AB yıllardan bu yana beklenmekte olan bir krizi yaşamaya başladı. Yüzyıllardır kanlı savaşlar yaşamış olan Avrupa ülkelerini bir araya getirmek, pek çok Avrupalı devlet adamının hayali olmuştu. Tam bu hayali gerçekleştirmeye çok yaklaştıklarını düşünürken, Fransa ve Hollanda'nın telafisi çok zor belki de imkânsız olan "hayır"larıyla karşılaştı Avrupa.AB'nin bu krizi bekleniyordu. Benim için ve Prof. Dr. Haydar Baş'ı uzun zamandır takip edenler için, bu kriz hiç sürpriz olmadı. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden AB'nin bir mezarlık olacağını ifade etmişti. Bu tespitini yakın bir geçmişte şu veciz ifadelerle tekrar ortaya koymuştu; "Beş bin yıllık Türk İslam medeniyeti ve 80 yıllık Cumhuriyet birikimi AB mezarlığına defnedilmek istenilmektedir."Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardan beri AB'nin dağılacağını ifade ediyordu. AB'nin tek devlet olma yolundaki en büyük adımı sayılabilecek Euro'ya geçişle birlikte, Almanya ekonomisinin durağanlaşacağını, Almanya'da işsizlik oranının yükseleceğini ve borç almak zorunda kalacağını, bu sürece devam edildiği takdirde on beş yıla kalmaz AB'nin dağılacağını, yıllar önce söylemişti.Son yıllarda AB'de meydana gelen gelişmelerden ve özellikle AB anayasası referandumlarından hayır çıkmasından sonra Euro birliğinin tartışılmaya başlanması ve bu tartışmaların öncelikle referandumlara hayır diyen Fransa ve Hollanda da değil de Almanya'da ve onu takiben İtalya'da ortaya çıkması Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yıllar öncesinden yaptığı tespitleri doğru çıkaran gelişmeler oldu.Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar öncesinden görüp ifade ettiği bu gerçeği, AB yetkilileri bile yeni yeni görebiliyorlar. İtalya'nın Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Roberto Maroni, La Republica gazetesinde geçtiğimiz hafta yayınlanan demecinde, "Euro, kaygıyla iflasını izlemekte olduğumuz Avrupa modelinin gayrimeşru çocuğudur. İtalyan liretine geri dönülmesi için referanduma gidilmesini isteyeceğiz" şeklinde ifade etmesi Avrupalı yetkililerin yıkılmakta olan AB gerçeğiyle yüzleştiğini göstermektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkaran başka gelişmeler de yok değil. Financial Times gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre 2030 yılına kadar, birlik içinde 40 milyon kişi, emeklilik yaşını aşmış olacak. Çalışma yaşındaki kişilerin sayısı da 2030 yılına kadar 21 milyon azalmış olacak. Avrupa'nın doğum oranı yüzde bir buçuk yani ölüm oranının altında. 25 üyeli Avrupa Birliği'nin sadece iki üyesinde nüfus artıyor. Bu ülkeler Malta ve Güney Kıbrıs. Bu araştırma AB'yi geçmişindekinden daha büyük bir karanlık Ortaçağ'ın beklediğini göstermektedir. Almanya: AB'nin en büyük krizi yaşayan ülkesi. Doğurganlık oranı artmazsa bu yüzyılın sonunda nüfusu 82 milyondan 24 milyona düşecek. Hükümet doğan çocuk başına aylık 100 Euro ödüyor. Kadınların hem çocuk sahibi olup hem de çalışabilmesi için yuvaların çoğu ücretsiz.İtalya: Yüzde 0.8' lik doğurganlık oranıyla Avrupa'nın en kötü durumdaki ülkesi. 2050 yılına kadar nüfusu 57 milyondan 41 milyona düşecek. Çocuk doğuran her kadına 1000 Euro, 2 ve daha fazla çocuk sahibi olan ailelere ise 5 yıl içerisinde 10 bin Euro veriliyor. İspanya: Çocuk sahibi olan aileler, yılda çocuk başına 1000 Euro daha az vergi ödüyor. Hükümet, "Bir kendiniz, bir eşiniz, bir de ülkenizin geleceği için 3 çocuk yapın!" sloganıyla çiftlere çocuk başına yılda 3 bin dolar ödemeyi taahhüt ediyor.Fransa: Çocuk sahibi kadınlar 4 ay "tam maaşlı bebek izni" alabiliyor. Hükümet, "3 çocuk sahibi olun otomobiliniz bedavaya gelsin" çağrısı yapıyor.AB'nin en önemli ve güçlü ekonomisine sahip ülkesi olan Almanya'da 2004 yılında iflas rekoru kırıldı. Federal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre geçen yıl Almanya'da toplam iflaslar, 118 bin 274 ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardan beri ifade ettiği tespitlerin tek tek ortaya çıkmasına rağmen ne hazin tecellidir ki, siyasiler burunlarının dikine gitmeye devam etmektedirler. AB'nin karanlığına doğru bu gidişat önlenmediği takdirde Türkiye'nin taviz verme süreci devam edecektir. Türkiye'nin problemlerinin Brüksel'den veya Washington'dan gelen senaryolarla çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Yıllar öncesinden yaptığı tespitlerle lider geçinen pek çok kişinin hala farkına varamadığı bir doğrulukla AB'nin bugün yaşadığı problemleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'a Türk siyasetinin kulak verme zamanı artık gelmiştir. Türk siyaseti Prof. Dr. Haydar Baş'ın sosyal devlet projesi kapsamındaki görüşlerinden istifade etmek istemeseler de Türk milleti artık çözüm istemekte ve Prof. Dr. Haydar Baş'a her geçen gün daha fazla kulak vermektedir.Bütün bu gelişmeler Türk milletinin geleceğinin Kuvayı Milliye'nin omuzlarında Prof. Dr. Haydar Baş liderliğinde şekilleneceğini göstermektedir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023