‘O, sonu olmayan Baki’dir’
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: “Allah, her zaman olan ilk, sonu olmayan Baki’dir. Alınlar O’na secdeye kapanır, dudaklar O’nun birliğini zikreder. Yarattığı zaman eşyayı sınırladı ki O’na benzemesinler. Sınırlar, hareketler, aletler ve uzuvlarla vehimler onu takdir edemez”





İmam Ali (a.s.) bu hutbesinde Allah'ın yaratıcılığından şöyle bahsetmektedir.
"Hamd, kulları yaratan, yeryüzünü döşeyip düzenleyen, alçak yerlerinden seller akıtıp, aralarını yükseklikleri bitkilerle bezeyen Allah'a mahsustur. İlk oluşuna bir başlangıç, ezeli oluşuna bir son yoktur. O her zaman olan ilk, sonu olmayan Baki'dir. Alınlar O'na secdeye kapanır, dudaklar O'nun birliğini zikreder. Yarattığı zaman eşyayı sınırladı ki O'na benzemesinler. Sınırlar, hareketler, aletler ye uzuvlarla vehimler O'nu takdir edemez.
O'na, 'ne zaman vardı?' veya 'ne zamana kadar olacak?' gibi ifadeler kullanılamaz. Zahir'dir; 'nereden?' denemez. Batın'dır; 'nerede?' diye sorulamaz. Cisim değil ki sonuna erişilsin, örtülü değildir ki bir şey ihata etsin. Eşyaya yakınlığı birleşmekle değil, eşyadan uzaklığı da ayrılmakla değil. Kullarının kıpırtısız bakışları, dilleriyle kelimeleri tekrarlayışları, bir tepeye yaklaşmaları, karanlık ve mehtaplı gecelerde gecede adım atışları, ardından parlayan güneşin doğuşu ve batışı ile gece ve gündüzün gelişi neticesinde zaman çarkının dönüşü O'na asla gizli değildir.
(Bilgisi,) Her şeyin hedefini, müddetini, zamanını ve sayısını kuşatır. Allah, sınırlayanların miktar, boyut, bir mesken tutma ve bir mekânda bulunma nitelendirmelerinden münezzehtir. Sınır, yaratıklarına aittir, gayrisine mensuptur.
Eşyayı ezeli maddelerden ve önceden var olan şeylerden yaratmamıştır.
Yaratacağını yaratmış, sınırını belirtmiş ve şekillenecekleri en güzel biçimde şekillendirmiştir. Hiçbir şey ondan kaçınamaz; hiçbir şeyin itaati O'na fayda vermez. Ölüp gidenleri bilmesi, yaşayıp kalanları bilmesi gibidir; yüce göklerde olanları bilmesi, aşağılık yerlerdekini bilmesi gibidir.
Ey doğru düzgün yaratılmış mahlûk! Kat perdelerin arkasında, rahimlerin karanlığında inşa edilip korunan yaratık! İlk kez balçığın özünden yaratıldın, bilinen bir süre sağlam karar yerlerine konuldun, takdir edilen süre de orada kaldın. Annenin karnında bir cenin idin; ne cevap verebilirdin ne de bir çağrıyı duyardın. Sonra konulduğun yerden hiç görmediğin, menfaatlerini elde etmenin yolunu bilmediğin âleme çıkarıldın. Annenin memesinden beslenmeyi kim öğretti? İhtiyaçlarını arayacağın, isteyeceğin yerleri kim tarif etti? Heyhat! Surete, şekle bürünmüş mahlûkun sıfatlarını bilmekten aciz olanlar yaratıcısı nitelendirmekte daha acizdir ve yaratılmışların sıfatlarıyla nitelendirdikçe de O'nu tanımaktan uzak kalmıştır."
(Nehcü'l-Belağa'dan...)