Akçakale’de yaşanan gelişmeler ve tezkerenin kabulünden sonra hükümet kanadından birbiriyle çelişen açıklamalar geliyor.
Bazıları tezkerenin savaş tezkeresi olmadığı noktasında kamuoyunu yatıştırıcı açıklamalar yaparken, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere bazıları da yalın kılıç savaşa gidiyormuşuz anlamına gelebilecek ifadeler kullanıyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay," Türkiye savaş heveslisi ve savaş isteyen bir ülke değildir. Biz daima barıştan yanayız. Bu tezkere bir savaş tezkeresi olarak algılanmasın" dedi.
Tabi, Sayın Atalay’a sormak gerekir, eğer savaş meraklısı değilseniz neden bunca zamandır meşru Suriye yönetimini hedef alan açıklamalar yapıyorsunuz, Suriye’de kaosa neden olan isyancı adındaki teröristlere tardım ve yataklık ediyorsunuz, sınırlarımızdan içeri düşen top mermilerinin kaynağını tam araştırmadan hemen cevap verme gereği duyuyorsunuz?
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise Suriye tezkeresiyle ilgili olarak, ”İnşallah o tezkerenin gereğini yapmak lüzumu hâsıl olmaz” dedi. Benzini döküyorsunuz, ateşi de üzerine doğru atıyorsunuz ve “inşallah yangın çıkmaz” diyorsunuz. Bunun gibi bir şey bu ifade…
Bu tezkere, gerçekten her konuda “milli” davranabilen, attığı her adımda milletin çıkarlarını gözeten bir siyasi iradenin elinde olsa sorun olmayabilir ama ABD taşeronluğuna soyunmuş, BOP’u misyon edinmiş ve Türk milletinin çıkarlarını gözetmeyen bir siyasi iradenin elinde elbette ki tehlikelidir.
Neticede Libya için çıkarılan tezkere neticesinde, ABD çıkarlarına uğruna Libya’ya donanma gönderilmiş, İzmir NATO’nun merkez komuta üssü haline getirilmiş ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda bizi yalnız bırakmayan tek lider olan Kaddafi bizlerin sayesinde linç edilmişti.
Gelelim Başbakan’ın açıklamalarına… Başbakan Erdoğan, “Kentsel Dönüşüm Başlıyor” programında Suriye yönetimi hakkında zehir zemberek, yalın kılıç açıklamalar yaptı.
Bizi Suriye bataklığına sürükleyen Amerika’nın bile itidal çağrısı yaptığı bir dönemde bu tür açıklamalar yangına körükle gitme olarak değerlendirildi.
Başbakan, “Biz asla savaş meraklısı değiliz. Ancak savaştan da uzak değiliz” dedi.
Suriye tezkeresine karşı olanların ‘tarihe hesap veremeyeceğini söyledi, tezkereyi eleştirenlere ise “Hazır ol cenge sulhu salah istiyorsan. Yeri gelir cenk, barışın anahtarı olur” cevabını verdi.
Sayın Başbakan da iyi biliyor ki böyle bir savaş asla Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatine değil.
Dünkü yazımızda böyle bir savaşın sadece Suriye’yle değil, aynı zamanda Rusya, Çin ve İran’la da yapılacağı anlamına geldiğini belirtmiştik. Ve bugün bizi ateşe itenlerin hiçbirinin yanımızda bulunmayacağını da ayrıca ifade etmiştik.
Bir diğer önemli konuyu ise ABD’nin önemli gazetelerinden Wall Street Journal dile getirdi. Andrew Peaple imzalı bir analizde, “Türkiye ile Suriye arasında tam bir çatışma, hala çok uzak bir olasılık. Ancak gerginlikler, dış fonlamaya dayanmayı sürdüren Türk ekonomisinin kırılganlığını artırıyor” yorumu yapıldı.
Peaple, “Daha da kaygı verici olanı, Türkiye’nin kısa vadeli dış borçlanmaya bağımlığının artmış olmasıdır” dedi.
Analizde Türk bankalarının kredi-mevduat oranının bu yıl ilk defa yüzde 100 arttığını yazan Peaple, “Açık ki Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinin daha da bozulması, yatırımcıların sinirlerini daha da gerginleştirir” derken bir çatışmanın, potansiyel olarak İran ve Rusya gibi Suriye’nin müttefiklerini de içine sürükleyebileceğini belirtti.
Atalarımızın bir sözüyle yazımızı bitirelim: “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
Bazıları tezkerenin savaş tezkeresi olmadığı noktasında kamuoyunu yatıştırıcı açıklamalar yaparken, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere bazıları da yalın kılıç savaşa gidiyormuşuz anlamına gelebilecek ifadeler kullanıyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay," Türkiye savaş heveslisi ve savaş isteyen bir ülke değildir. Biz daima barıştan yanayız. Bu tezkere bir savaş tezkeresi olarak algılanmasın" dedi.
Tabi, Sayın Atalay’a sormak gerekir, eğer savaş meraklısı değilseniz neden bunca zamandır meşru Suriye yönetimini hedef alan açıklamalar yapıyorsunuz, Suriye’de kaosa neden olan isyancı adındaki teröristlere tardım ve yataklık ediyorsunuz, sınırlarımızdan içeri düşen top mermilerinin kaynağını tam araştırmadan hemen cevap verme gereği duyuyorsunuz?
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise Suriye tezkeresiyle ilgili olarak, ”İnşallah o tezkerenin gereğini yapmak lüzumu hâsıl olmaz” dedi. Benzini döküyorsunuz, ateşi de üzerine doğru atıyorsunuz ve “inşallah yangın çıkmaz” diyorsunuz. Bunun gibi bir şey bu ifade…
Bu tezkere, gerçekten her konuda “milli” davranabilen, attığı her adımda milletin çıkarlarını gözeten bir siyasi iradenin elinde olsa sorun olmayabilir ama ABD taşeronluğuna soyunmuş, BOP’u misyon edinmiş ve Türk milletinin çıkarlarını gözetmeyen bir siyasi iradenin elinde elbette ki tehlikelidir.
Neticede Libya için çıkarılan tezkere neticesinde, ABD çıkarlarına uğruna Libya’ya donanma gönderilmiş, İzmir NATO’nun merkez komuta üssü haline getirilmiş ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda bizi yalnız bırakmayan tek lider olan Kaddafi bizlerin sayesinde linç edilmişti.
Gelelim Başbakan’ın açıklamalarına… Başbakan Erdoğan, “Kentsel Dönüşüm Başlıyor” programında Suriye yönetimi hakkında zehir zemberek, yalın kılıç açıklamalar yaptı.
Bizi Suriye bataklığına sürükleyen Amerika’nın bile itidal çağrısı yaptığı bir dönemde bu tür açıklamalar yangına körükle gitme olarak değerlendirildi.
Başbakan, “Biz asla savaş meraklısı değiliz. Ancak savaştan da uzak değiliz” dedi.
Suriye tezkeresine karşı olanların ‘tarihe hesap veremeyeceğini söyledi, tezkereyi eleştirenlere ise “Hazır ol cenge sulhu salah istiyorsan. Yeri gelir cenk, barışın anahtarı olur” cevabını verdi.
Sayın Başbakan da iyi biliyor ki böyle bir savaş asla Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatine değil.
Dünkü yazımızda böyle bir savaşın sadece Suriye’yle değil, aynı zamanda Rusya, Çin ve İran’la da yapılacağı anlamına geldiğini belirtmiştik. Ve bugün bizi ateşe itenlerin hiçbirinin yanımızda bulunmayacağını da ayrıca ifade etmiştik.
Bir diğer önemli konuyu ise ABD’nin önemli gazetelerinden Wall Street Journal dile getirdi. Andrew Peaple imzalı bir analizde, “Türkiye ile Suriye arasında tam bir çatışma, hala çok uzak bir olasılık. Ancak gerginlikler, dış fonlamaya dayanmayı sürdüren Türk ekonomisinin kırılganlığını artırıyor” yorumu yapıldı.
Peaple, “Daha da kaygı verici olanı, Türkiye’nin kısa vadeli dış borçlanmaya bağımlığının artmış olmasıdır” dedi.
Analizde Türk bankalarının kredi-mevduat oranının bu yıl ilk defa yüzde 100 arttığını yazan Peaple, “Açık ki Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinin daha da bozulması, yatırımcıların sinirlerini daha da gerginleştirir” derken bir çatışmanın, potansiyel olarak İran ve Rusya gibi Suriye’nin müttefiklerini de içine sürükleyebileceğini belirtti.
Atalarımızın bir sözüyle yazımızı bitirelim: “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024