İçinde bulunduğumuz bu dünya hayatını hep bir hesap endişesi ile, hep bir ahiret endişesi ile yaşayanların ebedi hayatta her türlü korku ve endişeden uzak olacaklarını hayat kitabımızdan öğreniyoruz.
"Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır."
"Cehennemin uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar."
"En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar."(Enbiya:101-103)
"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler."(Fussilet:30-32)
Ağzımızdan çıkanlardan, dilimizden dökülenlerden, satırlara döktüklerimizden bir gün mutlaka hesap vereceğiz endişesi taşımak?
Aldıklarımızdan-sattıklarımızdan, ürettiklerimizden-tükettiklerimizden, yediklerimizden-yedirdiklerimizden günün birinde inceden inceye hesaba çekileceğimizi akıldan çıkarmamak?
Yaptığımız iş, seçtiğimiz meslek, oturduğumuz koltuk, işgal ettiğimiz makam direkt ya da dolaylı kul hakkı ile, hele hele yetim hakkı ile ilgili ise kılı kırk yarmak, hep bir hesap şuuru ile hareket etmek ve kul hakkından ateşten kaçar gibi kaçmak?
Oturduğumuz koltuk, işgal ettiğimiz makam ve üzerimize aldığımız yönetme emaneti, bütün bir toplumun hak ve hukuku ile ilgili ise, endişeden ve korkudan uykularımızın kaçması?
Yaşımız-başımız, mesleğimiz-işimiz, hayalimiz-düşümüz ne olursa olsun, attığımız adımları, yaptığımız işleri hesap şuuru içinde ve hesap verme endişesi ile yaparsak ebedi alemde kazananlardan olacağımız gibi bu hayatta da kazançlı çıkanlardan olacağız.
Kainatı yaratan, kainat içinde bir nokta mesabesindeki gezegenimizi yaratıp bizi buraya yerleştiren, bütün şartları yaşamamıza uygun kılan Yüce Yaratıcı öyle buyuruyor:
"Kendilerini Allah'ın emirlerine karşı gelmekten koruyanlar, Rablerinin kendilerine verdiklerinden yararlanarak cennetler ve nimetler içinde olacaklardır. Rableri onları cehennem azabından koruyacaktır."
" Onlara şöyle denecektir: "Dizili koltuklara yaslanarak, yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyiniz, içiniz!" Onlara çok güzel eşler de veririz."
"İnananlar ve soyları da imanlı olarak kendilerine uyanları, soyları ile buluştururuz. Onların yaptıklarından hiçbir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazandığına karşılık rehindir."
"Onlara, hoşlarına giden meyvelerden ve etten de veririz."
"Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar; ama burada kötü söz de yoktur, günah işleme de."
"Sedefteki inci gibi olan hizmetçileri, etraflarında dolaşırlar."
"Birbirlerine yönelip soru sorarlar."
"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler." (Tur:17-28)
Bu doğrultuda daha bir çok Kur'an ayetinden anlıyoruz ki; bu hayatı hep bir hesap korkusu ile yaşayanlar öteki alemde her türlü korkudan emin olacaklardır.
"Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır."
"Cehennemin uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar."
"En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar."(Enbiya:101-103)
"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler."(Fussilet:30-32)
Ağzımızdan çıkanlardan, dilimizden dökülenlerden, satırlara döktüklerimizden bir gün mutlaka hesap vereceğiz endişesi taşımak?
Aldıklarımızdan-sattıklarımızdan, ürettiklerimizden-tükettiklerimizden, yediklerimizden-yedirdiklerimizden günün birinde inceden inceye hesaba çekileceğimizi akıldan çıkarmamak?
Yaptığımız iş, seçtiğimiz meslek, oturduğumuz koltuk, işgal ettiğimiz makam direkt ya da dolaylı kul hakkı ile, hele hele yetim hakkı ile ilgili ise kılı kırk yarmak, hep bir hesap şuuru ile hareket etmek ve kul hakkından ateşten kaçar gibi kaçmak?
Oturduğumuz koltuk, işgal ettiğimiz makam ve üzerimize aldığımız yönetme emaneti, bütün bir toplumun hak ve hukuku ile ilgili ise, endişeden ve korkudan uykularımızın kaçması?
Yaşımız-başımız, mesleğimiz-işimiz, hayalimiz-düşümüz ne olursa olsun, attığımız adımları, yaptığımız işleri hesap şuuru içinde ve hesap verme endişesi ile yaparsak ebedi alemde kazananlardan olacağımız gibi bu hayatta da kazançlı çıkanlardan olacağız.
Kainatı yaratan, kainat içinde bir nokta mesabesindeki gezegenimizi yaratıp bizi buraya yerleştiren, bütün şartları yaşamamıza uygun kılan Yüce Yaratıcı öyle buyuruyor:
"Kendilerini Allah'ın emirlerine karşı gelmekten koruyanlar, Rablerinin kendilerine verdiklerinden yararlanarak cennetler ve nimetler içinde olacaklardır. Rableri onları cehennem azabından koruyacaktır."
" Onlara şöyle denecektir: "Dizili koltuklara yaslanarak, yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyiniz, içiniz!" Onlara çok güzel eşler de veririz."
"İnananlar ve soyları da imanlı olarak kendilerine uyanları, soyları ile buluştururuz. Onların yaptıklarından hiçbir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazandığına karşılık rehindir."
"Onlara, hoşlarına giden meyvelerden ve etten de veririz."
"Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar; ama burada kötü söz de yoktur, günah işleme de."
"Sedefteki inci gibi olan hizmetçileri, etraflarında dolaşırlar."
"Birbirlerine yönelip soru sorarlar."
"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler." (Tur:17-28)
Bu doğrultuda daha bir çok Kur'an ayetinden anlıyoruz ki; bu hayatı hep bir hesap korkusu ile yaşayanlar öteki alemde her türlü korkudan emin olacaklardır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024