Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluk yılları
Çocuk Mustafa, henüz bir asker değildi; ama içinde bir liderin kıvılcımı vardı. Sorgulayan, merak eden, adaletsizliğe boyun eğmeyen bir ruh… O kıvılcım, yıllar sonra bir milleti aydınlatacak bir meşaleye dönüşecekti.
10.11.2025 16:29:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Selanik'in taş sokaklarında, rüzgârın denizden getirdiği tuzlu kokular arasında küçük bir çocuk büyüyordu: Mustafa. Zekiye Hanım Mahallesi'nde, mütevazı bir evde başlayan bu hikâye, ileride bir milletin kaderini değiştirecek bir liderin ilk adımlarını anlatıyordu.
Mustafa, annesi Zübeyde Hanım'ın sevgi dolu, disiplinli ilgisiyle ve babası Ali Rıza Efendi'nin adaletli, çalışkan karakteriyle şekillendi. Babasının isteğiyle önce Şemsi Efendi Mektebi'ne gitti; modern öğretim yöntemleriyle tanıştı. Matematiğe özel bir ilgisi vardı. Sayılarla arası öylesine iyiydi ki öğretmeni ona "Kemal" adını verdi; "olgun, kâmil" anlamında… Artık adı Mustafa Kemal'di.
Ancak çocukluğu yalnızca ders kitapları arasında geçmedi. Selanik'in çok kültürlü yapısı, farklı dillerin ve geleneklerin iç içe geçtiği mahalleler, Mustafa'nın ufkunu erkenden genişletti. Arkadaşlarıyla deniz kıyısında oynarken, bazen uzaklara dalar, limana yanaşan gemilere bakardı. O gemilerin ardında bilinmeyen dünyalar vardı; belki de o günlerde, içinde bir merak ve keşif tutkusu filizlenmeye başlamıştı.
Babası Ali Rıza Efendi'nin erken ölümü, Mustafa için hayatın ilk büyük sınavıydı. Ailesiyle birlikte dayısının çiftliğine taşındılar. O günlerde Mustafa hem tarlada çalıştı hem de kitap okumaya devam etti. Zorluklara rağmen öğrenmekten hiç vazgeçmedi. Belki de o yıllarda, güçlü olmanın ve kendi ayakları üzerinde durmanın önemini en derinden kavradı.
Mustafa, annesi Zübeyde Hanım'ın sevgi dolu, disiplinli ilgisiyle ve babası Ali Rıza Efendi'nin adaletli, çalışkan karakteriyle şekillendi. Babasının isteğiyle önce Şemsi Efendi Mektebi'ne gitti; modern öğretim yöntemleriyle tanıştı. Matematiğe özel bir ilgisi vardı. Sayılarla arası öylesine iyiydi ki öğretmeni ona "Kemal" adını verdi; "olgun, kâmil" anlamında… Artık adı Mustafa Kemal'di.
Ancak çocukluğu yalnızca ders kitapları arasında geçmedi. Selanik'in çok kültürlü yapısı, farklı dillerin ve geleneklerin iç içe geçtiği mahalleler, Mustafa'nın ufkunu erkenden genişletti. Arkadaşlarıyla deniz kıyısında oynarken, bazen uzaklara dalar, limana yanaşan gemilere bakardı. O gemilerin ardında bilinmeyen dünyalar vardı; belki de o günlerde, içinde bir merak ve keşif tutkusu filizlenmeye başlamıştı.
Babası Ali Rıza Efendi'nin erken ölümü, Mustafa için hayatın ilk büyük sınavıydı. Ailesiyle birlikte dayısının çiftliğine taşındılar. O günlerde Mustafa hem tarlada çalıştı hem de kitap okumaya devam etti. Zorluklara rağmen öğrenmekten hiç vazgeçmedi. Belki de o yıllarda, güçlü olmanın ve kendi ayakları üzerinde durmanın önemini en derinden kavradı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































