Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde bazı çevreler halen ayetle sabit bir konu olan örtünme bahsinin varlığında tereddüt etmekteler.
Yine örtünmeyi kabul etmiş bazıları da bunun şekli konusunda tartışıyor.
Oysa her iki mesele de ayetlerle ve Resulullah’ın (SAV) hadisleri ve hanımlarının yaşam tarzında örneklenmiştir.
Öyle ki, Kur’an-ı Kerim, erkeklerin avreti (örtünmesi) konusunda detaya girmediği halde, hanımların örtüsü konusunda pek çok ikaz içerir.
İnanç konusunda zorlama yoktur. Kimse kimsenin örtüsüne karışamayacağı gibi kişiye zorla örtünmesi konusunda baskı da yapılamaz. Bu laikliğin gereğidir. Ancak ayetle sabit bir konunun varlığını inkâr kişiyi dinden çıkarır.
Kur’an-ı Kerim’de, Cenab-ı Hakk (cc) şöyle buyurmuştur:
“Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mümin kadınlarına “cilbaplarını” üstlerine örtmelerini söyle.” (Ahzab, 59)
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan korunan kısmı müstesna başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak şekilde) koysunlar…” (Nur, 31)
Örtünmeyi emreden bu ayetlerde geçen cilbap hakkında âlimler vücudu örten ve başörtüsünün üzerinden giyilen giysi hükmüne varmışlardır.
İbni Abbas, vücudu baştan sona örten şey derken; İbn Kesir, başörtüsünün üzerinden örtülen rida; El- Meraği, kadının gömleğinin ve başörtüsünün üzerinden bürüdüğü dış elbise derler.
Örtünme setr-i avret vecibesinden kaynaklanır.
Hz. Peygamber, ince bir elbise giymiş baldızı Esma Binti Ebubekir’i görünce başını çevirmiş ve “Ey Esma! Buluğa erdikten sonra kadın kısmının yüz ve elleri hariç yerinin görünmesi doğru olmaz” buyurmuştur. (Ebu Davud, Libas 31, 4104. hadis)
Giyilecek giysi cildi belli etmemeli ve avretin tamamını kapatacak büyüklükte olmalıdır.
Alkame b. Ebi Alkame, annesinden şöyle rivayet eder:
“Abdurrahman’ın kızı Hafsa, başında ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Aişe’nin yanına gitti. Aişe onun başörtüsünü ikiye katlayarak kalınlaştırdı.” (Muvatta, Libas, 6)
Ayrıca, “Ey âdemoğulları, her mescide gidişte ziynetlerinizi takınız” (Araf, 31) ayeti de namazda avreti örtmenin farz olduğuna delildir.
Giyindiği halde açık olan kadınlar, yani ince ve şeffaf giysilerle dolaşan kadınların cennet kokusundan mahrum kalacağı Hz. Peygamber (SAV) tarafından beyan edilmiştir. (Müslim, Libas 125)
Hanefi mezhebine ve Şafiilere göre kadının yabancı erkeklere göre avreti, yüz ve elleri hariç bütün bedenidir.
Malikilere göre, kadının elleri ve yüzü dışındaki bütün bedenidir.
Hanbelîlere göre ise elleri ve yüzü dâhil bütün bedenidir.
Bu izahlara göre, Müslüman kadınların mahremi olmayan erkeklerin yanındaki halleri konusunda İslam âlimlerinin ittifak ettiği hususlardan şu neticeler çıkıyor,
Bütün bedeni örten, ince ve şeffaf olup teni belli etmeyen giysiler tercih edilmelidir.
Dar olup vücut hatlarını ortaya çıkaran giysiler giyilmemelidir. Bu giysileri giyenleri Allah Resulü (SAV) çıplak saymış ve cennet kokusunun haram olduğunu bildirmiştir. (El- Camiu’s sağır, 232)
Yine güzel kokular sürünerek dışarı çıkılmamalıdır.
Ebu Hüreyre bir gün güzel kokular sürmüş şekilde mescide gelen bir kadını geri çevirmiş ve “Ben Resulullah’ın (SAV) yıkanmadıkça Allah onların namazlarını kabul etmez, buyurduğunu duydum” demiştir. (Ebu Davud, Tereccül, 7)
Allah’ın rızasına uygun şekilde yaşamamız dileğiyle…
Yine örtünmeyi kabul etmiş bazıları da bunun şekli konusunda tartışıyor.
Oysa her iki mesele de ayetlerle ve Resulullah’ın (SAV) hadisleri ve hanımlarının yaşam tarzında örneklenmiştir.
Öyle ki, Kur’an-ı Kerim, erkeklerin avreti (örtünmesi) konusunda detaya girmediği halde, hanımların örtüsü konusunda pek çok ikaz içerir.
İnanç konusunda zorlama yoktur. Kimse kimsenin örtüsüne karışamayacağı gibi kişiye zorla örtünmesi konusunda baskı da yapılamaz. Bu laikliğin gereğidir. Ancak ayetle sabit bir konunun varlığını inkâr kişiyi dinden çıkarır.
Kur’an-ı Kerim’de, Cenab-ı Hakk (cc) şöyle buyurmuştur:
“Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mümin kadınlarına “cilbaplarını” üstlerine örtmelerini söyle.” (Ahzab, 59)
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan korunan kısmı müstesna başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak şekilde) koysunlar…” (Nur, 31)
Örtünmeyi emreden bu ayetlerde geçen cilbap hakkında âlimler vücudu örten ve başörtüsünün üzerinden giyilen giysi hükmüne varmışlardır.
İbni Abbas, vücudu baştan sona örten şey derken; İbn Kesir, başörtüsünün üzerinden örtülen rida; El- Meraği, kadının gömleğinin ve başörtüsünün üzerinden bürüdüğü dış elbise derler.
Örtünme setr-i avret vecibesinden kaynaklanır.
Hz. Peygamber, ince bir elbise giymiş baldızı Esma Binti Ebubekir’i görünce başını çevirmiş ve “Ey Esma! Buluğa erdikten sonra kadın kısmının yüz ve elleri hariç yerinin görünmesi doğru olmaz” buyurmuştur. (Ebu Davud, Libas 31, 4104. hadis)
Giyilecek giysi cildi belli etmemeli ve avretin tamamını kapatacak büyüklükte olmalıdır.
Alkame b. Ebi Alkame, annesinden şöyle rivayet eder:
“Abdurrahman’ın kızı Hafsa, başında ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Aişe’nin yanına gitti. Aişe onun başörtüsünü ikiye katlayarak kalınlaştırdı.” (Muvatta, Libas, 6)
Ayrıca, “Ey âdemoğulları, her mescide gidişte ziynetlerinizi takınız” (Araf, 31) ayeti de namazda avreti örtmenin farz olduğuna delildir.
Giyindiği halde açık olan kadınlar, yani ince ve şeffaf giysilerle dolaşan kadınların cennet kokusundan mahrum kalacağı Hz. Peygamber (SAV) tarafından beyan edilmiştir. (Müslim, Libas 125)
Hanefi mezhebine ve Şafiilere göre kadının yabancı erkeklere göre avreti, yüz ve elleri hariç bütün bedenidir.
Malikilere göre, kadının elleri ve yüzü dışındaki bütün bedenidir.
Hanbelîlere göre ise elleri ve yüzü dâhil bütün bedenidir.
Bu izahlara göre, Müslüman kadınların mahremi olmayan erkeklerin yanındaki halleri konusunda İslam âlimlerinin ittifak ettiği hususlardan şu neticeler çıkıyor,
Bütün bedeni örten, ince ve şeffaf olup teni belli etmeyen giysiler tercih edilmelidir.
Dar olup vücut hatlarını ortaya çıkaran giysiler giyilmemelidir. Bu giysileri giyenleri Allah Resulü (SAV) çıplak saymış ve cennet kokusunun haram olduğunu bildirmiştir. (El- Camiu’s sağır, 232)
Yine güzel kokular sürünerek dışarı çıkılmamalıdır.
Ebu Hüreyre bir gün güzel kokular sürmüş şekilde mescide gelen bir kadını geri çevirmiş ve “Ben Resulullah’ın (SAV) yıkanmadıkça Allah onların namazlarını kabul etmez, buyurduğunu duydum” demiştir. (Ebu Davud, Tereccül, 7)
Allah’ın rızasına uygun şekilde yaşamamız dileğiyle…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018