Ramazan ayı ile birlikte yaşanan ibadet yoğunluğuyla ruhi olgunluk elde edildiği, kişilerin bu konuda gayret ve nasiplerince mesafe kat ettiklerini dile getirmiştik. Güzel görmek, güzel düşünmek, olaylara hep olumlu açıdan bakmak çoğu zaman faydalıdır ancak bu mantık hiçbir zaman müminin feraset duygusunu yok etmemelidir.
İbadetlerle ruhi olgunluğa erişirken etrafımızda cereyan eden olaylara da ibret nazarıyla bakmak, doğru tedavi için doğru teşhis yapmak gerekmektedir.
Eskilerin sıklıkla kullandığı geçmişi yâd etmek adına bir cümle vardır. “nerede o eski günler” diye…
Yaşadığımız bazı olaylar bize de “nerede o eski günler” dedirtiyor. Güncelliği açısından bu makalemizde “nerede o eski ramazanlar” diyerek bazı tespitlerde bulunmak istedik.
Ramazan ayı ile birlikte başlayan oruç ibadeti, özellikle Türk İslam medeniyetinde çok önemli bir yere sahiptir…
Bu aya ve oruca o kadar saygı gösterilirdi ki, inancı ya da mazereti gereği oruç tutmayanlar bile asla açıktan oruç yemezler, oruç tutmadıklarını saygı gereği gizlemeyi daha uygun görürlerdi. Büyükler kendi çocuklarının karnını evinde doyurur, asla sokakta bir şeyler yiyip içmelerine müsaade etmezlerdi…
Ramazan geldiği zaman içkili lokanta ve eğlence yerleri dahi kapılarına “tadilat nedeniyle bayrama kadar kapalıyız” yazısını asar, Oruca ve Ramazan ayına saygıda asla kusur etmezlerdi.
Sokaklarda kimseler, açıktan yemez, içmez, sigarasını tüttürmezdi...
Gün oldu devran oldu, sözde dindarların hâkim olduğu, sözde dindarlığın iktidar olduğu bir toplum yapısına kavuşuldu. Öyle uygulamalar, öyle olaylar görmeye başladık ki; eski günleri, sözde dindar olunmayan günleri arar olduk. Sokaklara din değil, dinsizlik ve edepsizlik hâkim olmaya başladı. Öyle şeylere şahit olmaya başladık ki, Müslümanlar ve gerçek dindarlar sokaklarda yabancılaşmaya başladı...
Şu mübarek Ramazanda insanlar elindeki sigarasını fütursuzca içmeye, sokaklarda elinde dondurmasını yalayarak gezmeye, misafir olduğu esnafının oruç olduğunu bile bile “siz oruçsunuz biliyorum ama ben oruç tutmuyorum, bana az şekerli bir kahve ısmarlayın da içeyim” diyenlere, elinde su şişesiyle gezen başörtülü kadınlara şehit olmaya başladık.
Orucun farz olduğunu bildiği halde sözüm ona “nasılsa mazeretim var ben oruçlu değilim o zaman saklamaya gerek yok, nasılsa Allah biliyor” mantığı ile sokaklarda başörtülü kadınlar bile oruç tutmadıklarını gizleme lüzumu hissetmiyorlar. Bu ne haldir?
Bunun haklarla, özgürlüklerle, hoşgörüyle hiçbir alakası yoktur. Bu olsa olsa edepsizliktir. İnsan oruç tutmasa bile başkasının inancına en azından saygılı olur. İnsan en azından Allah’ın en fazla değer verdiği Ramazan ve oruca saygı duyar, edep eder.
Ben elli yaşın üstündeyim. Anamın bu yaşıma kadar Ramazanda özel günlerinin ne zaman olduğunu, yani hangi gün oruçsuz olduğunu bilmem. Oruca ve oruçluya duyduğu saygıdan dolayı kendi evinde, kendi çocuklarından ve eşinden bile mazereti olduğu halde oruçsuzluğunu gizlemiştir. Onu böyle davranmaya sevk eden imanı ve edebidir. Allah ona sağlıklı ve uzun ömürler ihsan eylesin.
Şimdikilere ne demeli? Allah ıslah etsin demekten başka ne diyebiliriz ki? Kur’an ve sünnetten yoksun; Allah, Peygamber, Ehl-i Beyt sevgisinden yoksun kimselerden edepli davranış beklemek zaten beyhude bir bekleyiştir. Allah sonumuzu hayreyliye…
İbadetlerle ruhi olgunluğa erişirken etrafımızda cereyan eden olaylara da ibret nazarıyla bakmak, doğru tedavi için doğru teşhis yapmak gerekmektedir.
Eskilerin sıklıkla kullandığı geçmişi yâd etmek adına bir cümle vardır. “nerede o eski günler” diye…
Yaşadığımız bazı olaylar bize de “nerede o eski günler” dedirtiyor. Güncelliği açısından bu makalemizde “nerede o eski ramazanlar” diyerek bazı tespitlerde bulunmak istedik.
Ramazan ayı ile birlikte başlayan oruç ibadeti, özellikle Türk İslam medeniyetinde çok önemli bir yere sahiptir…
Bu aya ve oruca o kadar saygı gösterilirdi ki, inancı ya da mazereti gereği oruç tutmayanlar bile asla açıktan oruç yemezler, oruç tutmadıklarını saygı gereği gizlemeyi daha uygun görürlerdi. Büyükler kendi çocuklarının karnını evinde doyurur, asla sokakta bir şeyler yiyip içmelerine müsaade etmezlerdi…
Ramazan geldiği zaman içkili lokanta ve eğlence yerleri dahi kapılarına “tadilat nedeniyle bayrama kadar kapalıyız” yazısını asar, Oruca ve Ramazan ayına saygıda asla kusur etmezlerdi.
Sokaklarda kimseler, açıktan yemez, içmez, sigarasını tüttürmezdi...
Gün oldu devran oldu, sözde dindarların hâkim olduğu, sözde dindarlığın iktidar olduğu bir toplum yapısına kavuşuldu. Öyle uygulamalar, öyle olaylar görmeye başladık ki; eski günleri, sözde dindar olunmayan günleri arar olduk. Sokaklara din değil, dinsizlik ve edepsizlik hâkim olmaya başladı. Öyle şeylere şahit olmaya başladık ki, Müslümanlar ve gerçek dindarlar sokaklarda yabancılaşmaya başladı...
Şu mübarek Ramazanda insanlar elindeki sigarasını fütursuzca içmeye, sokaklarda elinde dondurmasını yalayarak gezmeye, misafir olduğu esnafının oruç olduğunu bile bile “siz oruçsunuz biliyorum ama ben oruç tutmuyorum, bana az şekerli bir kahve ısmarlayın da içeyim” diyenlere, elinde su şişesiyle gezen başörtülü kadınlara şehit olmaya başladık.
Orucun farz olduğunu bildiği halde sözüm ona “nasılsa mazeretim var ben oruçlu değilim o zaman saklamaya gerek yok, nasılsa Allah biliyor” mantığı ile sokaklarda başörtülü kadınlar bile oruç tutmadıklarını gizleme lüzumu hissetmiyorlar. Bu ne haldir?
Bunun haklarla, özgürlüklerle, hoşgörüyle hiçbir alakası yoktur. Bu olsa olsa edepsizliktir. İnsan oruç tutmasa bile başkasının inancına en azından saygılı olur. İnsan en azından Allah’ın en fazla değer verdiği Ramazan ve oruca saygı duyar, edep eder.
Ben elli yaşın üstündeyim. Anamın bu yaşıma kadar Ramazanda özel günlerinin ne zaman olduğunu, yani hangi gün oruçsuz olduğunu bilmem. Oruca ve oruçluya duyduğu saygıdan dolayı kendi evinde, kendi çocuklarından ve eşinden bile mazereti olduğu halde oruçsuzluğunu gizlemiştir. Onu böyle davranmaya sevk eden imanı ve edebidir. Allah ona sağlıklı ve uzun ömürler ihsan eylesin.
Şimdikilere ne demeli? Allah ıslah etsin demekten başka ne diyebiliriz ki? Kur’an ve sünnetten yoksun; Allah, Peygamber, Ehl-i Beyt sevgisinden yoksun kimselerden edepli davranış beklemek zaten beyhude bir bekleyiştir. Allah sonumuzu hayreyliye…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İdeal Türk genci ‘ırkçı değil milliyetçi olacak’ / 01.05.2025
- İdeal Türk genci ‘fundamentalist olmayacak dindar olacak’ / 30.04.2025
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İdeal Türk genci ‘fundamentalist olmayacak dindar olacak’ / 30.04.2025
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025