Toplumsal davranışta alışılmış kurallar vardır.
Devlet dairesine gidip bir görevli ile konuşmanın, bir istekte bulunmanın, sıra beklemenin, evrak takip etmenin, sonuç almanın bir kuralı vardır.
Aynı şekilde sizi kabul eden görevlinin, sorularınıza muhatap olanın, cevap vermenin de bir kuralı vardır.
Çok şükür bütün bunlar geride kaldı. İsteyen istediği soruyu istediği gibi soruyor veya soramıyor, isteyen de istediği gibi cevap veriyor veya vermiyor.
Her şey yakanızda taşıdığınız rozete, götürdüğünüz selama veya beraber gittiğiniz kişi veya kişilere bağlı hale geldi.
Eskiden bir devlet dairesine girdiğinizde önünüzü ilikler, başınızda şapka varsa çıkarır, sessizce sıraya geçer, memurun size yer göstermesini beklerdiniz.
Şimdi?
İş takibi yapmaktaki zorlukların takdirini sizlere bırakıyorum. Takip etmek başka bir şey, sonuç almak başka bir şey…
Allem ettiler kallem ettiler, 1980'de kaymakamlık yapmaya çalıştıkları Uludağ'ı, farklı bir isim ile Alan Başkanlığı yapıverdiler. Kimse ne olduğunu, kimin ne kaybettiğini, ne kazandığını bilmiyor. Yıllar süren otel davaları, rant engellemeleri bir anda sona erdi. Birilerine bunun iyi bir şey olduğunu söyleyip kandırabilirler ama gerçeğin bu olmadığını bir avuç da olsa bilenler var.
Bu konuda verilen bütün olumsuz raporlara, söylemlere, sivil toplum örgütlerinin itirazlarına rağmen; bir avuç insanın çıkarı için koskoca bir milli parkı yok ettiler. İsmi tabelada dursa da bunun böyle olmadığını, milli park kavramının sona erdiğini biliyoruz.
Her dönem yapılan Uludağ'ı koruma ve kurtarma toplantılarından geri kalan içi boş bir hayal oldu.
* * *
Maalesef ben geçmişini bildiğim için Uludağ diyorum. Diğerlerini diğer dostların ve doğaseverlerin takip ettiğini umuyorum. Ancak rant uğruna feda edilen sadece Uludağ değil elbette…
Örneğin Tuzla'da bir zamanlar çevresinde kamp kurduğumuz, Kamil Abduş Gölü de İmara açıldı. 1993 yılında İstanbul 2 No'lu Kültür ve Tabiat varlıklarını koruma kurulu tarafından göl ve çevresi 1. derece doğal sit alanı, 1997'de ise gölün kuzey kısmı 2. derece doğal sit alanı ilan edilmişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çevresini park ve piknik alanı olarak düzenlediği göl havzasını imara açtı. Gölün kuzey kesimini konut ve ticaret alanına açan imar planı onaylandı. 2004 yılından bu yana "Ekolojik Diriliş Projesi" başlatılmış olan gölün imar planının adı son derece ilginç. "Koruma amaçlı imar planı"
Uludağ ile aynen büyük bir benzerlik gösteriyor. 197 bin metrekareyi kapsayan planlama alanının yüzde 38'i konut ve ticaret alanı olarak ayrılırken, yollar yüzde 25 civarında yer tutuyor. Park için yüzde 5'lik bir kısım, depolama için yüzde 13, tekne imal ve çekek yeri için yüzde 9, rekreasyon alanı için yüzde 6, lise için yüzde 4 lük bir alan bırakıldı.
Bunlar gözümüzün önünde olup bitenler…
Peki görmediklerimiz, ulaşamadıklarımız? Yeterli şeffaf bilgi erişimi olmadığı için seçim öncesi yapılan yanlışları görme şansımız maalesef yok.
Vakıflar yolu ile yapılan pek çok aktarımı ise yazmaya ise gerek bile yok.
Yıllar öylesine hızlı geçti ki, bu konularda bilgi sahibi olan ve bu konularda otoriter olanlar ya ihtiyarladılar ya da rahmeti rahmana kavuştular. Onlar bu gibi olumsuzlukların sigortası idiler.
Ben "Of yıllar, ne çabuk geçtiniz? Bu insanlar bize şimdi lazımdı" demekten başka çıkar yol bulamıyorum.
Bekleyelim görelim bakalım. Sayın muhalefet bu konularda neler yapacak?
- Düzen ve düzensizlik… / 27.09.2025
- Şehitliklerimiz… / 19.09.2025
- Tepki göstermek… / 06.09.2025
- Eski dostlar… / 03.09.2025
- Çocuk ve gençlerin eğitimi… / 26.08.2025
- Yalnız kalan gençlik ve yangın… / 21.08.2025
- Uludağ kampları ve Yalçın İpbüken… / 10.08.2025
- Yangın yeri, yüreğimiz… / 01.08.2025
- Kitaplar… / 24.07.2025