İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, The Guardian gazetesinde yer alan ve BBC dahil İngiliz medyasında geniş yer bulan yazısında Türkiye ile ilgili çok ama çok önemli bir tespitte bulunmuş. David Miliband özetle, "Türkiye'den daha önemli olan başka bir ülke olmadığını" söylemiş. Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda Avrupa ve İngiltere'ye katacaklarını da sıralayan İngiliz bakanın bu tarihi tespiti, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'un 1999 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı şu tarihi cümleyi hatırlattı: "Türkiye'nin geleceği önümüzdeki binyılın ilk yüzyılının şekillenmesinde de son derece önemli bir rol oynayacaktır."Çok sık tekrarlandığı için artık klişe haline gelen cümleler olacak ama Türkiye gerçekten çok ama çok önemli bir ülke. Jeostratejik, jeokültürel, siyasi, ekonomik, tarihi ve askeri açılardan Türkiye'nin geleceği eşittir, dünyanın geleceği. Bütün bu gerçekler çok sık tekrarlanmasına rağmen milletimiz, siyasetçilerimiz ve üst düzey yetkililerimiz tarafından maalesef layık-ı vechile kavranamamış durumda.Tabir yerindeyse Türkiye önce kendi kendinin farkına varmalı; kudretini, etkisini ve tahrip gücünü içselleştirmelidir. Tüm dünyanın kabul ettiği şu gerçeği biz neden kabullenemiyoruz: Dünyanın merkezi Türkiye'dir.Bu, "ben merkezli ve benmerkezci" bir bakış açısının duygusal bir dışavurumu değil, bizzat realitenin kendisidir. Nasıl dünya kare, dikdörtgen veya bir üçgen değilse, bu yuvarlak kürenin denge merkezi de bir türlü kabullenemesek de Türkiye'dir. Irak ve Afganistan'ın askeri işgali, İran ve Suriye'nin hedefte oluşu, Filistin'deki karmaşa, Orta Asya ve Balkanlar'daki Soros işgali, kısaca çepeçevre kuşatılmışlığımızın tek bir nedeni var, o da dünya dengesini elinde bulundurma mücadelesinde başarılı olabilmek. İşte bizim farkına varamadığımız bu gerçeğin farkına önceden varanlar Türkiye ile ilgili hesap ve plan yapıyorlar. Gelecek yüzyılla ilgili bütün strateji ve projelerinde Türkiye'ye dair geniş bölümler ayırıp, kendi içlerinde Türkiye masası oluşturuyorlar.Bu yüzden Türkiye'deki seçimler, Türkiye'deki partiler, Türkiye'deki liderler, Türkiye'deki anayasal kurumlar, Türkiye'deki aydınlar ve Türk milleti atacağı adımları bu gerçek üzerine bina etmek mecburiyetinde ve memuriyetinde olmalıdır. Çünkü önümüzdeki yüzyılların kaderi Türkiye'nin geleceğindedir. Bölünmüş bir Türkiye, önümüzdeki yüzyılların kaotik ve huzursuz geçeceğinin habercisi olduğu gibi, gücünün ve etkisinin farkında kudretli bir Türkiye ise huzur, refah ve barış içinde bir dünyanın ve yüzyılın tek garantisidir. Türkiye'nin güçlü ve birlik içinde olmaktan başka şansı ve de seçeneği yoktur. Güçlü olmak bizler için bir mecburiyetin ötesinde, değiştirilmesi mümkün olmayan bir kaderdir. Bu ortak kadere iktidarıyla, muhalefetiyle, cumhurbaşkanıyla, askeriyle, medyasıyla, aydınıyla tek bilek tek yürek olarak iman etmek ve gereklerini yerine getirmek durumundayız. Başka Türkiye, başka dünya yok!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012