Sahte, cahil, yalaka dincilerden, tarihçilerden bıktım, usandım. Bu ne aymazlıktır, bu ne utanmazlıktır?
Soru; Çanakkale'de, hilafet ordusunun başkomutanı kimdi? Alman Mareşal Liman von Sanders.
Yani Hıristiyan. Teslis inancına, Tanrı üçün üçüncüsüdür diyen, Hz. İsa'ya (a.s) Rap, Allah'ın oğludur diyen bir kişi ve bu kişiyi, cennet mekân dedikleriniz, Müslüman Türk askerinin başına komutan atıyor.
O dönemlerde Osmanlı ordusunda 800'den fazla Alman askerin komuta kademesinde olduğunu kimse inkâr etmez, her kitapta yazar.
Ama bugün mantar gibi türeyen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı ahmaklar bunu görmez, göstermez.
Padişahları cennet mekân, Allah'ın kılıcı vs. diye ulularken bu milletin canını, malını, namusunu Haçlı postalları altından kurtaran M. Kemal'e dinsiz, derler.
Allah belanızı vermiş sizin. Çok iyi tanırsınız! Medineli münafıkların reisi Abdullah bin Übey bin Selül vardı ya! İşte o, size gıpta ediyor.
* * *
Çanakkale günleri yaşıyoruz. Maalesef görüyoruz ki, dün İngilizlerin, Fransızların yapamadığını bugün içimizden birileri yapıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl da Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde Atatürk'ü hatırlamamış.
Hiç şaşırmadım!
Gençlerimizin hızla İslam'dan uzaklaştığı günümüzde turistlere İslam'ı anlatma, milletimizin gırtlağına kadar faize batmış olduğu günümüzde sigaranın zararlarını dikkat çekme projeleri geliştirme gayretinde olan bir kuruma ne denilebilir ki!
Gençlerimizin hızla İslam'dan uzaklaştığı günümüzde turistlere İslam'ı anlatma, milletimizin gırtlağına kadar faize batmış olduğu günümüzde sigaranın zararlarını dikkat çekme projeleri geliştirme gayretinde olan bir kuruma ne denilebilir ki!
Aynı şekilde geçen Avcılar'da Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından düzenlenen Çanakkale Zaferi anma etkinliğinde benzer bir olay yaşandı.
Çanakkale anılıyor. Bu milletin vergilerinden maaşını alan öğretmen diye vasfedilen bir kişi sözde dua yapıyor ve duada bu milletin bağımsızlığına vesile olan Atatürk'ün adını bile anmıyor.
Programa katılan Albay Önder İrevül, bu kişinin yanına gidip tarihi bir soru soruyor; "Mustafa Kemal Atatürk'ü duydun mu sen hiç? Ona niye Fatiha okumadın?" diyor.
Öğretmen vasıflı kişi, "şehitlerimize dedik ya" diye cevap veriyor. Albay salonu terk ediyor.
Fazla uzatmayayım. Bu ve bu zihniyetteki kişilere diyorum ki; münafıkların reisi İbn-i Selül, sizi çok kıskanıyor çok.
Medya kin ve düşmanlığı tetikliyor
Malumunuz bu seçimlerde meydanlarda din, ırk ve milliyetçilik söylemeleriyle oluşturulan çok tehlikeli bir hava var.
Meydanlarda mikrofon tutanlar (siyasetçiler) ve bu mikrofonlardan çıkanları vatandaşa ulaştıranlar (medya) neden yalan söylüyor?
Yalanın, fitnenin, iftiranın İslam'daki yerini bir açıp bakın ve tartıya koyun.
Başka bir boyuta gelirsek!
Sosyal medyada kin ve nefret söylemi taşıyan paylaşımların yapılması suç… Kişi veya kişiler hakkında yalan beyanda bulunmak, zan altında bırakmak suç.
Peki, kanunlar medya için geçerli değil mi? Örneğin ezan gündemi yaşadık. İtiraf edildi ki böyle bir olay yok. Ama medya sakız etti hâlâ çiğniyor. Birkaç manşet hatırlatayım:
Star Gazetesi: "Ezan ve bayrak düşmanları"
Akit Gazetesi: "Ezan düşmanlarıyla mücadele namus borcumuzdur"
Sabah Gazetesi: "Bunlar ezan ve bayrak düşmanı"
Türkiye Gazetesi: "Düşmanlıkta ortaklar"
Güneş Gazetesi: "Ezanı ıslıklayan düşmanı alkışlar"
Milat Gazetesi: "Ezan düşmanları"
Yenisöz Gazetesi: "Ezan ve bayrak düşmanlarıyla mücadele edeceğiz"
Aynı gazeteler bu seçim döneminde popüler olan teröristlerle işbirliği, teröristlerle el ele verenler vs. gibi başlıklar altında yüzlerce haber yaptılar, yapıyorlar.
Bu bir aldatma, milletimizi kin ve düşmanlığa sevk etme, bazı kesimleri aşağılama değil midir?
Bir de ahlaksızlık değil midir? Neden mi?
Bugün Kandil'e, PKK'ya, HDP'ye terörist diyenler üç, beş yıl önce hangi manşetleri atmıştı hatırlatayım;
16 Kasım 2013 Hürriyet, "Coşkulu gün, Çözüm Baharı" manşetiyle çıkmıştı.
Milliyet, Barzani'nin açıklamalarından esinlenerek, "tarihi mesaj" manşeti atmıştı.
Sabah Gazetesi ise Erdoğan, Barzani, Şivan buluşmasını, "Tarihi buluşma" diye tariflendirip, "Biz Kardeşiz" manşetiyle servis ediyordu.
Star gazetesi, "Kürtçe "Biji Bratî" notuyla attığı "Yaşasın kardeşlik-Erdoğan'ın Diyarbakır devrimi" manşetiyle adeta mehter veriyordu.
Takvim, "Mahşere kadar kardeşiz"
Güneş, "Yeni Türkiye"
Yeni Akit, "Mahşere kadar kardeşiz"
Yeni Milat, "Elhamdüllillah" manşetleriyle çıkmıştı.
Herkes çağ atlarken biz, medyada bile 1919'ların mütareke basını çizgisine dönmüşüz. Yazık…
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024