logo
19 NİSAN 2024

'Net sıfır' hedefi nükleer enerji olmadan mümkün değil

Küresel bir salgın ortasında olunmasına rağmen iklim değişikliği kaygılarının ilk sırada yer aldığına dikkat çeken Seul Ulusal Üniversitesi Nükleer Termal-Hidrolik Mühendisliği Laboratuvarından Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Erol Biçer, 'Büyük bir çoğunluk endişeli ama buna rağmen çoğu insan nükleer enerjinin bu konuda bir çözüm olabileceğinin farkında bile değil' dedi
22.03.2021 13:57:00
'Net sıfır' hedefi nükleer enerji olmadan mümkün değil
'Net sıfır' hedefi nükleer enerji olmadan mümkün değil
Dünyadaki tüm ülkeleri etkileyen küresel salgının yanında, iklim değişikliği de küresel acil sorunların başında geliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Oxford Üniversitesinin yaptığı kapsamlı bir ankete göre, 50 ülkede nüfusun yaklaşık üçte ikisi, iklim değişikliği için harekete geçilmesini istiyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise "Geri dönüşü olmayan noktaya çok yakınız" uyarısında bulunuyor.
'Salgını bitirmek iklim değişikliği sorununu çözmekten çok çok daha kolay' sözleri ise ABD'li iş insanı Bill Gates'e ait. Covid-19'dan önce küresel bir salgın olabileceği konusunda da öngörülerini dile getiren Gates, 'İklim hakkında bilinmesi gereken iki sayı var; 'elli bir milyar ve sıfır'. 51 milyon ton sera gazı, dünyanın yıllık olarak atmosfere saldığı miktar. Sıfır ise ulaşmamız gerek rakam' diyor.
Net sıfır hedefi, fosil emisyonlarını tamamen ortadan kaldırmayı ve tüm enerji ihtiyaçlarının çok düşük karbon seçenekleriyle karşılanmasının yollarını bulmayı gerektiriyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Dünya Nükleer Birliği (WNA) gibi kuruluşlar ise nükleer enerji olmadan net sıfır hedefinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor.

Hak ettiği saygıyı görecek mi'

Nükleer enerji, küresel düşük karbonlu elektrik üretiminin yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Dünyayı net sıfıra götürecek bir yol için nükleer enerjinin tam potansiyeline ulaşması gerekiyor. İklim değişikliğine karşı savaştaki rolü, sürdürülebilir ve güvenilir şekilde elektrik üretimi ve enerji bağımsızlığı sağlaması, temiz havaya katkısı, ekonomik ve sosyal refaha katkıları ile dikkat çeken nükleer enerjinin şu anda yaklaşık yüzde 1'i elektrik dışı uygulamalar için kullanılıyor. Hidrojen üretmek, deniz suyunu tuzdan arındırmak ve binaları ısıtmak için nükleer enerjinin kullanılması ise iklim krizinin çözümünde nükleerin rolünü daha öteye taşıyacağını gösteriyor. Buna rağmen nükleer enerjinin hak ettiği saygıyı elde etmek için mücadele etmesi 'ironik' bulunuyor.

'Bilinmezden gelen korku, nükleer büyümenin önündeki ana engellerden biri'

Seul Ulusal Üniversitesi Nükleer Termal-Hidrolik Mühendisliği Laboratuvarından Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Erol Biçer'e göre, nükleer enerjinin toplumdaki kabulünün istenilen düzeye gelmemiş olmasının arkasında, 'bilinmezden gelen korku' yatıyor. Biçer'e göre bu korku, nükleer büyümenin önündeki ana engellerden biri. Toplumun nükleer enerjiye olan yaklaşımının eğitim ve kültür seviyesine göre değişiklik gösterdiğini hatırlatan Biçer, anketlerin nükleer hakkında olumsuz görüşe sahip olan kişilerin radyasyon konusundaki efsanelere inanan kesim olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Biçer, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilk nükleer enerji santraline sahip olmak için gün sayan Türkiye'de de nükleer enerji ve etkileri konusunda çok fazla bilgi kirliliği, ön yargı ve şehir efsanesinin söz konusu olduğunu vurguladı.

'Nötr grup, nükleerin pozitif algısında çok büyük rol oynayabilir'

Biçer, nükleer enerjiye karşı olan insanlardaki bilgi eksikliklerinin hemen fark edebileceğini ifade ederek, 'ben nükleer enerjiden elektik üretimine karşıyım' yerine 'ben nükleer enerjiye karşıyım' cümlesinin daha sık duyulduğunu söyledi. Biçer, 'Bu da aslında insanların ne kadar az bilgilendirildiklerini ve popüler kültürün etkisiyle nükleerin sadece radyasyon yayan ve hastalık yapan bir olgu olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Nükleer enerjinin kabulü konusunda yapılan anketlere bakıldığında neredeyse simetrik bir normal dağılım (Gauss Fonksiyonu) görülüyor. Kesinlikle karşı çıkanlar ve tamamen destek olanlar genellikle aynı seviyelerde dağılımın azınlık kısımlarını oluştururken, normal şekilde destekleyenler ve karşı olanlar grafiğin artan ve azalan kısımlarında yer alıyorlar. Nükleer enerjinin toplumlardaki kabul edilebilirliğinin en kilit noktası ise bu grafiğin tepe noktasında yer alan ve nükleer enerjiyi desteklemeyen ancak karşı da olmayan kısımdan oluşuyor. Nötr görüşe sahip olan bu geniş kitle, verilecek doğru ve güvenilir bilgiler sayesinde nükleerin pozitif algısında çok büyük rol oynayabilir' dedi.

'Nükleer enerjiye desteğin en yüksek olduğu yerler nükleer santrallerin bulunduğu bölgeler'

'Nükleer enerjinin gerçek potansiyeline ulaşması için yeniden odaklanmanın ve çıtayı daha da yükseğe koymanın zamanı geldi' diyen Biçer, insanların en çok önemsedikleri sorunları çözme potansiyeline sahip bir teknoloji hakkında doğru bilgilendirme yapılması gerektiğini kaydetti. Biçer, 'Nükleer hakkında konuşmalarımızı değiştirmekle işe başlamalıyız. Sadece 'nükleer enerji güvenli' demek yerine nükleer enerjinin topluma olan katkısının büyüklüğünü ve muadillerine göre faydalarını anlatmalıyız. Radyasyon ve kullanılmış yakıt konseptlerinin aslında ne anlama geldiğini kolay ve güncel yöntemlerle açıklamamız da önemli. Nükleer enerjinin ikinci en büyük düşük karbonlu elektrik kaynağı olduğu çoğunluğun farkında bile olmadığı bir gerçek. Dünyanın geleceğinde kritik bir rolü var ve halkın nükleer enerjiyi anladıkça onu daha çok desteklediğini biliyoruz. Nükleer enerjiye desteğin en yüksek olduğu yerler nükleer santrallerin bulunduğu bölgeler. Rusya'da 2019 yılında nükleer santrallere yakın 60 şehirde 10 bin kişi üzerinde araştırmada ankete katılanların yarısından fazlasının nükleer santrali büyük bir avantaj olarak kabul ettikleri gözlendi. Mersin'de inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Santralinin referans santrali olan Novovoronej NGS'nin bulunduğu Voronej bölgesinde destek oranı ise yüzde 75 olarak belirlendi. Fransa'da 2019 yılında nükleer enerji algısı için yapılan ankete göre, Fransız halkının yüzde 69'u nükleer enerjinin sera gazı üretimine ve iklim değişikliğine katkıda bulunduğunu, Fransa'daki düşük karbonlu enerjinin bir numaralı kaynağı olduğunu düşünüyor. Nükleer geri dönüşüm ve yeniden işleme tesisi bulunan La Hague yakınlarında ikamet edenlerin yüzde 71'i, nükleer santrallerin bulunduğu Tricastin / Melox çevresinde ikamet edenlerin yüzde 62'si nükleer hakkında olumlu bir görüşe sahip, istihdam ve ekonomik katkısı hakkında daha fazla bilgi sahibi. La Hague'de yüzde 77'si, Tricastin / Melox'da yaşayanların yüzde 68'i ise tesislerin güvenliğinden emin. Ancak dünyanın pek çok yerinde hala birçok yanlış anlamayla karşı karşıyayız. İnsanların nükleer enerji algısında filmler, TV veya kurgusal kitaplar gibi popüler kültür kaynakları rol oynuyor' diye konuştu.

'Çoğu insan nükleer enerjinin iklim değişikliğine çözüm olabileceğinin farkında bile değil'

Biçer, küresel bir salgın ortasında olunmasına rağmen iklim değişikliği kaygılarının ilk sırada yer almasıyla ilgili olarak da 'Büyük bir çoğunluk endişeli ama buna rağmen çoğu insan nükleer enerjinin bu konuda bir çözüm olabileceğinin farkında bile değil. Nükleer endüstri ön yargıları kırmak için iyi niyetle, şeffaf biçimde bu teknolojinin ne kadar güvenli olduğunu, insanların neden endişelenmemeleri gerektiğini anlattıkça, insanlar psikolojik olarak 'endişelenecek bir şey olması gerektiğini' düşünüyorlar. Nükleer enerjinin getirdiği önemli faydalara, çevreye katkılarına, dünyanın enerji ihtiyacı için güvenilir, ekonomik, düşük karbonlu yüksek kapasiteli elektrik üreten, çok sayıda yüksek kaliteli iş ve istihdam sağlayan, sürdürebilir kalkınma için önemli bir enerji kaynağı olma özelliğine odaklanılmalı' ifadelerini kullandı.

'Bilimi inananlar değiştirecek'

İnsanların yenilenebilir enerji fikrini sevdiklerini, iklim değişikliğine çözüm olarak güçlü bir şekilde desteklediklerini kaydeden Biçer, nükleer atık hakkında soru sormanın, nükleer enerjiyle ilgili endişeleri dile getirmenin yaygın olduğuna, ancak yenilenebilir kaynaklardan bahsederken bu soruların hiç sorulmadığına dikkat çekti. Biçer, "Güneş atığı, yenilenebilir enerji için arazi kullanımı, hava koşullarına bağlı üretim, henüz mevcut olmayan depolama çözümleri gibi sorular genel olarak sorulmuyor. Ön yargılarla oluşan endişeleri, şüpheleri sorgulamak daha kolay bir yöntem. Bir enerji kaynağı ile ilgili pozitif bir algı varsa zorluklarını kimse duymak bile istemiyor. Nükleer enerjinin yenilenebilir enerji ile birlikte temiz enerji karmasının en büyük gücü olduğu daha fazla kabul edildikçe, düşük karbonlu enerji seçeneği olarak nükleerin potansiyeli daha iyi anlaşıldıkça destek artıyor. Nükleere destek konusunda olumlu değişim de var. Özellikle yeni nesil genç insanlar bu konuda yeni bakış açıları da getiriyor. Destekleyen çevrecilerin sayısı artıyor, pro nükleer gösterileri yapılıyor. Sadece 2020 Eylül ayı boyunca Avustralya'dan Arjantin'e, İngiltere'den Kanada'ya, Almanya'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne, Finlandiya'dan Tayvan'a, Belçika'dan Sudan'a ve Hollanda'dan Güney Kore'ye kadar dünyanın farklı ülkelerinde 40'tan fazla şehirde tren istasyonlarında, parklarda, meydanlarda gösteriler gerçekleştirildi. Bizler de artık halkın kabulünden bahsetmekten ziyade bu teknolojinin insanlığa yararlarını, daha iyi bir dünya için önemli bir seçenek olduğunu anlatıyoruz" şeklinde konuştu.
Bilimsel gerçeklere dayalı bir nükleer yol hikayesi anlattıklarını belirten Biçer, sorgulayan ve bilimsel gerçeklere inanan insanların nükleer algısında pozitif değişimi oluşturacaklarına inandığını da sözlerine ekledi.İHA
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!

 
 
Yenimesaj.com.tr'ye açıklamalarda bulunan İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, sanayide ara ve teknik eleman sorunu yaşandığına işaret ederek, "Bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakalı müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor" dedi.
18.04.2024 23:37:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!


İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, basınla düzenlediği sohbet toplantısında, istihdamda yaşanan sorunlara parantez açarak, önemli açıklamalarda bulundu. Eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Taycı, şunları söyledi: "Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkânlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkâr arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım."

Kakaoda neler oluyor?

Son dönemde kakaonun tonunun 10 bin, kakao yağınınkinin ise 32 bin doları aştığına işaret eden Taycı, dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65'lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika'da yetiştiği bilgisini verdi. Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Uzak Doğu'da da kısmi olarak Malezya'nın ve Endonezya'nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika'daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021'den 2022'ye geçerken yüzde 7'lik bir küçülme olmuş. 2022'den 2023'e geçerken de yüzde 10'luk bir küçülme olmuş." Taycı, kakaolu ürünler sektörüne dünyada 10 civarında şirketin yön verdiğine işaret ederek, bu şirketlerin kakao üreticilerini desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi

Tokat'ta meydana gelen deprem nedeniyle il genelinde okullarda eğitime 1 gün ara verildi.
18.04.2024 21:34:00 / Güncelleme: 18.04.2024 21:39:10
Haber Merkezi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat Valiliğinden yapılan açıklamada, deprem dolayısıyla il genelinde okullarda Cuma günü eğitim ve öğretime ara verildiği duyuruldu.

Öte yandan evlerine girmekte çekinen vatandaşların spor salonlarında misafir edileceği belirtildi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.