Yaşadığımız çağda bilimi yönetenler, bilimi pazarlayanlar, bilimle beraber aynı zamanda her çeşit ürünlerini de pazarlamaktadırlar.
Tüm insanlığın ortak malı olan bilgiyi, kendi ürettiklerinin pazarlanmasında bir araç olarak kullandıkları için önce zihinleri kendi hesaplarına kazanmanın gayreti içindedirler.
Önce az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki insanların zihinlerini, kendi fikirlerinin pazarı haline getiriyorlar sonra da kolaylıkla ürettikleri mamulleri o ülkelerin pazarına sokuyorlar.
Önce zihinler esir alınıyor sonra da pazarlar.
Önce zihinler pazar haline getiriliyor sonra da yaşantılar, davranış biçimleri ve tüketim alışkanlıkları.
Bilgiyi ve bilimsel verileri kullanarak zihinlere vurdukları esaret zincirleri sayesinde, görünürde özgür olan milletleri kendi çıkarları istikametinde adım atacak, davranış sergileyecek ve tüketim alışkanlıkları edinecek tarzda rahatlıkla yönlendiriyorlar.
Zihinler hangi yollarla, ne tür metodlarla zincire vurulmuş ise aynı yollar ve metodlar kullanılarak ancak o zincirler kırılabilir.
Zihinlerdeki zincirler kırılmadan, elleri ve kolları ve dahi ayakları yönetmek ve yönlendirmek asla mümkün değildir ki insanlık tarihi bunun şahididir.
"De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür" (Zümer: 9) ayetiyle dikkat çekilen husus, bilginin üstünlüğüdür ve bilgiye ulaşmak hedef olarak gösterilmektedir.
Zihinlerde kölelik, teslimiyet ve mağlubiyet yer etmişse, yerleşmişse bu zihniyette olan kitlelere hangi özgürlükten söz ederseniz edin boşunadır.
İslam âleminin içinde bulunduğu mevcut perişan halden kurtuluşunun ilk adımı zihinlere vurulmuş olan zincirleri kırmak olacaktır.
Zihinlerdeki zincirleri kırmanın ilk adımı da elbette bilgiye ulaşmak, bilimsel çalışmalara ağırlık vermek ve bilgiyi yönetecek seviyeye ulaşmaktır.
Bu gün, bilgiyi yöneten çevrelerin, sahip oldukları bilgi sayesinde dünyayı yöneten, kaynakları tepe tepe kullanan mahfellerin, özellikle İslam âlemini "meşgul" ederek ve "farklılıkları kaşıyarak" bilgiden uzak tutmaya çalıştıkları ve bundan sonra da çalışacakları apaçık bir gerçek.
Müslümanlar, gençler, yeni nesiller zihinlerdeki zincirleri kırarak işe başlarlarsa inşaallah gerisi gelecektir.
"Allah'a dayan sa'ye sarıl hikmete râm ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol."
(Allah'a güven, çalış gayret et, takdirine rızâ göster,
Benim bildiğim yol budur, başka bir doğru yol bilmiyorum).
(Mehmet Akif Ersoy).
Tüm insanlığın ortak malı olan bilgiyi, kendi ürettiklerinin pazarlanmasında bir araç olarak kullandıkları için önce zihinleri kendi hesaplarına kazanmanın gayreti içindedirler.
Önce az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki insanların zihinlerini, kendi fikirlerinin pazarı haline getiriyorlar sonra da kolaylıkla ürettikleri mamulleri o ülkelerin pazarına sokuyorlar.
Önce zihinler esir alınıyor sonra da pazarlar.
Önce zihinler pazar haline getiriliyor sonra da yaşantılar, davranış biçimleri ve tüketim alışkanlıkları.
Bilgiyi ve bilimsel verileri kullanarak zihinlere vurdukları esaret zincirleri sayesinde, görünürde özgür olan milletleri kendi çıkarları istikametinde adım atacak, davranış sergileyecek ve tüketim alışkanlıkları edinecek tarzda rahatlıkla yönlendiriyorlar.
Zihinler hangi yollarla, ne tür metodlarla zincire vurulmuş ise aynı yollar ve metodlar kullanılarak ancak o zincirler kırılabilir.
Zihinlerdeki zincirler kırılmadan, elleri ve kolları ve dahi ayakları yönetmek ve yönlendirmek asla mümkün değildir ki insanlık tarihi bunun şahididir.
"De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür" (Zümer: 9) ayetiyle dikkat çekilen husus, bilginin üstünlüğüdür ve bilgiye ulaşmak hedef olarak gösterilmektedir.
Zihinlerde kölelik, teslimiyet ve mağlubiyet yer etmişse, yerleşmişse bu zihniyette olan kitlelere hangi özgürlükten söz ederseniz edin boşunadır.
İslam âleminin içinde bulunduğu mevcut perişan halden kurtuluşunun ilk adımı zihinlere vurulmuş olan zincirleri kırmak olacaktır.
Zihinlerdeki zincirleri kırmanın ilk adımı da elbette bilgiye ulaşmak, bilimsel çalışmalara ağırlık vermek ve bilgiyi yönetecek seviyeye ulaşmaktır.
Bu gün, bilgiyi yöneten çevrelerin, sahip oldukları bilgi sayesinde dünyayı yöneten, kaynakları tepe tepe kullanan mahfellerin, özellikle İslam âlemini "meşgul" ederek ve "farklılıkları kaşıyarak" bilgiden uzak tutmaya çalıştıkları ve bundan sonra da çalışacakları apaçık bir gerçek.
Müslümanlar, gençler, yeni nesiller zihinlerdeki zincirleri kırarak işe başlarlarsa inşaallah gerisi gelecektir.
"Allah'a dayan sa'ye sarıl hikmete râm ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol."
(Allah'a güven, çalış gayret et, takdirine rızâ göster,
Benim bildiğim yol budur, başka bir doğru yol bilmiyorum).
(Mehmet Akif Ersoy).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024