Neydi Kapitalizm?

Evet, yıllardır değişik ideolojileri sahiplenme gayreti, benliğimize aykırı kültürleri taklide çalışmamız ve insan fıtratına aykırı olan fikir ve ideolojileri birbirimize kabul ettirebilmek için birbirimizi ezdik. Hatta kavga ve cinayetlerle dolu günler geçirdik ve başarıyı kaçırdığımız gibi böl parçala diyenleri mutlu ettik. Aslımızı, benliğimizi unuttuk.Peki geriye ne kaldı?... Halkının büyük çoğunluğu mutsuzluğa terkedilmiş, ülkeyi yönetmede milletin istek ve ölçüleriyle değil; iç ve dış menfaat gruplarının çıkarlarını korumayı ve arttırmayı hedef edinmiş iktidarlarla ve de her iktidar döneminde servetini ve menfaatlerini arttırmış mutlu azınlık çeteleri. İşte geride kalanlar?Bazılarımız komünizm adına çıktı meydana, bazıları kapitalizm adına vs. Neyi, niye savunduğunu, kimin için mücadele ettiğini bilmeden, anlamadan? Kimisi serbest piyasa dedi, kimisi materyalizm dedi, kimisi kapitalizm dedi. İnsan fıtratına ters, insanın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan bu sistemler bir bir tükendi ve tükeniyor. Ezerek tükeniyor, acı çektirerek tükeniyor, öldürerek tükeniyor. Bilirsiniz bir yangını söndürmek için su serptiğinizde daha çok duman çıkarır. İşte dünyanın yangını olan kapitalizmde bu aşamada. Gerçi insanlar bu sistemi tam manasıyla kavrayabilselerdi bu kadar derin yaralar almazlardı. Ama bizlere hoş gösterdiler, mutluluk olarak yamadılar. Çok şükür içimizden bir insan (Prof. Dr. Haydar Baş) çıktı; Hayır bu sistem seni mutlu edemez. Bu sistem seni açlığa, ölüme mahkûm etmiş, dumanıyla gözünü karartmış göremiyorsun, diyor ve sana bu sistemi anlatıyor ki, düşmanını tanısın;    "Kapitalizmin insan tarifi 'en az emeklen çok kar sağlayan akıl sahibi varlıktır" Bu insan, sadece kendini düşünür, sadece kendisi için yaşar. İhtiyaçları sınırsızdır. Kaynakları sınırlı kabul edilen bu insanın, gözü açtır. Sömürücüdür ve yalnızca güçlünün ayakta kalabildiğine inanır.""Kapitalist sistemin devlet anlayışında 'devletin küçültülmesinden' bahsedilirken, bunun anlamı devletin "topluma hizmet yönünün küçültülmesidir" yoksa bu sistemlere göre, devletin tek gelir kaynağı olan vergilerin toplanması ve kayıt dışının kayıt altına alınması adı altındaki devletin, güçlü bir şekilde halkın üzerindeki hâkimiyetini savunurlar? Yani küçülen devlet, devletin vergi toplayan yüzü değil, hizmet götüren tarafıdır.""Kapitalizmde esas olan üretim ve kardır. Sanayi üretiminin gelişmesi için sınırlı kabul edilen kaynaklar, kapitalist ülkelerin denetimine geçmelidir ki, kapitalizmin çarkları dönebilsin. Bu anlayışın sonucu olarak geri kalmış veya henüz gelişme sürecindeki ülkeler sömürge haline getirilmiştir?""Kapitalist sistemler, ekonominin kendi kendine dengeye gelebileceğini savunurlar.'Her arz kendi talebini oluşturmaktadır' diye ifade edilen bu görüşe göre; piyasalara kimse müdahale etmeden de arz talep dengesi kendi kendine sağlanmaktadır?""Yine fiyatların 'elastik' olduğu iddiasında bulunan kapitalist modeller, arz ve talep dengesinde meydana gelen dalgalanmaların bu elastikiyet sayesinde sağlanacağını iddia ederler. Bu sebeple devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkan bu sistemlerde devlet, serbest piyasa hareketlerinin önünde engel olarak görülmüştür. Böylece piyasalar güya 'serbestlik' adı altında, küresel aktörlerin kontrolüne terk edilmiştir?" (Kaynak; Sosyal Devlet-Milli Devlet)Daha yazılacak çok şey var kapitalizm hakkında, ama anlamak için kendimizin hayattaki pozisyonuna bakması yeterli olacaktır. Bugün Avrupa, Amerika ve içimizdeki para babalarının, insana, devlete ve piyasalara bakışlarının yukarıda anlatılanlardan farklı olduğunu kim söyleyebilir. İşin garibi patronunun esiri olmuş, ailesine bile zaman ayırmakta zorlanan ama bu fedakârlıklarının karşılığını bile alamayan insan gruplarının çıkıp kapitalizmi savunmasıdır veya şikâyeti yokmuş gibi kabullenmesidir. Artık bu oyunu bozup, Milli Ekonomi Modelini hayat geçmesi için gayret etmeliyiz. Yoksa her gelen gün bir önceki günden daha çetin olacaktır?