Neden, hazmettirmek başkalarına hazmetmek ise hep bize düşüyor?
Kandırmak başkalarına kandırılmak ise sürekli bize düşüyor?
Nasıl oluyor ki, gülmek hep başkalarına ağlamak ise sürekli bize düşüyor?
Zevk ve sefa, şen-şakrak bir hayat başkalarına elem-keder, hüzün ve gözyaşı hep bize düşüyor?
Neden, her devirde ve her dönemde Anadolu coğrafyasında yaşayan anaların payına hep ağlamak düşer de bu konuda akıl ve ilim sahipleri sürekli susmayı tercih ederler?
Her devirde ağlayan ve ağlatılan anaların evlatları yoksa ilim mahfellerinde yok mudurlar?
Bu milletin anasını ağlatanlar, ağlatmaya devam edenler neden güle-oynaya orta yerde dolaşıyorlar da; "hani hep beraber olacaktık, acıları da sevinçleri de paylaşacaktık" diyen çıkmıyor?
Neden; yer altı ve yer üstü kaynakları itibariyle en zengin ülkelerden birinde yaşıyor olmamıza rağmen nüfusumuzun yüzde doksanı fakr u zaruret içinde yaşamak zorunda bırakılıyor ve geçim sıkıntısından ötürü aileler dağılıyor, nesiller perişan oluyor?
Niçin, uzun zamandan beri bu topraklarda "bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul" tarzında bir paylaşım hakim?
Nasıl oluyor da; koca koca kitleler siyasilerin "Bismillah Allahuekber" diyerek kurdele kesmesini çılgınca alkışlıyor da neyin kurdelesi olduğunu asla önemsemiyor?
Niçin; Müslüman olduğunu iddia eden kalabalıklar, siyasilerin kilise kurdelesi keserken, dinler bahçesi kurdelesi keserken "bismillah Allahuekber" demelerini yadırgamıyor, rahatsızlık duymuyorlar?
Nasıl oluyor ki; "sakal tıraşı olurken besmele çekmek haramdır" fetvası veren sakallı-şalvarlı ekipler, kilise kurdelesi keserken "besmele" çekenlere her seçimde tam destek veriyorlar?
Nasıl oluyor da; yaptığı düzenlemelerle, çıkardığı yasalarla terörü palazlandırıp bu gün vatan evlatlarının üçer-beşer şehit olmalarının yolunu açan siyasiler gidip bir şehit cenazesinde bir aşır okuyarak bu cinayet çapında suçunu örtebiliyor?
Niçin, Müslüman Türk milleti tarihinde on altı imparatorluk kurulup yıkıldığı, hepsinin de tarihe karıştığı gerçeği üzerinde kafa yormaz, düşünmez?
Nasıl oluyor da, bu kadar üniversiteye sahip, bu kadar genç nüfusa, dolayısıyla okuyan bir nesle sahip olan bir ülke koskoca imparatorluk bakiyesi üzerinde kurulmuş ve daha yüzyılını dahi tamamlamamış olan genç devlet üzerine titremiyor, kem gözlerden sakınmıyor, harici ve dahili hilekarların hilelerine karşı uyanık olamıyor?
Niçin, okur-yazar kesimi, üniversite çevreleri ve hacı hoca takımı şu tarihi uyarıya kulak tıkarlar ve kulaklarının üstüne yatmayı tercih ederler:
"? Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Kandırmak başkalarına kandırılmak ise sürekli bize düşüyor?
Nasıl oluyor ki, gülmek hep başkalarına ağlamak ise sürekli bize düşüyor?
Zevk ve sefa, şen-şakrak bir hayat başkalarına elem-keder, hüzün ve gözyaşı hep bize düşüyor?
Neden, her devirde ve her dönemde Anadolu coğrafyasında yaşayan anaların payına hep ağlamak düşer de bu konuda akıl ve ilim sahipleri sürekli susmayı tercih ederler?
Her devirde ağlayan ve ağlatılan anaların evlatları yoksa ilim mahfellerinde yok mudurlar?
Bu milletin anasını ağlatanlar, ağlatmaya devam edenler neden güle-oynaya orta yerde dolaşıyorlar da; "hani hep beraber olacaktık, acıları da sevinçleri de paylaşacaktık" diyen çıkmıyor?
Neden; yer altı ve yer üstü kaynakları itibariyle en zengin ülkelerden birinde yaşıyor olmamıza rağmen nüfusumuzun yüzde doksanı fakr u zaruret içinde yaşamak zorunda bırakılıyor ve geçim sıkıntısından ötürü aileler dağılıyor, nesiller perişan oluyor?
Niçin, uzun zamandan beri bu topraklarda "bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul" tarzında bir paylaşım hakim?
Nasıl oluyor da; koca koca kitleler siyasilerin "Bismillah Allahuekber" diyerek kurdele kesmesini çılgınca alkışlıyor da neyin kurdelesi olduğunu asla önemsemiyor?
Niçin; Müslüman olduğunu iddia eden kalabalıklar, siyasilerin kilise kurdelesi keserken, dinler bahçesi kurdelesi keserken "bismillah Allahuekber" demelerini yadırgamıyor, rahatsızlık duymuyorlar?
Nasıl oluyor ki; "sakal tıraşı olurken besmele çekmek haramdır" fetvası veren sakallı-şalvarlı ekipler, kilise kurdelesi keserken "besmele" çekenlere her seçimde tam destek veriyorlar?
Nasıl oluyor da; yaptığı düzenlemelerle, çıkardığı yasalarla terörü palazlandırıp bu gün vatan evlatlarının üçer-beşer şehit olmalarının yolunu açan siyasiler gidip bir şehit cenazesinde bir aşır okuyarak bu cinayet çapında suçunu örtebiliyor?
Niçin, Müslüman Türk milleti tarihinde on altı imparatorluk kurulup yıkıldığı, hepsinin de tarihe karıştığı gerçeği üzerinde kafa yormaz, düşünmez?
Nasıl oluyor da, bu kadar üniversiteye sahip, bu kadar genç nüfusa, dolayısıyla okuyan bir nesle sahip olan bir ülke koskoca imparatorluk bakiyesi üzerinde kurulmuş ve daha yüzyılını dahi tamamlamamış olan genç devlet üzerine titremiyor, kem gözlerden sakınmıyor, harici ve dahili hilekarların hilelerine karşı uyanık olamıyor?
Niçin, okur-yazar kesimi, üniversite çevreleri ve hacı hoca takımı şu tarihi uyarıya kulak tıkarlar ve kulaklarının üstüne yatmayı tercih ederler:
"? Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025