Otun, ekinin kağnı arabası ile taşındığı, tarlaların kara sabanla, pullukla sürüldüğü, yani tarımın öküz gücü ile yapıldığı dönemlerde boyunduruğa yeni yeni alıştırılan öküz adayları, genç tosunlar, önce tecrübeli bir öküzün yanında boyunduruğa koşulur, hem yolu yordamı tecrübeli bir eşin yanında öğrenmesi sağlanır, hem de bir delilik yapıp arabayı, çifti, çubuğu alıp kaçması önlenirdi.
Tecrübeli bir çiftçi, tecrübeli öküzünün yanına koştuğu tosunu, araba çekmeye, tarla sürmeye alıştırmaya çalışıyor. Tosun yaramazlık yaptıkça, yoldan dışarı kaçmaya çalıştıkça çiftçinin kamçısı "paat" diye öküzün sırtına iniyor. Bir, iki, üç... Çokça tekrarlanınca başından beri gözetleyen ve meseleyi anlamayan biri yaklaşıyor. Çiftçiye hemşehrim, diyor, epey zamandır seni izliyorum, yaramazlık yapan tosun, sen ise sürekli öküze dayak atıyorsun, bu ne iş?
Tecrübeli çiftçi, tam çerçevelik bir cevap veriyor.
Sen anlamazsın evlat, öküz göz etmese tosun delilik yapamaz! Yani bunun gönlü olsa, o tosunu yolda ip gibi dümdüz götürebilir, öküz istemese tosun yaramazlık yapamaz, yoldan çıkmaya teşebbüs edemez.
Şimdi epey zamandan beri çok garip şeyler oluyor. Tarih sahnesine çıktığı günden beri, özellikle Anadolu'yu vatan edindiğinden beri, her fırsatta Müslüman Türk Milletini ısıran bilcümle yılanlar, çıyanlar tekrar iş başı yapmış durumda. Söz birliği, ağız birliği etmişçesine "uzun yıllardır beklediğimiz iktidar bu iktidar idi" dercesine hepsi son yumruğu vurmanın gayreti içinde.
Otuz seneden beri, kenarda, köşede, sinek vızıltısı gibi Kıbrıs dedikodusu yapan çevreler, AKP iktidarı ile birlikte, Kıbrıs tarafımızdan öyle bir yakaladılar ki, timsahın dişleri arasında can havliyle çırpınan av misali, bitap bir vaziyette şimdilik kendimizi kıyıya atabildik ama tehlike bölgesinden bir türlü uzaklaşamıyoruz. Kıbrıs seçimleri, Kıbrıs referandumu sırasında, otuz yıl devlet hayatında çok uzun bir zamanmış gibi, otuz yıllık problemi çözdü, çözüyor diye hükümeti alkış yağmuruna tutanlar bile, Rumlar'ın "hayır"ı sayesinde geçici de olsa bir nefes alındığını kabul etti ve sustular. Şimdi "Evet derseniz, ertesi gün yollara düşüp KKTC'nin tanınması için gereken her şeyi yapacağım" diyen başbakandan bugün de bir ses, soluk çıkmadığı gibi, Çandargiller, Birandgiller ve Ilıcakgillerden de bir "çıt" yok.
Biz Kıbrıs yanımızın yaralarını sarmakla meşgulken, bir de duyduk ki, yetmiş iki buçuk millet, cennet vatanımızdan dönüm dönüm arazi satın almış, tapularını da ceplerine koymuşlar.
Bir avuç vatansever "vah, eyvah" derken, yeni çıkan maden yasası ile, ehl-i salibin dev şirketlerinin çekirgeler gibi ülkemize üşüştüğünü öğrendik. "Ayıptır, yapmayın, etmeyin, vatan topraklarını satmayın" demeye kalmadan Yunanlı papazın sesi yükseldi: "Ayasofya kilise olarak açılsın". Yedi yerden hançerlenmişçesine yüreğimizin sızısını dindirmeye çalışırken, Harran ovasının Yahudilerin eline geçtiği haberi geldi.
Söyler misiniz ey akıl, iz'an ve vicdan sahipleri, bu leş kargalarına içimizden bir göz eden, bir davetiye çıkaran mı var?
Millet olarak, tez zamanda bu "öküzü" bulmalıyız.
Tecrübeli bir çiftçi, tecrübeli öküzünün yanına koştuğu tosunu, araba çekmeye, tarla sürmeye alıştırmaya çalışıyor. Tosun yaramazlık yaptıkça, yoldan dışarı kaçmaya çalıştıkça çiftçinin kamçısı "paat" diye öküzün sırtına iniyor. Bir, iki, üç... Çokça tekrarlanınca başından beri gözetleyen ve meseleyi anlamayan biri yaklaşıyor. Çiftçiye hemşehrim, diyor, epey zamandır seni izliyorum, yaramazlık yapan tosun, sen ise sürekli öküze dayak atıyorsun, bu ne iş?
Tecrübeli çiftçi, tam çerçevelik bir cevap veriyor.
Sen anlamazsın evlat, öküz göz etmese tosun delilik yapamaz! Yani bunun gönlü olsa, o tosunu yolda ip gibi dümdüz götürebilir, öküz istemese tosun yaramazlık yapamaz, yoldan çıkmaya teşebbüs edemez.
Şimdi epey zamandan beri çok garip şeyler oluyor. Tarih sahnesine çıktığı günden beri, özellikle Anadolu'yu vatan edindiğinden beri, her fırsatta Müslüman Türk Milletini ısıran bilcümle yılanlar, çıyanlar tekrar iş başı yapmış durumda. Söz birliği, ağız birliği etmişçesine "uzun yıllardır beklediğimiz iktidar bu iktidar idi" dercesine hepsi son yumruğu vurmanın gayreti içinde.
Otuz seneden beri, kenarda, köşede, sinek vızıltısı gibi Kıbrıs dedikodusu yapan çevreler, AKP iktidarı ile birlikte, Kıbrıs tarafımızdan öyle bir yakaladılar ki, timsahın dişleri arasında can havliyle çırpınan av misali, bitap bir vaziyette şimdilik kendimizi kıyıya atabildik ama tehlike bölgesinden bir türlü uzaklaşamıyoruz. Kıbrıs seçimleri, Kıbrıs referandumu sırasında, otuz yıl devlet hayatında çok uzun bir zamanmış gibi, otuz yıllık problemi çözdü, çözüyor diye hükümeti alkış yağmuruna tutanlar bile, Rumlar'ın "hayır"ı sayesinde geçici de olsa bir nefes alındığını kabul etti ve sustular. Şimdi "Evet derseniz, ertesi gün yollara düşüp KKTC'nin tanınması için gereken her şeyi yapacağım" diyen başbakandan bugün de bir ses, soluk çıkmadığı gibi, Çandargiller, Birandgiller ve Ilıcakgillerden de bir "çıt" yok.
Biz Kıbrıs yanımızın yaralarını sarmakla meşgulken, bir de duyduk ki, yetmiş iki buçuk millet, cennet vatanımızdan dönüm dönüm arazi satın almış, tapularını da ceplerine koymuşlar.
Bir avuç vatansever "vah, eyvah" derken, yeni çıkan maden yasası ile, ehl-i salibin dev şirketlerinin çekirgeler gibi ülkemize üşüştüğünü öğrendik. "Ayıptır, yapmayın, etmeyin, vatan topraklarını satmayın" demeye kalmadan Yunanlı papazın sesi yükseldi: "Ayasofya kilise olarak açılsın". Yedi yerden hançerlenmişçesine yüreğimizin sızısını dindirmeye çalışırken, Harran ovasının Yahudilerin eline geçtiği haberi geldi.
Söyler misiniz ey akıl, iz'an ve vicdan sahipleri, bu leş kargalarına içimizden bir göz eden, bir davetiye çıkaran mı var?
Millet olarak, tez zamanda bu "öküzü" bulmalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025