Sahiden, KKTC'nin referandum sonrası kazancı ne oldu?
Türkler yüzde 70'e yakın bir oranla Ada'daki Annan Planı'na destek vererek nasıl bir kazanım elde ettiler?
Ya Rumlar?
Onlar "hayır" diyerek hayırlı bir iş mi yapmışlardı ki AB'ye alındılar?
Bizimki hayal kurmak mı, çekememezlik mi, alınganlık mı?
Başka bir deyişle; oyalanmak mı?
İçeride kendi kendimize oyalanmamız yetmezmiş gibi; dıştan güdümlü oyalama taktikleri üzerimizde kurgulanıyor.
AB'den mali destek gelecekti nerede?
ABD ambargoyu kaldıracaktı gören var mı?
Türkler, KKTC ortada; söz verenler, sözünü tutmayanlar nerede peki ?
Başbakan Talat gerçekleri yeni yeni görmeye başladı.
Denktaş, bazılarının gözünde yeni aklanıyor.
Oğul Denktaş ise iki arada bir derede.
Koalisyon ortağı Demokrat Parti Lideri ve KKTC Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş da Talat gibi siteme başladı.
BM toplantıları için New York'ta bulunan Denktaş, ABD'nin, BM'nin ve AB'nin KKTC'ye ekonomik ve siyasal bir desteğinin olacağına dair olumlu kanaat beslemediğini, böyle bir sinyal almanın şu aşamada mümkün olmadığını söyledi.
" AB yardımı alarak Türkiye'nin sırtına yük(!) olmaktan kurtulacak" denen KKTC'ye vaadedilen yardımların esamesi okunmuyor.
Hemen her yıl Türkiye'den periyodik şekilde ve aksamadan gelen maddi yardım batmış olmalı ki; bazı kesimler bundan böyle AB yardımı ile ayakta kalınacağını ve KKTC'nin Türkiye olmadan yürüyebileceği söylemekteydiler.
Bunu böyle söyleyenler piyasada görünmüyor.
"258 Milyon Euro gelecek" diyenler bunun üç yıllık zamana bölüneceğini ve Rum kanalıyla geleceğini kamuoyundan gizlemeye çabalıyorlar.
Gümrük Birliği'ne tek yanlı gönüllü olan Türkiye, Rum Devletini(!) yakın süreçte tanıyacak.
Atina'nın siyasal baskılarına da zaman içerisinde boyun eğmek durumunda kalınacak.
Ne Annan Planı, Ne Brüksel asfaltı,
Ne Talat'ın pembe sevdası, Ne Ankara'nın zoraki zorlamaları...
TürkiyeAB, KKTCBM ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde rayına oturması için Türk siyasilerinin daha anlamlı adımlar atması gerekmekte.
AB içerisinde Yunan'a ve Rum'a boyun eğmektense; AB'siz ulusal öncelikleri korumak ve gözetmek daha akıllıca değil mi?
Akılsız kafanın yükünü ayaklar çekiyor.
Yarım asırdır değişmeyen AB aşığı kafaların yükünü Türk halkının çekmesi gibi.
Sahiden bir düşündüm de bulamadım..
40 yıldır ne kazandık?
Türkler yüzde 70'e yakın bir oranla Ada'daki Annan Planı'na destek vererek nasıl bir kazanım elde ettiler?
Ya Rumlar?
Onlar "hayır" diyerek hayırlı bir iş mi yapmışlardı ki AB'ye alındılar?
Bizimki hayal kurmak mı, çekememezlik mi, alınganlık mı?
Başka bir deyişle; oyalanmak mı?
İçeride kendi kendimize oyalanmamız yetmezmiş gibi; dıştan güdümlü oyalama taktikleri üzerimizde kurgulanıyor.
AB'den mali destek gelecekti nerede?
ABD ambargoyu kaldıracaktı gören var mı?
Türkler, KKTC ortada; söz verenler, sözünü tutmayanlar nerede peki ?
Başbakan Talat gerçekleri yeni yeni görmeye başladı.
Denktaş, bazılarının gözünde yeni aklanıyor.
Oğul Denktaş ise iki arada bir derede.
Koalisyon ortağı Demokrat Parti Lideri ve KKTC Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş da Talat gibi siteme başladı.
BM toplantıları için New York'ta bulunan Denktaş, ABD'nin, BM'nin ve AB'nin KKTC'ye ekonomik ve siyasal bir desteğinin olacağına dair olumlu kanaat beslemediğini, böyle bir sinyal almanın şu aşamada mümkün olmadığını söyledi.
" AB yardımı alarak Türkiye'nin sırtına yük(!) olmaktan kurtulacak" denen KKTC'ye vaadedilen yardımların esamesi okunmuyor.
Hemen her yıl Türkiye'den periyodik şekilde ve aksamadan gelen maddi yardım batmış olmalı ki; bazı kesimler bundan böyle AB yardımı ile ayakta kalınacağını ve KKTC'nin Türkiye olmadan yürüyebileceği söylemekteydiler.
Bunu böyle söyleyenler piyasada görünmüyor.
"258 Milyon Euro gelecek" diyenler bunun üç yıllık zamana bölüneceğini ve Rum kanalıyla geleceğini kamuoyundan gizlemeye çabalıyorlar.
Gümrük Birliği'ne tek yanlı gönüllü olan Türkiye, Rum Devletini(!) yakın süreçte tanıyacak.
Atina'nın siyasal baskılarına da zaman içerisinde boyun eğmek durumunda kalınacak.
Ne Annan Planı, Ne Brüksel asfaltı,
Ne Talat'ın pembe sevdası, Ne Ankara'nın zoraki zorlamaları...
TürkiyeAB, KKTCBM ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde rayına oturması için Türk siyasilerinin daha anlamlı adımlar atması gerekmekte.
AB içerisinde Yunan'a ve Rum'a boyun eğmektense; AB'siz ulusal öncelikleri korumak ve gözetmek daha akıllıca değil mi?
Akılsız kafanın yükünü ayaklar çekiyor.
Yarım asırdır değişmeyen AB aşığı kafaların yükünü Türk halkının çekmesi gibi.
Sahiden bir düşündüm de bulamadım..
40 yıldır ne kazandık?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005