Şuayyibe yenilgisinden sonra Nurettin Bey Irak komutanlığına atanır. 19 Mayıs 1915'de Bağdat'a gelir. İlk iş olarak Arap askerlerinden oluşan birliklere çeki düzen vermek ister.Irak'taki İngiliz birliklerinin başına, Şuayyibe vuruşmasından sonra General Nikson getirilir.General Nikson 24 Mart 1915'de kendisine Delhi Hükümeti tarafından verilen yönergeleri geldiği 9 Nisan 1915 tarihinden itibaren uygulamaya başlar. Bu yönergelerin maddeleri şunlardır:1-Basra vilayetini kapsayan bütün aşağı Irak topraklarının yollarının elde bulundurulması.2-İran petrol bölgesi ile borularının güveninin sağlanması. 3-Askeri yönden Basra vilayetinin tamamen ele geçirilmesi ve Bağdat seferi için bir tasarının hazırlanması. 4-İngiliz birliklerinin, İran'ın yansızlığına saygılı davranması. Nikson, 24 Mart yönergesinin birinci maddesini hemen uygulamaya koyar. 21 Mayısta Amarra üzerine saldırır. Şehri koruyan Arap askerleri vuruşmadan dağılırlar. General Nikson, 23-25 Temmuzunda Nasiriye'yi, 28 Eylülde de Kut-ül-Amarra'yı alır. Çünkü askeri birliklerin ekserisini oluşturan Arap asıllı askerler dağılınca Nurettin Bey geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu nedenle Nurettin Bey, Iraklı Türklerden ve Anadolu'dan gelen askerlerle İngiliz kuvvetlerine karşı önce savunma yapar, yeterli güce ulaştıktan sonra da saldırıya geçmek ister. Yeni birliklerle Selman- Pak yöresine giderek mevzilenir.24 Ekim 1915'de General Towsvend komutasındaki İngilizler, Bağdat üzerine hareket ederler. Nurettin Bey, İngilizleri Saman-Pak'ta bekler. Onun birliği büyük bir askeri birlik değildir. Tümen büyüklüğünde falan da değildir. Küçük bir birliktir ama genetik yapılarında vuruşma yetenekleri bulunan Türk askerlerinden oluşan bir birliktir.22 Kasımda saldırıya geçen İngilizler Türklerle üç gün üç gece durmaksızın savaşırlar. Üçüncü günü İngilizler geri çekilirler. 3 Aralık 1915'de ancak Kut-ül-Amarra'da savunmaya geçebilirler. Kut-ül Amarra Dicle nehrinin bir büklümünde kurulmuş bir yarımada durumunda 1200 metre genişliğinde bir berzahla bağlı bir arazi üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Savunulması çok kolaydır. 9-10 Aralık tarihlerinde Nurettin Bey bir saldırı düzenler. Fakat bu saldırı başarılı olmaz. Çünkü askerimizde ucu süngülü tek mekanizmalı 50-60 yıllık Osmanlı mavzeri vardır. Modern top ve silahları yoktur. Üstelik İngilizler nehirden de motorlu deniz araçları ile hem yiyecek hem de silah ve cephane yardımı alıyordu. Nurettin Beyin bu durumu önleyecek silah ve vasıtaları yoktur. Nurettin Bey Kut-ül-Amarra'yı alamayınca 12 Aralık 1915 günü Dicle nehri boyunca Şeyh Saab'a kadar ileler. Ayni gün Mareşal Von Der Golç Paşa VI ordu komutanı olarak Bağdat'a gelir. Osmanlı karargâhının Aziziye'de olduğunu öğrenince oraya gelir ve komutanlığı devralır. Artık Golç Paşa VI. Ordu komutanı olarak Irak ve İran'daki kuvvetlerin komutanıdır Nurettin Bey, 12 aralıkta, Golç Paşa'nın Irak komutanı olarak gelişine çok üzülür. Kendisi yoktan bir şeyler yaratırken yeni komutanın gelişini kabullenememiştir ve Genel Kurmaylık'a şu teli çekmiştir: "Irak Ordusu Golç Paşanın askeri bilgilerine muhtaç olmadığını göstermiştir? Irakta halk Müslüman iken ve onu Cihad-ı Ekbere çağırdığımız bir sırada Müslüman olmayan bir komutan göndermekle açık bir tezatta bulunuyoruz."Enver Paşa, Irak VI. Ordu komutanlığını önce Çanakkalede bulunan Albay Mustafa Kemal'e teklif eder. Mustafa Kemal şartlı olarak kabul edeceğini söyler. Nedir diye sorduğunda, kurmay heyetimi kendi arkadaşlarımdan seçerek giderim der. Enver Paşa onun bu isteğini kabul etmez. Çünkü, Alman Genelkurmaylığına, kısacası emperyalizmine yakasını kaptırdığı için ve borç para alabilmek için ordunun kurmay heyetine hep Almanları getiriyordu. Bu davranışı İttihat Terakki'nin kuruluş prensiplerine tamamen aykırıdır. Çünkü bu dernek veya siyasi kuruluş olarak emperyalizme karşı Türk bağımsızlığını korumak için tamamen milli amaçlar için kurulmuştur. Ama İttihat Terakkinin sözünü söyleyen ve ülkeyi savaşa sürükleyen üçlü ekip savaş ihtiyaçlarını karşılamak için Alman subaylarına teslim olmuşlardı. Onlar da savaşı kendi çıkarlarına göre yönetiyorlar.Golç Paşa, Nurettin beyi Kut-ül- Amarra'nın alınması için görevlendirir. Ve ona burada saldırı yapmamasını ablukayı devam ettirerek aç bırakmakla teslim alınabileceğini söyler. Daha sonra İran'a gider.Nurettin Bey, 22 Aralıkta Kut-ül-Amarra'ya bir saldırı daha yapar Fakat başarısızlıkla sonuçlanır. Kut-ül-Amara'yı alamayınca Dicle boyunca ilerler. Şeyh Saad'a kadar gelen yeni İngiliz birliklerini 24 Aralıkta durdurur. Daha sonra İngilizler, 6 Ocak 1916 da Kut-ül-Amarradaki kuşatmayı kaldırmak için büyük kuvvetlerle saldırırlar. Nurettin Bey elindeki birliklerle kahramanca savunma yapar. 21-22 Ocak 1916 günlerinde Hana-Fellahiye'de İngiliz saldırısını kırar. Nurettin Bey bu başarılı savunmayı yaptığı günün ertesinde görevden alınır ve cepheye gelmiş olan Halil Beye görevi devreder. Halil Bey Enver Paşa'nın amcasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011