Geçen hafta, önce Başbakan tarafından, ardından Kemal Derviş eliyle, bir ara hafta başında açıklanacağı şeklindeki serüvenlerden sonra TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu tarafından "hükümetin reel sektörü desktekleme programı" kamuoyuna sunuldu. Teamüllere aykırı biçimde destek metinleri TOBB Başkanı'nın kucağında kaldı. İçeriğe bakıldığında görülür ki, tam anlamıyla dağ fare doğurdu. Net söylüyorum; reel sektöre nefes aldıracak dişe dokunur hiçbir yakın somut destek içermeyen paketin açıklanmasında maalesef TOBB kullanıldı.
Bu filmi görmüştük
Bu film, daha önce de gösterimdeydi. Hatırlarsanız, işadamlarının tam destek verdikleri koalisyonun fos çıkan ekonomi görüşlerinin ardından 9 Aralık 2000'deki istikrar programına da tüm iş dünyası destek sundu. Sadece başta Prof. Dr. Haydar Baş bey olmak üzere Yenimesaj ve Meltem grubunun Kuvay-ı Milliye kadrosu, üretime yönelik hiçbir açılım getirmeyen, enflasyonun sebeplerini bile yanlış teşhis eden bu türden programlarla bir arpa boyu dahi yol alınamayacağını haykırdı. Üretime yönelik somut bir teklif içermeyen, sadece para hareketleri oyunu üzerine kurulu program Şubat kriziyle çöktü.
Derken Derviş'in güçlü ekonomiye geçiş programı devreye girdi. IMF güdümlü aynı mantık, aynı düzenek güya daha profesyonel kılıflara büründürülerek devam ettirildi. Üretim durdu, işletmeler kapandı. Türkiye kelepire çıktı. Şimdi rakamlar konuşuyor; Derviş'in programı da ülke ekonomisini yüzde 8.5 küçülttü. IMF'ye verilen son ek niyet mektubunda 2002 yılında da daralma, küçülme ve yatırımları azaltma; yani üretimi stoplama taahhüdü hakim.
IMF: Her türlü üretim stop
Zaten IMF güdümlü programların temel karakteri, hem tarım hem de sanayi alanlarındaki üretimin azaltılmasıdır. Verilen 19 milyar dolarlık borçtan bir kuruşun dahi üretime, imalata ve reel sektöre kanalize edilmemesinin altında yatan anlayış bu. Ek niyet mektupları ve IMF'ye sunulan taahhütler çerçevesinde oluşturulan malul destekleme programlarında da aynı karakter hakim. Bu kadar tecrübeden sonra TOBB Başkanı'nın reel sektörü destekleme paketinde sanki somut bir teklif varmış gibi komuoyunun huzuruna çıkmasının makul bir izahı yoktur. Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu da önceki programlara aynı şekilde destek veren meslektaşlarının üç-beş ay sonra düştükleri "destekten çark"a çok yakında düşecektir. Fakat desteğinin izahini yapmakta önceki meslektaşlarından daha çok zorlanacak, belki de yapamayacaktır. çünkü gelinen nokta ve şartlar çok daha vahim.
2002 oruç yılı
Koalisyonun 2002'deki hedef ve kararı belli: 2002 aç-susuz geçecek. Bir sonraki yılda ise kim ölür, kim kalır. IMF'nin talimatı da bu, koalisyonun söylemi de. Zaten hiçbiri kendinden konuşma iktidarına sahip değil. Parayı veren düdüğü çalıyor çünkü. Bizimkiler de kulaklarına üfleneni söylüyor. Nitekim ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz "2002'de bütün yıl oruç tutmak zorundayız" diyor geçen hafta. Maliye Bakanı Sümer Oral da reel sektöre destek paketinin açıklandığı ortamda aynen şunu söylüyor; "2002 de fedakarlığa gitme hakkımız da, imkanımız da yok." Tablo bu, ufuk bu.
Dişe dokunur sadece iki destek
Reel sektöre destek bağlamında iki tane dişe dokunur ciddi destek var pakette... Bir tanesi, yurtdışına çıkış harcının dolar yerine, Türk lirası olarak alınması ve sınır illeri için günü birlik çıkışlarda harcın kaldırılması. Yani 50 dolarlık bir katkı. Diğeri de 2002 yılı için geçerli olmak üzere işsizlik sigortası prim oranının 3 puan indirilmesi. Ancak Bakan Derviş, buna da makas atıyor ve indirimin sadece bir yıl süreli olacağını bildiriyor.
Haklarını yemeyelim bir de 2003 yılında enflasyon muhasebesine geçilmesi ilke olarak benimsendi. Tabii 2003 yılına kadar ömrünü sürdürecek işletme kalırsa. Gerisi cek-cak..
Hikaye kabilinden mutabakatlar. Derviş'in ifadesiyle "kamunun hiçbir desteği olmadan" özel sektörün kendi gücüne dayalı bir Varlık Yönetim Şirketi kurulması. Bu şirket, firmaların bankalara olan borçlarını satın alacakmış. Nasıl, ne şekilde, hangi güçle, hangi şartlarda; bilen varsa beri gelsin.
Bir de KDV iadelerine ilişkin iade sürecinin hızlandırılması türünden bir mutabakata varıldı. Bunun neresi destek? Sadece aksayan mekanizmanın düzeltilmesi; devenin eğri bir kılının doğrultulması. Katma değer üretecek işletme mi kaldı ki, çöken reel sektöre KDV iadesine ilişkin düzenlemenin faydası olsun. Belki bazı ihracatçılar, takıntıdaki üç-beş kuruşluk KDV iadelerini rahatça alır o kadar.
TOBB'un allayıp pullayıp piyasaya sürdüğü hükümet desteğinin en somut teklifleri bundan ibaret. Bununla ekonomi ayağa kalkar mı Allah aşkına?
Millet can çekişiyor
Can boğazdan geçer. Millet boğazından geçirecek lokma için metelik bulamıyor. Toplum can çekişiyor. Cepte para, piyasada likidite yok. Üretim, imalat, reel sektör yok olmuş; IMF'nin talimatıyla buğday, şeker pancarı, tütün... yani topyekün tarım yok olduğu gibi.
Yatırımlar sebebiyle ticarette en canlı olması gereken GAP bölgesine bakınız sadece...
GAP vilayetlerimizden Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak'taki sanayi sektörünün yüzde 80'i kapalı, geriye kalan yüzde 20'lik bölümü de yüzde 25'lik bir kapasite ile çalışıyor.
Destek değil ölüme davetiye
Ekonomi, üretim ve reel sektör tam dibe vurmuş. Bitkisel hayatta. Hala bunu gören yok. Pansumanla can çekişen hasta diriltilmeye çalışılıyor. Vakit kaybedilerek adeta ölüme davetiye çıkartılıyor. TOBB Başkanı ise böyle bir "ölüm davetiyesi"ne açık destek sunarak, milleti yanıltanların yanında duruyor. Üç-beş ay sonra da, keşke destek vermesek diyecek, ama iş işten geçmiş olacak.
Lütfen kopya çekmeyin
Gerçekten ekonomiyi diriltecek, reel sektörü ayağa kaldıracak, üretimi artırıp borçlarımızı sıfırlamaya kaynak olacak bir çare arıyor musunuz? Açık adresi veriyorum; BTP'nin parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi ve Kalkınma Modeli... Ulaşın, danışın, okuyun, üzerinde düşünün; sonra tekrar konuşalım. Tek ricam var; kopya çekerek iş yapmaya kalkışmayın, elinize yüzünüze bulaştırırsınız.
Bu filmi görmüştük
Bu film, daha önce de gösterimdeydi. Hatırlarsanız, işadamlarının tam destek verdikleri koalisyonun fos çıkan ekonomi görüşlerinin ardından 9 Aralık 2000'deki istikrar programına da tüm iş dünyası destek sundu. Sadece başta Prof. Dr. Haydar Baş bey olmak üzere Yenimesaj ve Meltem grubunun Kuvay-ı Milliye kadrosu, üretime yönelik hiçbir açılım getirmeyen, enflasyonun sebeplerini bile yanlış teşhis eden bu türden programlarla bir arpa boyu dahi yol alınamayacağını haykırdı. Üretime yönelik somut bir teklif içermeyen, sadece para hareketleri oyunu üzerine kurulu program Şubat kriziyle çöktü.
Derken Derviş'in güçlü ekonomiye geçiş programı devreye girdi. IMF güdümlü aynı mantık, aynı düzenek güya daha profesyonel kılıflara büründürülerek devam ettirildi. Üretim durdu, işletmeler kapandı. Türkiye kelepire çıktı. Şimdi rakamlar konuşuyor; Derviş'in programı da ülke ekonomisini yüzde 8.5 küçülttü. IMF'ye verilen son ek niyet mektubunda 2002 yılında da daralma, küçülme ve yatırımları azaltma; yani üretimi stoplama taahhüdü hakim.
IMF: Her türlü üretim stop
Zaten IMF güdümlü programların temel karakteri, hem tarım hem de sanayi alanlarındaki üretimin azaltılmasıdır. Verilen 19 milyar dolarlık borçtan bir kuruşun dahi üretime, imalata ve reel sektöre kanalize edilmemesinin altında yatan anlayış bu. Ek niyet mektupları ve IMF'ye sunulan taahhütler çerçevesinde oluşturulan malul destekleme programlarında da aynı karakter hakim. Bu kadar tecrübeden sonra TOBB Başkanı'nın reel sektörü destekleme paketinde sanki somut bir teklif varmış gibi komuoyunun huzuruna çıkmasının makul bir izahı yoktur. Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu da önceki programlara aynı şekilde destek veren meslektaşlarının üç-beş ay sonra düştükleri "destekten çark"a çok yakında düşecektir. Fakat desteğinin izahini yapmakta önceki meslektaşlarından daha çok zorlanacak, belki de yapamayacaktır. çünkü gelinen nokta ve şartlar çok daha vahim.
2002 oruç yılı
Koalisyonun 2002'deki hedef ve kararı belli: 2002 aç-susuz geçecek. Bir sonraki yılda ise kim ölür, kim kalır. IMF'nin talimatı da bu, koalisyonun söylemi de. Zaten hiçbiri kendinden konuşma iktidarına sahip değil. Parayı veren düdüğü çalıyor çünkü. Bizimkiler de kulaklarına üfleneni söylüyor. Nitekim ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz "2002'de bütün yıl oruç tutmak zorundayız" diyor geçen hafta. Maliye Bakanı Sümer Oral da reel sektöre destek paketinin açıklandığı ortamda aynen şunu söylüyor; "2002 de fedakarlığa gitme hakkımız da, imkanımız da yok." Tablo bu, ufuk bu.
Dişe dokunur sadece iki destek
Reel sektöre destek bağlamında iki tane dişe dokunur ciddi destek var pakette... Bir tanesi, yurtdışına çıkış harcının dolar yerine, Türk lirası olarak alınması ve sınır illeri için günü birlik çıkışlarda harcın kaldırılması. Yani 50 dolarlık bir katkı. Diğeri de 2002 yılı için geçerli olmak üzere işsizlik sigortası prim oranının 3 puan indirilmesi. Ancak Bakan Derviş, buna da makas atıyor ve indirimin sadece bir yıl süreli olacağını bildiriyor.
Haklarını yemeyelim bir de 2003 yılında enflasyon muhasebesine geçilmesi ilke olarak benimsendi. Tabii 2003 yılına kadar ömrünü sürdürecek işletme kalırsa. Gerisi cek-cak..
Hikaye kabilinden mutabakatlar. Derviş'in ifadesiyle "kamunun hiçbir desteği olmadan" özel sektörün kendi gücüne dayalı bir Varlık Yönetim Şirketi kurulması. Bu şirket, firmaların bankalara olan borçlarını satın alacakmış. Nasıl, ne şekilde, hangi güçle, hangi şartlarda; bilen varsa beri gelsin.
Bir de KDV iadelerine ilişkin iade sürecinin hızlandırılması türünden bir mutabakata varıldı. Bunun neresi destek? Sadece aksayan mekanizmanın düzeltilmesi; devenin eğri bir kılının doğrultulması. Katma değer üretecek işletme mi kaldı ki, çöken reel sektöre KDV iadesine ilişkin düzenlemenin faydası olsun. Belki bazı ihracatçılar, takıntıdaki üç-beş kuruşluk KDV iadelerini rahatça alır o kadar.
TOBB'un allayıp pullayıp piyasaya sürdüğü hükümet desteğinin en somut teklifleri bundan ibaret. Bununla ekonomi ayağa kalkar mı Allah aşkına?
Millet can çekişiyor
Can boğazdan geçer. Millet boğazından geçirecek lokma için metelik bulamıyor. Toplum can çekişiyor. Cepte para, piyasada likidite yok. Üretim, imalat, reel sektör yok olmuş; IMF'nin talimatıyla buğday, şeker pancarı, tütün... yani topyekün tarım yok olduğu gibi.
Yatırımlar sebebiyle ticarette en canlı olması gereken GAP bölgesine bakınız sadece...
GAP vilayetlerimizden Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak'taki sanayi sektörünün yüzde 80'i kapalı, geriye kalan yüzde 20'lik bölümü de yüzde 25'lik bir kapasite ile çalışıyor.
Destek değil ölüme davetiye
Ekonomi, üretim ve reel sektör tam dibe vurmuş. Bitkisel hayatta. Hala bunu gören yok. Pansumanla can çekişen hasta diriltilmeye çalışılıyor. Vakit kaybedilerek adeta ölüme davetiye çıkartılıyor. TOBB Başkanı ise böyle bir "ölüm davetiyesi"ne açık destek sunarak, milleti yanıltanların yanında duruyor. Üç-beş ay sonra da, keşke destek vermesek diyecek, ama iş işten geçmiş olacak.
Lütfen kopya çekmeyin
Gerçekten ekonomiyi diriltecek, reel sektörü ayağa kaldıracak, üretimi artırıp borçlarımızı sıfırlamaya kaynak olacak bir çare arıyor musunuz? Açık adresi veriyorum; BTP'nin parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi ve Kalkınma Modeli... Ulaşın, danışın, okuyun, üzerinde düşünün; sonra tekrar konuşalım. Tek ricam var; kopya çekerek iş yapmaya kalkışmayın, elinize yüzünüze bulaştırırsınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019