Fazilet Partisi'nin (FP) kapatılmasına neden olduğu gerekçesiyle milletvekilliği düşürülen Nazlı Ilıcak, 5 yıl siyasetten yasaklanmasına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Nazlı Ilıcak, başvuru dilekçesinde "Merve Kavakçı'nın faturasının kendisine kesildiğini" söyledi.
'Rahibe okulunda okudum'
Ilıcak kendisini savunurken, İstanbul'daki Notre Dame de Sion lisesini kastederek, "Rahibe okulunda okudum. Laik Cumhuriye'te karşı tehdit değilim. 1974'ten beri yazdığım hiçbir makaleden dolayı hakkımda laik Cumhuriyet'e karşı olmaktan dava açılmadı. Tersine laik Cumhuriyet'i savunan pek çok yazım var" dedi.
Başvuru kişisel
Nazlı Ilıcak, FP adına Recai Kutan'ın yaptığı başvurunun ardından milletvekilliğinin düşürülerek 5 yıl siyasetten yasaklanmasına karşı AİHM'e kişisel başvuruda bulundu. Ilıcak başvurusunda, Anayasa Mahkemesi'nin kendisiyle ilgili milletvekilliğinin düşürülmesi ve 5 yıl siyaset yasağı cezasıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanmaya ilişkin 6'ıncı, düşünce özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu ve örgütlenme özgürlüğüyle ilgili 11'inci maddelerinin ihlal ettiğini savundu.
Neyle suçlandığımı bilmiyorum
Ilıcak başvurusunda, Yargıtay Başsavcısı tarafından kendisine yöneltilen suçlamaları tam olarak hiçbir zaman öğrenemediğini bu iddiaların belirsiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Ilıcak'ın başvurusu şöyle:
"Başsavcı (Kan emen vampirler) gibi, FP yöneticilerinin ve üyelerinin dini istismar ettiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Ecevit'in sözlerini tekrarlayarak iddialarını sürdürüyor. Bunlar somut sözler değil. Hakkımdaki iddialar, bütün ayrıntılarıyla bana bildirilmeli ve savunmam alınmalıydı. Benim laiklik karşıtı hareket ettiğimi ileri süren Başsavcı, sadece Kayseri'de yaptığım ve başörtüsü yasağını eleştirdiğim bir konuşmayı ele alıyor, bir de Merve Kavakçı ile Genel Kurul salonuna girmemi. Üstelik başörtüsü ile Meclis'e gelmeyi yasaklayan hiçbir hüküm bulunmuyor. Milletvekili adaylarının tesbitinde hiçbir yetkim bulunmuyordu. Merve Kavakçı ile Genel Kurul salonuna birlikte girdik. İkimiz de İstanbul milletvekiliydik. Merve Kavakçı'ya destek olmak amacıyla FP milletvekilleri onu alkışlıyorlardı. Ben bir çatışma olmasın diye FP'lileri yatıştırmaya gayret ettim.
Meclis'teki yemin töreninin ertesi günü, Kavakçı'yı savunmak için düzenlenen basın toplantısına iştirak edenlerin hiçbiri siyasi yasak kapsamına alınmazken sadece benim alınmam keyfiliğin açık bir örneği. FP'de milletvekili aday tespitinde hiçbir rolüm olmadı."
FP de beni savunmadı
Anayasa Mahkemesi'nde savunma hakkının elinden alındığını savunan Ilıcak, "Böylece adil yargılama hakkı ihlal edildi. Savunma hakkıma saygı gösterilmediği gibi, parti adına bu görevi üstlenenlerce de savunulmadım" görüşüne yer verdi.
AİHM'de Türkiye'ye karşı açılan davalar düştü
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Luzius Wildhaber, Türkiye'den gelen davaların sayısında düşüş yaşandığını dile getirdi. Türkiye'nin şikayet sıralamasında nüfusa oranla orta sıralarda yer aldığını belirten Wildhaber, yeni gelen dava sayısında başı çeken Rusya'dan çalışanların ve emeklilerin maaşlarının ödenmemesi, polisin kötü muamelesi gibi konularda davalar aldıklarını, İtalya'nın ise 'yargı sürecinin uzunluğu' davalarında 1'inci sırada olduğunu söyledi.
2300 dava sürüyor
Türkiye'den gelen 2 bin 300 davanın AİHM'de görülmeye devam ettiğini belirten Wildhaber, toplamda ise 20 binin üzerinde davaya baktıklarını söyledi. Wildhaber, ''Geçen yıllara bakarak bir değerlendirme yapıldığında bize gelen tüm davalar içinde Türkiye'den gelenler yüzde 8 gibi bir oran oluşturuyor. Nüfusa göre dava sayısı oranına bakıldığında Türkiye orta sıralarda'' dedi.
'Rahibe okulunda okudum'
Ilıcak kendisini savunurken, İstanbul'daki Notre Dame de Sion lisesini kastederek, "Rahibe okulunda okudum. Laik Cumhuriye'te karşı tehdit değilim. 1974'ten beri yazdığım hiçbir makaleden dolayı hakkımda laik Cumhuriyet'e karşı olmaktan dava açılmadı. Tersine laik Cumhuriyet'i savunan pek çok yazım var" dedi.
Başvuru kişisel
Nazlı Ilıcak, FP adına Recai Kutan'ın yaptığı başvurunun ardından milletvekilliğinin düşürülerek 5 yıl siyasetten yasaklanmasına karşı AİHM'e kişisel başvuruda bulundu. Ilıcak başvurusunda, Anayasa Mahkemesi'nin kendisiyle ilgili milletvekilliğinin düşürülmesi ve 5 yıl siyaset yasağı cezasıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanmaya ilişkin 6'ıncı, düşünce özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu ve örgütlenme özgürlüğüyle ilgili 11'inci maddelerinin ihlal ettiğini savundu.
Neyle suçlandığımı bilmiyorum
Ilıcak başvurusunda, Yargıtay Başsavcısı tarafından kendisine yöneltilen suçlamaları tam olarak hiçbir zaman öğrenemediğini bu iddiaların belirsiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Ilıcak'ın başvurusu şöyle:
"Başsavcı (Kan emen vampirler) gibi, FP yöneticilerinin ve üyelerinin dini istismar ettiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Ecevit'in sözlerini tekrarlayarak iddialarını sürdürüyor. Bunlar somut sözler değil. Hakkımdaki iddialar, bütün ayrıntılarıyla bana bildirilmeli ve savunmam alınmalıydı. Benim laiklik karşıtı hareket ettiğimi ileri süren Başsavcı, sadece Kayseri'de yaptığım ve başörtüsü yasağını eleştirdiğim bir konuşmayı ele alıyor, bir de Merve Kavakçı ile Genel Kurul salonuna girmemi. Üstelik başörtüsü ile Meclis'e gelmeyi yasaklayan hiçbir hüküm bulunmuyor. Milletvekili adaylarının tesbitinde hiçbir yetkim bulunmuyordu. Merve Kavakçı ile Genel Kurul salonuna birlikte girdik. İkimiz de İstanbul milletvekiliydik. Merve Kavakçı'ya destek olmak amacıyla FP milletvekilleri onu alkışlıyorlardı. Ben bir çatışma olmasın diye FP'lileri yatıştırmaya gayret ettim.
Meclis'teki yemin töreninin ertesi günü, Kavakçı'yı savunmak için düzenlenen basın toplantısına iştirak edenlerin hiçbiri siyasi yasak kapsamına alınmazken sadece benim alınmam keyfiliğin açık bir örneği. FP'de milletvekili aday tespitinde hiçbir rolüm olmadı."
FP de beni savunmadı
Anayasa Mahkemesi'nde savunma hakkının elinden alındığını savunan Ilıcak, "Böylece adil yargılama hakkı ihlal edildi. Savunma hakkıma saygı gösterilmediği gibi, parti adına bu görevi üstlenenlerce de savunulmadım" görüşüne yer verdi.
AİHM'de Türkiye'ye karşı açılan davalar düştü
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Luzius Wildhaber, Türkiye'den gelen davaların sayısında düşüş yaşandığını dile getirdi. Türkiye'nin şikayet sıralamasında nüfusa oranla orta sıralarda yer aldığını belirten Wildhaber, yeni gelen dava sayısında başı çeken Rusya'dan çalışanların ve emeklilerin maaşlarının ödenmemesi, polisin kötü muamelesi gibi konularda davalar aldıklarını, İtalya'nın ise 'yargı sürecinin uzunluğu' davalarında 1'inci sırada olduğunu söyledi.
2300 dava sürüyor
Türkiye'den gelen 2 bin 300 davanın AİHM'de görülmeye devam ettiğini belirten Wildhaber, toplamda ise 20 binin üzerinde davaya baktıklarını söyledi. Wildhaber, ''Geçen yıllara bakarak bir değerlendirme yapıldığında bize gelen tüm davalar içinde Türkiye'den gelenler yüzde 8 gibi bir oran oluşturuyor. Nüfusa göre dava sayısı oranına bakıldığında Türkiye orta sıralarda'' dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.