Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt Külliyatı'nda Ehl-i Beyt'i şöyle anlatmaktadır:
"Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam'ın canlı halidir. Kur'an ayetleri O'nun şahsında müşahhas hale gelirler. O'nun sünneti yaşayan Kur'an'dır. Bu manada O'nun Ehl-i Beyt'i ve onların soyundan gelen imamlar da İslam'ın savunucusu ve sünneti ihya eden örneklerdir…
Ehl-i Beyt; edeptir, hayâdır, tevazudur, düşene el tutmaktır, alan el değil veren el olmaktır, sabırdır, şükürdür, tevekküldür, kanaattir…"
Prof. Dr. Baş, başka bir ifadesinde de Ehl-i Beyt'i "canlı Kur'an numuneleri" olarak tanımlamaktadır.
Sayın Baş'ın dünyada ilk ve tek olan 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nın her bir cildinde farklı bir Ehl-i Beyt imamı anlatılmaktadır; yaşadıkları hayatı ve ortaya koydukları ölçüleri okuduğunuzda bunun gerçekten böyle olduğunu müdellel bir şekilde görüyorsunuz. Onlar bulundukları dönemde İslam'ın merkezi olmuşlar, onlarla beraber olanlar da asla sapıklığa ve delalete düşmemişler, İslam'ı dört dörtlük yaşayan örnekler olmuşlardır.
Hz. Peygamber'in torunlarından, 12 İmam'dan olan İmam Caferu's-Sadık hazretleri "Bir Ehl-i Beyt imamının bulunduğu yerde asla ihtilaf olmaz" buyurmaktadır.
Çünkü onlar direkt Kaynaktan beslenmektedirler.
Bir'in olduğu yerde hiç ikilik, üçlük olur mu?
Kur'an'da övgü dolu ayetlerin çoğu Ehl-i Beyt'le alakalıdır. Kur'an-ı Kerim 22 yıl 22 ay gibi geniş bir zaman diliminde nazil olmuştur.
Her bir ayetin sebeb-i nüzülü yani iniş sebebi vardır. Övgü ayetlerinin iniş sebeplerine baktığınızda karşınıza hep Ehl-i Beyt'in bir davranışı çıkıyor. Ehl-i Beyt Külliyatı'nda yer alan birçok örnek var; biz bazılarını aktaralım.
Örneğin Al-i İmran suresi 191-195'inci ayetler…
Hz. Peygamber'in (a.s.) Mekke'yi terkinden üç gün sonra Hz. Ali (a.s.), Hz. Fâtıma ve diğer kadınlarla beraber yola çıkmıştı. Kendisini yolundan döndürmek isteyenlere karşı verdiği mücadeleden bir sahne şöyledir:
"Sonra kendisi yaya olduğu halde, atlılara doğru saldırdı. Atlılar korkuyla O'nun önünden kaçıştılar. 'Ey Ebu Tâlib'in oğlu! Bize saldırmaktan vazgeç' dediler.
Hz. Ali (a.s.) bunun üzerine, 'Ben kardeşim ve amcamın oğlu Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına gidiyorum. Kim etini doğramamı ve kanını dökmemi istiyorsa bana yaklaşsın' dedi. Atlılar elleri boş geri dönerken, Hz. Ali (a.s.) ve yanındakiler tekrar yola koyuldular.
Nihayet Dacnan Köyü'ne vardılar. Orada kendilerine zayıf Müslümanlardan oluşan bir grup katıldı.
Geceyi orada geçirdiler. Gece boyunca kendisi ve Haşimoğulları'nın kadınları ayakta, oturarak ve yanları üzere yatarak namaz ve Allah'ı zikirle meşgul oldular.
Onlar daha Medine'ye varmadan haklarında, 'Onlar ayakta, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı zikrederler, göklerin yerin yaradılışı hakkında derin düşünürler. Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, Benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar. Onları cennete koyacağım. Allah ki, karşılığın güzeli O'nun katındadır' (Âl-i İmran, 191-195) ayetleri nâzil oldu." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.277-278).
Örneğin Mübahale ayeti olan Al-i İmran suresi 61'inci ayet… Bu ayet-i kerime Allah Resulü'nün Necranlı Hıristiyanlara karşı lanetleşmeye Ehl-i Beyt'i ile çıkmasını anlatır:
"Sana gelen bu hak ilimden sonra artık her kim Seninle münakaşaya kalkarsa de ki: Öyleyse gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendilerimizi ve kendilerinizi çağıralım, sonra can u gönülden lanetleşip beddua edelim de, Allah'ın la'neti yalancıların üzerine olsun." (Al-i İmran suresi, 61)
Örneğin Ebrar ayeti olan İnsan Suresi 8'inci ayet…
Bu ayet, 3 gün oruç tutan Ehl-i Beyt'in çok az olan iftarlıklarını Allah rızası için yoksula, yetime ve esire vermelerini ve bu sebeple sadece suyla iftar etmelerini anlatır:
"Ve ona ihtiyaçları olduğu halde ve kendi canları çektiği halde Allah rızası için yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler." (İnsan suresi, 8)
Sadece İmam Ali hakkında 300 ayet vardır, Kur'an'ın yarısından çoğu Ehl-i Beyt'i anlatır.
"Toplumun yol göstericileri" (Rad suresi, 7) onlardır.
"Topluca sarılmamız gereken Allah'ın ipi" (Al-i İmran suresi, 103) onlardır.
"Beraber olmamız gereken doğrular" (Tevbe suresi, 119) onlardır.
"Bilmediklerimizi sormamız gereken zikir ehli" (Nahl suresi, 43) onlardır.
"İlimde ileri gidenler, derinleşenler" (Al-i İmran suresi, 7) onlardır.
"Emir sahipleri" (Nisa suresi, 59) onlardır.
"Hidayet yolu" (Nisa suresi, 115) onlardır.
"Allah'ın nimetini esirgemediği kişiler" (Fatiha suresi, 7) onlardır.
"Sabıklar (ileri geçenler)" (Vakıa suresi, 10) onlardır.
"Rehberlik edenler, hak ile hüküm verenler" (Araf suresi, 181) onlardır.
"Canlarını Allah uğruna satanlar" (Bakara suresi, 207) onlardır.
"Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra harcayanlar" (Bakara suresi, 274) onlardır… Ve daha niceleri…
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin, dünyada ve ahirette bizleri onlardan ayırmasın.
Bütün bu Kur'anî gerçeklerle bizleri buluşturan Prof. Dr. Baş'a sonsuz teşekkürler…
Unutmayalım ki, daha önce hiçbir ilim adamına nasip olmayan böyle eşsiz bir Külliyatı ortaya koymak da her babayiğidin harcı değildir.
Böyle kutlu bir hizmet herkese nasip olmaz.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024