"Yahudi bilmem kaç asırlık gizli imparatorluğunu açığa vurma yolunda. Yahudi bugün dünyada ve Türkiye'de en kuvvetli demlerini yaşamaktadır. Birinci Dünya Harbi Yahudi'nin dünyasını hakim kılma hamlesi. İkinci Dünya Harbi ona karşı uyanan ırki kini boğdurma harekâtıdır. Üçüncü Dünya Harbi de onun yüzünden çıkabilir". Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek, yıllar önce böyle söylemişti. Yıllar sonra 11 Eylül olayı oldu. Bu olaydan bir hafta sonra kendisiyle yapılan bir röportajda ABD'li politikacı Lydon La Rouche de şu değerlendirmeyi yapıyordu: "11 Eylül olayı, bir makyaj operasyonudur. Bunu yapan, katiyyen ABD dışındaki güçler değildir. Başka ülkelerin insanları kullanılmış olabilir. Fakat bunu yapanlar, ABD içindeki güçlerdir. Hedef ABD'de yönetim darbesi yapmak, olur ve olmasa da, ABD'yi savaşa sürüklemektir". LaRouche şöyle devam ediyordu: "ABD ve daha pek çok ülke için tehdit oluşturan İsrail durdurulmalı".
İsrail'in ABD'yi kendi emellerine alet ettiğini görüp de, bu tespitlere katılmamak mümkün mü?" İkiz kulelerin vurulması, ardından ABD'nin Afganistan'a saldırması, İran ve Irak'ın gündeme getirilmesi, Mossad'ın eseridir" diyenler çok oldu. Fakat bu sözlerin üstü örtüldü ve örtülüyor. Medyaya hakim olan Yahudiler, bu görüşleri gayri ciddi göstererek, gündemden kaldırmayı başardılar. Ama göreceksiniz, bir zaman sonra, bu görüşlerin ciddiyeti ve doğruluğu anlaşılacaktır. Anlaşılmasına anlaşılacaktır ama, Yahudiler çoktan dereden karşıya geçmiş olacaklardır. Dileriz bu sefer öyle olmaz. Biliyoruz, bazıları hemen "bu bir komplo teorisidir" deyip geçeceklerdir. Onlara şunu hatırlatmak isteriz: "Bir komplonun ilk tedbiri, herkesi bir komplonun olduğuna inandırmaktır".
ABD yönetimi içerisinde CIA'nın önemini herkes bilir. Ama bu örgütün 1947 yılında ABD'nin mason başkanı Truman tarafından Yahudi sermayesi ile Yahudi ideallerine hizmet için kurulduğunu herkes bilmez. Bilenler de söylemezler. Dahası CIA ile Mossad arasında çok sıkı bir işbirliği vardır. Bu işbirliği o derece yüksek ve öylesine kabul edilmiş ki, Clinton'un Mossad ajanı olduğu bilinen James Woolsey'i, CIA başkanlığına atamasına bile ses çıkaran olmamıştır. Başka bir deyişle CIA ve Mossad siyonizmin bir parçasıdır.
ABD'de Yahudilerin gücünü konu alan birçok kitaplar yazıldı. Bunların en önemlilerinden biri Paul Findley'in kitabıdır. Fgindley kitabında Yahudi lobisinin bir organı olan Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nin adını "Başkentin Kralı" koymuştur. İsrail'in ABD içindeki gücünü kongre üyesi olan Mervyn M. Dymally, şöyle ifade ediyor: "İsrail hükümetini İsrail parlamentosunda eleştirmek, Amerikan Kongresi'nde eleştirmekten çok daha kolaydır".
ABD'nin içinde ve dışında bulunan bütün Yahudiler, ABD'yi Müslümanlara karşı tahrik ediyor. Tabiri caizse, Yahudiler bir taşla birkaç kuş vurmak istiyorlar. ABD'ye hedef olarak İran ve Irak'ı gösteriyorlar. Görünüşte Türkiye'yi dışta tutuyorlar, ama en büyük tuzağı Türkiye'ye kuruyorlar. İsrail ile dost olanların, bu tuzağı görmesi mümkün olabilir mi? Körle yatan şaşı kalkar. Halbuki Ortadoğu'daki olayları ve ABD'nin dış politikasını değerlendirirken,beynelmilel Siyonizmin hedeflerini hesaba katmak şarttır. Bunu hesaba katmadan yapılan bütün değerlendirmeler yanlış, en azından hatalı olur. Kuzey Irak politikasına bu açıdan bakınca, İsrail'in tuzağı gayet açık bir şekilde görülür. Tabii, bakacak veya görecek göz varsa.
İsrail'in ABD'yi kendi emellerine alet ettiğini görüp de, bu tespitlere katılmamak mümkün mü?" İkiz kulelerin vurulması, ardından ABD'nin Afganistan'a saldırması, İran ve Irak'ın gündeme getirilmesi, Mossad'ın eseridir" diyenler çok oldu. Fakat bu sözlerin üstü örtüldü ve örtülüyor. Medyaya hakim olan Yahudiler, bu görüşleri gayri ciddi göstererek, gündemden kaldırmayı başardılar. Ama göreceksiniz, bir zaman sonra, bu görüşlerin ciddiyeti ve doğruluğu anlaşılacaktır. Anlaşılmasına anlaşılacaktır ama, Yahudiler çoktan dereden karşıya geçmiş olacaklardır. Dileriz bu sefer öyle olmaz. Biliyoruz, bazıları hemen "bu bir komplo teorisidir" deyip geçeceklerdir. Onlara şunu hatırlatmak isteriz: "Bir komplonun ilk tedbiri, herkesi bir komplonun olduğuna inandırmaktır".
ABD yönetimi içerisinde CIA'nın önemini herkes bilir. Ama bu örgütün 1947 yılında ABD'nin mason başkanı Truman tarafından Yahudi sermayesi ile Yahudi ideallerine hizmet için kurulduğunu herkes bilmez. Bilenler de söylemezler. Dahası CIA ile Mossad arasında çok sıkı bir işbirliği vardır. Bu işbirliği o derece yüksek ve öylesine kabul edilmiş ki, Clinton'un Mossad ajanı olduğu bilinen James Woolsey'i, CIA başkanlığına atamasına bile ses çıkaran olmamıştır. Başka bir deyişle CIA ve Mossad siyonizmin bir parçasıdır.
ABD'de Yahudilerin gücünü konu alan birçok kitaplar yazıldı. Bunların en önemlilerinden biri Paul Findley'in kitabıdır. Fgindley kitabında Yahudi lobisinin bir organı olan Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nin adını "Başkentin Kralı" koymuştur. İsrail'in ABD içindeki gücünü kongre üyesi olan Mervyn M. Dymally, şöyle ifade ediyor: "İsrail hükümetini İsrail parlamentosunda eleştirmek, Amerikan Kongresi'nde eleştirmekten çok daha kolaydır".
ABD'nin içinde ve dışında bulunan bütün Yahudiler, ABD'yi Müslümanlara karşı tahrik ediyor. Tabiri caizse, Yahudiler bir taşla birkaç kuş vurmak istiyorlar. ABD'ye hedef olarak İran ve Irak'ı gösteriyorlar. Görünüşte Türkiye'yi dışta tutuyorlar, ama en büyük tuzağı Türkiye'ye kuruyorlar. İsrail ile dost olanların, bu tuzağı görmesi mümkün olabilir mi? Körle yatan şaşı kalkar. Halbuki Ortadoğu'daki olayları ve ABD'nin dış politikasını değerlendirirken,beynelmilel Siyonizmin hedeflerini hesaba katmak şarttır. Bunu hesaba katmadan yapılan bütün değerlendirmeler yanlış, en azından hatalı olur. Kuzey Irak politikasına bu açıdan bakınca, İsrail'in tuzağı gayet açık bir şekilde görülür. Tabii, bakacak veya görecek göz varsa.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018