İngiltere'de yayımlanan Sunday Telegraph Gazetesi'nin haberine göre ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Blair'ın "Irak'a yapılacak bir saldırıdan önce Ortadoğu sorununun çözülmesi" yönündeki teklifini reddetti. Gazetenin yorumuna göre ABD yönetimi "Irak'ı ayrı bir kutuya koyuyor ve öyle değerlendiriyor".
Öte yandan ABD Başkanı Irak'ın uluslararası silah denetçilerini ülkesine davet etmesinin Amerika'nın Irak politikasını değiştirmeyeceğini söyledi. Ve "Uygarlığın geleceği için dünyanın kötü liderlerinin ilerlemesini ve yayılmasını önleyeceklerini" ekledi. Esasen bu politika ABD'ye ait değil.
Ortadoğu'da kan dökerek ilerleyen Şaron dururken, eli kolu bağlı bir konumda bulunan Saddam'ın devrilmeye çalışılması bu politikanın aslında İsaril'e ait olduğunu göstermektedir.
İsrail'in Arz-ı Mev'ud ideali herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu sebeple bu ülkenin gözü Irak topraklarında, Fırat ve Dicle havzasındadır. Bu bölgede çıkacak bir karışıklık İsrail'in işine gelecek, hedefine daha çok yaklaşacaktır. İşin neticesi muhakkak buraya varacaktır. Bugün görünen Türkiye-İsrail dostluğu aslında göstermelik bir stratejiden ibarettir.
ABD, Irak operasyonunda kararlı görünmektedir. Bu kararlılıkta ABD içinde oldukça etkin bir konumda bulunan Yahudi lobilerinin rolünü unutmamak lazım. Saddam'ın silah denetçilerine izin vermesi dahi ABD'nin operasyon kararını değiştirmemiştir. Zira asıl problem Saddam'ın elinde bulunduğu iddia edilen kimyasal silahlar değildir. Eğer sebep gerçekten bu olsaydı İsrail'in Sina çölünün derinliklerinde bulunan nükleer silahları da bir müdahele sebebi olmalıydı. Ancak böyle bir şey söz konusu bile edilmemektedir.
Mesele K. Irak'ta bir karışıklık çıkması bundan Fırat-Dicle havzası ile Türkiye'nin güneydoğusunun etkilenmesi ve bu şekilde İsrail'in önünün açılmasıdır.
O halde şunu iyi bilmeliyiz ki, Türkiye'nin bu bölgede cereyan edecek herhangi bir savaşa evet demesi Türkiye'nin yüzde yüz aleyhine olacaktır. Neticede Musul ve Kerkük'ü elde edecek olsak bile, böyle bir savaşa rıza göstermemiz lehimize olmayacaktır. Zira burada hedef Devletimizdir.
Öte yandan ABD Başkanı Irak'ın uluslararası silah denetçilerini ülkesine davet etmesinin Amerika'nın Irak politikasını değiştirmeyeceğini söyledi. Ve "Uygarlığın geleceği için dünyanın kötü liderlerinin ilerlemesini ve yayılmasını önleyeceklerini" ekledi. Esasen bu politika ABD'ye ait değil.
Ortadoğu'da kan dökerek ilerleyen Şaron dururken, eli kolu bağlı bir konumda bulunan Saddam'ın devrilmeye çalışılması bu politikanın aslında İsaril'e ait olduğunu göstermektedir.
İsrail'in Arz-ı Mev'ud ideali herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu sebeple bu ülkenin gözü Irak topraklarında, Fırat ve Dicle havzasındadır. Bu bölgede çıkacak bir karışıklık İsrail'in işine gelecek, hedefine daha çok yaklaşacaktır. İşin neticesi muhakkak buraya varacaktır. Bugün görünen Türkiye-İsrail dostluğu aslında göstermelik bir stratejiden ibarettir.
ABD, Irak operasyonunda kararlı görünmektedir. Bu kararlılıkta ABD içinde oldukça etkin bir konumda bulunan Yahudi lobilerinin rolünü unutmamak lazım. Saddam'ın silah denetçilerine izin vermesi dahi ABD'nin operasyon kararını değiştirmemiştir. Zira asıl problem Saddam'ın elinde bulunduğu iddia edilen kimyasal silahlar değildir. Eğer sebep gerçekten bu olsaydı İsrail'in Sina çölünün derinliklerinde bulunan nükleer silahları da bir müdahele sebebi olmalıydı. Ancak böyle bir şey söz konusu bile edilmemektedir.
Mesele K. Irak'ta bir karışıklık çıkması bundan Fırat-Dicle havzası ile Türkiye'nin güneydoğusunun etkilenmesi ve bu şekilde İsrail'in önünün açılmasıdır.
O halde şunu iyi bilmeliyiz ki, Türkiye'nin bu bölgede cereyan edecek herhangi bir savaşa evet demesi Türkiye'nin yüzde yüz aleyhine olacaktır. Neticede Musul ve Kerkük'ü elde edecek olsak bile, böyle bir savaşa rıza göstermemiz lehimize olmayacaktır. Zira burada hedef Devletimizdir.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011