Ey Peygamber! Müslümanlara) De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim, ancak yakınlarıma (Ehl-i Beyt'ime) sevgidir." (Şûra Sûresi: 23).
"Bu ayet nazil olduğu zaman Peygamber'e: "Ya Resûlullah! Sevgi ve muhabbetleri bize farz olan yakınların kimlerdir?" diye sordular. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem): Onlar Ali, Fatıma ve iki evlatları Hasan ve Hüseyin'dir. diye buyurdular."
"(Ey Peygamber!) Sana gelen bilgiden sonra, kim seninle bu hususta tartışacak olursa, de ki: Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım." (Âl-i İmran Sûresi: 61).
Bu ayet üzerine Resûlullah Necran Hristiyanları ile lanetleşmek üzere Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile gitmiştir. 'Kendinizi' ifadesinden Resûlullah ve İmam Ali, 'kadınlarımız' ifadesinden Hz. Fatıma annemizi, 'çocuklarımızdan' maksat da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'dir.
Yalnızca bu ayet ve hadislere bakıldığında Hz. Hüseyin'in Ehl-i Beyt'ten olduğunu, onun "TERTEMİZ" kılındığını ve O'na karşı olanların Allah'a karşı olduğunu görebiliyoruz.
Devamı gelecek…
- Kadir gecesi / 30.04.2022
- Haydar Hoca büyük nimet / 19.04.2022
- Ramazan ayı / 13.04.2022
- Tarım / 28.03.2022
- Yarının Türkiye’si, Türkiye’nin yarınları / 27.03.2022
- At bi format / 26.03.2022
- Türkiye’nin sağlam bir ekonomik temele ihtiyacı var / 28.02.2022
- Barış ne büyük nimet / 27.02.2022
- Milli Devlet nedir? / 26.02.2022