Irak Yönetim Konseyi'nin (tartışmalı) Türkmen kontenjanı Songül Çabuk; Kerkük'te yaptığı açıklamada "hiçbir ülkeden asker" istemediklerini açıklamış. Dahası da var; Songül Hanım Türkmen cephesine üye olmayacağını açıkladıktan sonra, "Türkiye'den çok Amerika'ya yakın" iddiası içinde "çok oluyorlar" demiş...
Songül Çabuk, geçen hafta Ankara'ya yaptığı ziyarette ise bu görüşlerinin kamilen zıddı sadedinde "Irak'a Türk askeri gelmelidir" demişti.
Peki Çabuk'un açıklamarından hangisini doğru kabul edip, hangsiine güvenceğiz?
Daha doğrusu Songül Çabuk, mahkemede doğru söyleyip karakolda mı şaşırdı?
Yoksa Songül Çabuk'a haksızlık mı ediyoruz? Cevap arayalım...
Süleymaniye baskınının sonuçlandırıldığı günlerde bölgede Özel Tim Kuvvetlerine komutanlık eden üst düzey bir asker, 30-40 Tükmen temsilcisini toplayarak bir konuşma yapar. Komutan'ın özetle söylediği şey şudur;
"Arkadaşlar, Irak'ta çok şey değişmiştir. Bizim içinde, sizin içinde... Geldimiz nokta itibarıyle bizden artık hiç birşey beklemeyin. Kendi başınızın çaresine bakmak zorundasınız..."
Komutan belliki sözlerinin Amerikalılar tarafından da duyulmasını istemektedir. Toplantının geniş tutulmasının sebebi de aslında budur. Bu açıklamaların ardından döndüğü Türkiye'de komutanın, bir üst rütbeye yükseltildiğini de aktaralım.
Türkiye'nin Türkmen politikasının bittiği, iflas ettiği an budur!
Gerisi fasa fiso...
Turgut Özal döneminde Cengiz Çandar'ın "benim yönlendirmemle başlamıştır (varın gerisi siz hesap edin)" dediği Türkmen sorumluluğu, zaten ABD'nin Irak politikalarına ters düşmeyen bir çizgi oluşturma iddiasında idi. Washington'un merhametine sığınarak ancak, Türkmenler hatırlanıyordu!
Irak'ı etnik temelde 3'e bölmeyi ve bir Kürt Devleti üretmeyi kafasına koyan ABD için Türkmen kavramının öne çıkması bölünmeyi hızlandırarak Irak'ın, "moda deyimle" çok kimlikli yapısını ortaya dökeceği için bir sakıncada taşımıyordu.
Bir şartla ki; bu durum ancak Irak'ın geçici senaryolarında kullanılabilirdi, Irak'ın finalinde değil...
Çandar'ında, Özal'ında göremdiği herhalde buydu, yada görüyorlardı da görmezden geldiler. Bu günlere giden yolun kilometre taşlarını "Türkmenleri öne çıkardık" adı altında o günden bu güne kullandılar. Sonuç malum...
Bu gün Ankara başına geçen kukuleta korkusuyla Türkmen meselesinde erimiş, konuyu Washington'un insafına terketmiştir. Üstelik kötü bir ahlakı da Türkmenlere sirayet ettirerek...
Türkmenler göremedikleri vefa, Türkiye'nin ABD'ye kayıtsız şartsız -kendilerine bile zarar veren bağımlılığı- nedeniyle yoldan çıkmışlardır. Hani son tahlilde "ABD seviciliğine" dönen Türkiye'nin Washington aşkı için, bu işi dolaylı değil doğrudan yapalım, muhatabı da kızdırmayalım haline bürünmüşlerdir.
Hüzünlü şarkıcının söylediği gibi "Ne kadar acı..."
Bir zamanlar "Türkiye orta ölçekte bir devlettir, bölgede de özel ağırlığı var" iddiasından, bir kaç milyon Türkmenine bile sahip çıkamayan zavallı bir pozisyona geriledik.
Hükümetin ağzında gevelediği ve ne anlama geldiğini ancak kendisinin bildiği "Türkmen" kart-kurtunuda sakın ciddiye almayın.
Bugün toplanacak MGK'da da, görülebilir gelecekte de Türkiye; Türkmen'in adını ağzına alamayacaktır. Sözler verilmiş, duası okunmuştur.
Türkiye'yi savunamayan zaten, Türkmen'i nasıl korusun ki!
Songül Çabuk, geçen hafta Ankara'ya yaptığı ziyarette ise bu görüşlerinin kamilen zıddı sadedinde "Irak'a Türk askeri gelmelidir" demişti.
Peki Çabuk'un açıklamarından hangisini doğru kabul edip, hangsiine güvenceğiz?
Daha doğrusu Songül Çabuk, mahkemede doğru söyleyip karakolda mı şaşırdı?
Yoksa Songül Çabuk'a haksızlık mı ediyoruz? Cevap arayalım...
Süleymaniye baskınının sonuçlandırıldığı günlerde bölgede Özel Tim Kuvvetlerine komutanlık eden üst düzey bir asker, 30-40 Tükmen temsilcisini toplayarak bir konuşma yapar. Komutan'ın özetle söylediği şey şudur;
"Arkadaşlar, Irak'ta çok şey değişmiştir. Bizim içinde, sizin içinde... Geldimiz nokta itibarıyle bizden artık hiç birşey beklemeyin. Kendi başınızın çaresine bakmak zorundasınız..."
Komutan belliki sözlerinin Amerikalılar tarafından da duyulmasını istemektedir. Toplantının geniş tutulmasının sebebi de aslında budur. Bu açıklamaların ardından döndüğü Türkiye'de komutanın, bir üst rütbeye yükseltildiğini de aktaralım.
Türkiye'nin Türkmen politikasının bittiği, iflas ettiği an budur!
Gerisi fasa fiso...
Turgut Özal döneminde Cengiz Çandar'ın "benim yönlendirmemle başlamıştır (varın gerisi siz hesap edin)" dediği Türkmen sorumluluğu, zaten ABD'nin Irak politikalarına ters düşmeyen bir çizgi oluşturma iddiasında idi. Washington'un merhametine sığınarak ancak, Türkmenler hatırlanıyordu!
Irak'ı etnik temelde 3'e bölmeyi ve bir Kürt Devleti üretmeyi kafasına koyan ABD için Türkmen kavramının öne çıkması bölünmeyi hızlandırarak Irak'ın, "moda deyimle" çok kimlikli yapısını ortaya dökeceği için bir sakıncada taşımıyordu.
Bir şartla ki; bu durum ancak Irak'ın geçici senaryolarında kullanılabilirdi, Irak'ın finalinde değil...
Çandar'ında, Özal'ında göremdiği herhalde buydu, yada görüyorlardı da görmezden geldiler. Bu günlere giden yolun kilometre taşlarını "Türkmenleri öne çıkardık" adı altında o günden bu güne kullandılar. Sonuç malum...
Bu gün Ankara başına geçen kukuleta korkusuyla Türkmen meselesinde erimiş, konuyu Washington'un insafına terketmiştir. Üstelik kötü bir ahlakı da Türkmenlere sirayet ettirerek...
Türkmenler göremedikleri vefa, Türkiye'nin ABD'ye kayıtsız şartsız -kendilerine bile zarar veren bağımlılığı- nedeniyle yoldan çıkmışlardır. Hani son tahlilde "ABD seviciliğine" dönen Türkiye'nin Washington aşkı için, bu işi dolaylı değil doğrudan yapalım, muhatabı da kızdırmayalım haline bürünmüşlerdir.
Hüzünlü şarkıcının söylediği gibi "Ne kadar acı..."
Bir zamanlar "Türkiye orta ölçekte bir devlettir, bölgede de özel ağırlığı var" iddiasından, bir kaç milyon Türkmenine bile sahip çıkamayan zavallı bir pozisyona geriledik.
Hükümetin ağzında gevelediği ve ne anlama geldiğini ancak kendisinin bildiği "Türkmen" kart-kurtunuda sakın ciddiye almayın.
Bugün toplanacak MGK'da da, görülebilir gelecekte de Türkiye; Türkmen'in adını ağzına alamayacaktır. Sözler verilmiş, duası okunmuştur.
Türkiye'yi savunamayan zaten, Türkmen'i nasıl korusun ki!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021