Hayat kitabımız olan Kur'an ile irtibatımızın, haşir-neşir oluşumuzun sadece Ramazanlara hasredilmesini öteden beri eleştirmişizdir ve eleştirmeye de devam ediyoruz.
Kur'an, Ramazanın gelişiyle birlikte tozlu raflardan indirilecek, süslü kılıflarından çıkarılacak ve de anlamadan okunacak-dinlenecek bir kitap değil elbette.
Bütün bir hayatımızı kuşatacak ve bütün bir hayatımız boyunca kuşanacağımız, senenin tamamında elimizde, dilimizde, gönlümüzde ve dolayısıyla hayatımızda olması gereken bir hayat kitabından söz ediyoruz.
Mübarek Ramazanla birlikte hatimler ve mukabeleler de başladı ve devam ediyor, Kur'an'ın ortalarına doğru ilerliyoruz ama okurken ve dinlerken ve günleri geride bırakırken başladığımız güne göre zihnimizde ve gönlümüzde bir değişiklik oldu mu yoksa yerimizde mi sayıyoruz?
Mukabele okuyan hoca arkadaşlar hiç olmazsa o gün okudukları ders içinde geçen üç-beş ayetin mealini çalışarak cüz bittikten sonra cemaate anlatmalılar.
Ramazan boyunca günde ortalama beş ayetin anlamı izah edilirse hiç olmazsa Ramazanın başı ile sonu arasında bir fark olur, zihinlerde ve gönüllerde inşallah inşirahlar meydana gelir.
Sahur bittikten sonra namaza kadar o bereketli vakitte Kur'an çalışırken dikkatimi çeken ve halimizin de fotoğrafı olan şu ayetleri sizlerle paylaşmak istiyorum:
"İsrailoğullarının inkarcıları, hem Davud'un hem Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişti. Zira onlar isyan edip sınır tanımıyorlardı.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!" (Maide: 78-79).
Özellikle 79. ayet sanki günümüzü, sanki bizi anlatıyor.
Yüce Rabbimizin; "yapmakta oldukları ne kötüydü" buyurarak eleştirdiği bu kötü huy, "birbirlerini kötülüklerden vazgeçirmeme hastalığı" bugün bizim iliklerimize kadar işlemiş durumda.
"Neme lazım, bana ne" milletimiz arasında yaygın huy haline gelmiş ve ne yazık ki toptan uçuruma doğru koşar adım gidiyoruz.
Partizanlığı, yandaşlığı bir tarafa bırakarak bir birimizi Allah için uyarsaydık bugün yaşadıklarımızın birçoğunu yaşamayacaktık, mübarek iftar vakitlerinde ülkenin dört bir yanına al bayrağa sarılı tabutlar gitmeyecekti, terör denilen bela bu kadar palazlanmayacak ve ensemizde bu kadar fütursuzca boza pişirmeyecekti.
Bu ülkenin yazarı-çizeri, ilim adamı geçinenleri de maalesef bu görevi yapmadılar, gözü kapalı partizanlıkta ve yandaşlıkta karar kıldılar ve işte geldiğimiz korkunç durum.
Her gün okuduğumuz ve dinlediğimiz ayetler, çevirdiğimiz sayfalar, bir bir geçtiğimiz sureler kulağımızı ve dikkatlerimizi çekmeli, uykularımızı kaçırmalı ve çareler bulmaya yönlendirmelidir ki bu da okuduğumuzu anlamakla başlayacaktır.
"Onların çoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şeyler ne kadar kötüdür!
Bari, onların mürşitleri ve fakihleri onların günah olan şeyler söylemelerini ve haram yemelerini önleselerdi ya! Ama heyhât! Bunların yaptıkları da, ayrıca bir çirkin!" (Maide: 62-63).
Bu iki ayet, günümüz Türkiye'sinin net fotoğrafı desek yanlış mı demiş oluruz?
Kur'an, Ramazanın gelişiyle birlikte tozlu raflardan indirilecek, süslü kılıflarından çıkarılacak ve de anlamadan okunacak-dinlenecek bir kitap değil elbette.
Bütün bir hayatımızı kuşatacak ve bütün bir hayatımız boyunca kuşanacağımız, senenin tamamında elimizde, dilimizde, gönlümüzde ve dolayısıyla hayatımızda olması gereken bir hayat kitabından söz ediyoruz.
Mübarek Ramazanla birlikte hatimler ve mukabeleler de başladı ve devam ediyor, Kur'an'ın ortalarına doğru ilerliyoruz ama okurken ve dinlerken ve günleri geride bırakırken başladığımız güne göre zihnimizde ve gönlümüzde bir değişiklik oldu mu yoksa yerimizde mi sayıyoruz?
Mukabele okuyan hoca arkadaşlar hiç olmazsa o gün okudukları ders içinde geçen üç-beş ayetin mealini çalışarak cüz bittikten sonra cemaate anlatmalılar.
Ramazan boyunca günde ortalama beş ayetin anlamı izah edilirse hiç olmazsa Ramazanın başı ile sonu arasında bir fark olur, zihinlerde ve gönüllerde inşallah inşirahlar meydana gelir.
Sahur bittikten sonra namaza kadar o bereketli vakitte Kur'an çalışırken dikkatimi çeken ve halimizin de fotoğrafı olan şu ayetleri sizlerle paylaşmak istiyorum:
"İsrailoğullarının inkarcıları, hem Davud'un hem Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişti. Zira onlar isyan edip sınır tanımıyorlardı.
İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!" (Maide: 78-79).
Özellikle 79. ayet sanki günümüzü, sanki bizi anlatıyor.
Yüce Rabbimizin; "yapmakta oldukları ne kötüydü" buyurarak eleştirdiği bu kötü huy, "birbirlerini kötülüklerden vazgeçirmeme hastalığı" bugün bizim iliklerimize kadar işlemiş durumda.
"Neme lazım, bana ne" milletimiz arasında yaygın huy haline gelmiş ve ne yazık ki toptan uçuruma doğru koşar adım gidiyoruz.
Partizanlığı, yandaşlığı bir tarafa bırakarak bir birimizi Allah için uyarsaydık bugün yaşadıklarımızın birçoğunu yaşamayacaktık, mübarek iftar vakitlerinde ülkenin dört bir yanına al bayrağa sarılı tabutlar gitmeyecekti, terör denilen bela bu kadar palazlanmayacak ve ensemizde bu kadar fütursuzca boza pişirmeyecekti.
Bu ülkenin yazarı-çizeri, ilim adamı geçinenleri de maalesef bu görevi yapmadılar, gözü kapalı partizanlıkta ve yandaşlıkta karar kıldılar ve işte geldiğimiz korkunç durum.
Her gün okuduğumuz ve dinlediğimiz ayetler, çevirdiğimiz sayfalar, bir bir geçtiğimiz sureler kulağımızı ve dikkatlerimizi çekmeli, uykularımızı kaçırmalı ve çareler bulmaya yönlendirmelidir ki bu da okuduğumuzu anlamakla başlayacaktır.
"Onların çoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şeyler ne kadar kötüdür!
Bari, onların mürşitleri ve fakihleri onların günah olan şeyler söylemelerini ve haram yemelerini önleselerdi ya! Ama heyhât! Bunların yaptıkları da, ayrıca bir çirkin!" (Maide: 62-63).
Bu iki ayet, günümüz Türkiye'sinin net fotoğrafı desek yanlış mı demiş oluruz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025